"Yazık"

173 146 32
                                    

15 dakika sonra
Pelin
Kapının çalmasıyla Melisa ve Tolga'nın gelmiş olduğunu tahmin ederek kapıya yöneldim ve direkt açtım kapıyı. Tahmin ettiğimiz gibi, Tolga ve Melisa.
"Günaydın bıldırcın" dedi Tolga
"Günaydın" dedim son hecesini uzatıp gülümseyerek. İkisi içeri girdiğinde Melisa'nın suratı beş karış, morali bozuk gibiydi. Abim ve Tolga yukarıya çıkmışlardı. Babam yan odada televizyon izliyor, bir yandan telefonuyla ilgileniyordu. Bir 5 dakika sonra annem "Kızım kapıyı kapatsana" dedi. Kapıyı kapattıktan sonra Melisa'nın yanına oturdum. "İyisin değil mi?" diye sordum. "Bilmiyorum" dedi.

Morali bozuk veya sinirli olduğu zamanlar hep bu sorumun cevabına 'bilmiyorum' diyordu. "Melisa'm, sen telefonunu bana ver, ben iki dakika şu yengenle görüşeyim" dedi. Bende kafamı salladım onaylamak istercesine.

Sonra Melisa'dan gelen cevap ile bir tık şoka girdim. "Gerek yok teyzem, ben bizzat kendim görüşeceğim kendisiyle. Artık yeter yani, herkesin bir sınırı bir sabır çizgisi var. Ama ne yazık ki yengemlerde düşünce yok. Kırıntısı bile ya. O yüzden yeter artık, ben konuşurum onunla." dedi.
"Yavrum sen daha iyileşmiş sayılmazsın. Stresten uzak olman lazım, sence ben böyle bir şeye izin verebilir miyim?" dedi annem
"Artık onlar bile iyi kötü dinlemezken ben mi dikkat edeceğim teyze Allah aşkına," gözleri doldu.

"Ya bir insan hiç mi merak edip bir telefon açmaz? Hiç mi gelirken müsait misin diye sormaz? Bir insan bu kadar mı düşüncesiz olabilir teyze ya. Stres yaptığım Allah bilir kaç tane mesele varken bir de bu halde onunla mı uğraşacağım? Benim stresim yolda, geliyor. Hemde iyi kötü umurunda değil! Sadece yemeğini yiyip huzursuzluk çıkartıp gidecek!
Ya teyze dayanamıyorum artık vallahi billahi dayanamıyorum" derken bu sefer hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

"Şşş, tamam. Geçti bir şey yok. Anlıyorum seni, sorun yok, sakin ol" dedim ve sarıldım. Saçını okşarken o hala hıçkıra hıçkıra omuzumda ağlıyordu. Ben ve annem ise, onu sakinleştirmeye çalışıyorduk. Sonra o beklenen anlardan biri oldu. İçeriye Tolga saatte 200 km hızla girdi bildiğiniz. "Melisa?" dedi. "Bir şey yok bir şey yok sakin" dedi annem. Anam biri ağlasa diğeri endişeleniyor hangisini sakinleştireceğimizi şaşırdık vallaha Tolga başını eğerek bana sesini çıkarmadan "İyi mi" diye sordu. Başımla onayladım.
Tolga'yı odadan zar zor çıkarttıktan sonra telefonuma bildirim geldi.

Tuna world adlı kişi, sizi W4 adlı gruba ekledi.

Grubumuzun ismi W4. Anlamını öğrenmek nasip olur inşallah...
Sonra bir bildirim daha geldi.
W4 adlı gruptan 1 yeni mesaj
Bildirime tıklayıp tahmin ettiğiniz uygulamaya girdim.
Tuna World
-Grubun isminin anlamını sorgulamayın çünkü buradan yazmaya üşeniyorum
İçimden aynı ben yaa deyip ekrana güldüm.
Siz
-Ee, nabersiniz
Melisa'mm
-Pelin bir tane kaşık versene almaya üşeniyorum
Tuna World
-Lan hadi almaya üşenmeni anlarım da kız yanında ona söylemeyede mi üşeniyorsun hshsjdjdjd
Melisa'mm
-Evet, ne bekliyorsun hdjdkdkskc
Siz
-Arkadaşlar Mert'i arıyoruz arıyoruz bulamıyoruz. Yorumlarda, yazarsanız seviniriz Puahahcjdkeld
Tuna World
-hdhdjvkdowo
Melisa'mm
-Tuna Mert gebermiş olabilir sen ona bak bizde yemek yiyelim açlıktan kendi midemi yicem yoksa hshfjdks
Tuna World
-Tamam tamam iyi olun sıkıntı yok ben bir Mert'e bakıyım haydi görüşürüzzz
Melisa'mm
-İyi tamam hadi görüşürüz shdhcks
Siz
-Bu nası bir vedalaşma ya shckdkelw hadi bb

Telefonu kapattıktan sonra telefonu masaya bıraktım ve anneme "Anne benim şarjım neredeydi? Sen evin MBS kamerasısın biliyorsundur nerede olduğunu" dedim gülerek.
"Yukarıdadır yavrum" dedi annem
Yukarıya çıkmak için odadan çıktım ve odama gittim. Telefonumun son kez bildirim gelmiş mi diye ekranına göz gezdirdikten sonra ekranın siyah oluşunu izledim ve şarja taktım.

Odadan çıkarken cereyan çarptığı için kapı tam yüzüme kapandı ve o kadar sert kapandı ki Burnumun direği sızlıyordu. Çığlığı bastığım an elimi acıdan sızlayan burnuma götürdüm. Yemin ediyorum dünyanın en narin burnuna sahip olabilirdim  bu ne kardeşim ya Burnumun bir süre sonra kanadığını fark ettim.

Sonra odaya gene 200 km hızla diye dalga geçtiğim hızla abim girdi.
"Pelin? İyi misin? Noldu!"
"Burnum kanıyor" diye fısıldadım
"Gel şuradaki lavaboya götüreyim" dedi ve elimden tutarak oraya götürdü. Burnumu yıkadıktan sonra Peçete koydum ve abimi daha fazla endişelendirmemek için
"İyiyim abi bir şey yok" dedim
"Kapıyı söktürecen bana yemin ediyorum ya" diye dalga geçti. Onun gülümsemesine eşlik ettim ve beraber aşağı indik.

Tolga ben burnumla ilgilenirken kimse endişelenmesin diye hemen aşağıya inip diğerlerine söylemiş. Aşağı iner inmez kapı çaldı. Abim "Ben bakarım" deyince arkasından seslendim ve "Dikkat et de o kapı senin yüzüne kapanmasın" diye dalga geçtim gülerek. O da gülüşüme eşlik etti.
Kapıyı açar açmaz yengemle göz göze gelince ufak çaplı bir kriz geçirdim. Oha artık oha ya! Arkasında eniştem, birde abimin bile en nefret ettiği Bora ve Fırat abim vardı.
Abim ağzı açık bir şekilde kapıda gelen sürünün azlığına şaşırıyordu.

Pelin, bir şeyi yediniz derdim ama ağzımı bozmak istemiyorum bacım
-Haklısın iç sesim, maalesef ki haklısın...

Abim ne yapacağını bilmediği için sadece "Merhaba" diyebildi. Yengem direkt lafa girdi "Sürpriz!" dedi son hecesini uzatarak. Senin yapacağın sürprize... "Merhaba Gülay. Davet etmeyi çok isterdik ama şimdi çıkmamız lazım, kusura bakmayın" dedi annem. Annem sen ne  ara geldin gözünü seveyim korktum ya
"Canım geçmiş olsun demeye geldik. Sadece dördümüz. İki dakika konuşalım mı?" diye sorunca annem az kişi oldukları için ve diğer sorularına göre daha mantılı ve müsait bir soru olunca kabul etti.

Herkes mutfağa geçince yengem ve Melisa göz göze geldi. Melisa direkt odadan çıkmak için kapıya kadar geldiğinde abim bileğinden tutup kulağına bir şeyler fısıldadı. Bu film sahnesi gibi bir sahneydi ama 6,7 saniye sürdü. Melisa, abim, Tolga abim ve ben kapının kenarında ayakta durmuş onları dinliyorduk. Yengem neden gelemediklerini falan anlattı. Sonra Melisa'ya döndü

"Canım senin annen baban yurt dışına gitti değil mi?"
Diye sordu. Biz bir iki saniye sorunun altından çıkacak anlamı anlamayı çalışırken Melisa boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
"Evet, halam ve eniştem için gittiler" dedi
"Ne zamanlığına peki?" diye sordu yengem
"5 aylığına gittiler" dedi sesi titriyerek
"Oo, zor valla Allah yardım etsin. Beni bile bu yaşta annem babam zar zor bırakıyor valla, yazık" dedi gülerek.
Melisa'nın gözlerinin dolduğunu gördüm.
Sus artık lütfen sus...
"Ee, sen tek mi yaşıyorsun?" diye devam ettirdi konuşmayı. Melisa'dan önce Tolga'dan cevap geldi.
"Biz varız yanında, merak etmeyin. Ayrıca tek yaşadığı falan yok" dedi. Oh be, konuş Tolga abi, biz de senin yanındayız...

Sonra hiç konuşmaması gereken iki aptal konuşmaya başladı.
"Sen mi kalıyorsun yanında?" diye sordu Bora.
"Evet o kalıyor, sorun mu var?" dedi abim.
İkiside birbirine öldürmek istercesine bakışlar atarken annem konuşmaya başladı.
"Bak Gülay'cığım, seninle normal bir şekilde oturup konuşalım. Yarın müsaitim ben, eniştem ve siz gelin. Artık sizi yolcu etmemiz lazım maalesef" dedi.
'Artık sizi yolcu etmemiz lazım' vay be, şu açık sözlülüğe bak. İşte kimin anası...
Melisa ve yengemin arasında geçen dialogtan sonra Melisa kendini çok zor tutuyordu. Ayakta durmakta bile hatta.

Yengem ve annem gil vedalaşırken abim ve Bora hala birbirlerini öldürmek istercesine bakıyorlardı birbirlerine. Sonra bileğimde biraz acı, ve bir el hissettim. Arkamı döndüğümde Fırat dibimde duruyordu. "Numaranı verir misin?" diye sordu.
Abimin bakışları hemen bize döndü ve Fırat'ın elini bileğimden çekerek "O numarayı müsait bir yerlerine-" diyecekken yengem seslendi. "Fırat, hadi oğlum" Fırat abim gil gittikten sonra abim direkt bana döndü. "Ben görmedim ama başka bir şey dedi mi? Canını acıttı mı?" diye sordu sinirle. Gerçekten yüzü kıpkırmızı olmuştu sinirden. "Yok, hayır" dedim.

Canlarım bir bölümün daha sonuna geldik. Bu bölümü nasıl buldunuz? Bence güzeldi. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, hoşçakalınnn 🤗🤍 ~pelin

İhanet ve İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin