Tanışma

229 168 23
                                    

Sabah gene alarmın sesiyle uyandım. Saat 07:30'da kalkmak en iyisiydi. Hem vaktim oluyordu hemde kalkabiliyordum. Yatağımı toplayıp, elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstüme beyaz bol tişört ve altıma da mavi geniş bir kot pantolon giydim. Okulun ilk günü diye elbiseyle gidecek değilim herhalde. Aşağıya indim ama sadece annem vardı. "Günaydın anne" dedim.
"Günaydın yavrum, abin kalkmadı mı?" diye sordu.
"Valla bilmiyorum ki odasının kapısı kapalıydı hazırlanıyordur belki."
"Ya da uyuyakalmıştır. Ben gidip bakayım." dedi ve güldü. Bende arkamı döner dönmez çok güzel bir sofraya karşılaştım. "Ooo sofraya bak" dememe fırsat bile vermeden annem yukarıdan seslendi.
"Aklından bile geçirme Pelin, bekle biraz kızım" annemde çip olduğuna yemin bile edebilirim ama kanıtlayamam. Bende annemin arkasından seslendim.
"Anne sen benim fısıltıyla söylediğim cümleyi ta nereden duyuyorsun da, odamdan bağırarak 'efendim' dediğimi nasıl duymuyorsun?" bence gayet mantıklı bir soruydu. Çünkü annem bana seslendiğinde efendim anne dediğimi duysa bile asla cevap vermiyordu. Klasik Türk anneleri dedim içimden ama genede şükrettim.

Beş dakika sonra abim annem ile aşağıya indi. Gene abim siyah pantolon siyah tişört giymiş. "Ne oldu? Mafyamız uyanamamış mı?" dedim ve güldüm. Abim bana baktı. "Mafya ne alaka?" diye sordu.
"Siyahtan başka bir şey giymiyorsun da o yüzden diyordur" dedi annem.
"Annem attı ve gol olduuuu!" dedim sesimi yükseltip gülerek. Sonra babam geldi. "Günaydın Çiçek ailesi" dedi uykulu sesiyle. "Ayrı ayrı oğlum kızım eşim demeye üşeniyor musun baba?" dedi abim gülerek.
"Bu sefer de abim attı gol olduuuu!" dedim gene bağırarak ve gülerek.
"Pelin, bağırma evladım." dedi babam.
"Neden? Sen akşam horlarken iyiydi baba" dedim ve güldüm. Bu sefer annem bağırdı. "Kızım attı ve gol olduuuu!" dedi gülerek. Ailecek mental sağlığımızı yok etmişiz.

Abim sanki aklımdan geçenleri okuyormuş gibi "Bizim ailede akıl sağlığı yerinde olan bir Allah'ın kulu yokmuş gibi hissediyorum." dedi gülerek. Sonra babam abimin ensesine vurunca abim "Şaka yaptım ya" dedi. Ben ve annem sadece kıkırdadık. Abim domatesten bir tane ağzına atınca hemen anneme söyledim. "Anne ya! Sen bana kızıyorsun herkes sofraya oturmadan yeme diye. Abim yiyor!" dedim. Şaka amaçlı bir dakikalığına aşırı gıcık olmaya karar verdim. Abim hemen bana baktı. "Ben herkes değilim bıldırcın. Kusura bakma." dedi. Abimin bir iki adımda yanına gidip kafasına hafifçe vurmak için elimi kaldırdığımda abim bileğimden tuttu. Bir kere izin verse vuracağım ama ne yapayım refleksi çok güçlü ya.
"Yapmayın yavrum ya, sofraya toz uçacak. Kaç yaşındasınız siz Allah aşkına"
"Bu 6 yaşında. Hâla o boyla beni geçeceğini sanıyor." dedi abim beni göstererek ve güldü.
"Bana bıldırcın diyecek kadar küçük olan da sensin. Ayrıca aklıma gelmişken söyleyeyim, bıldırcın bana çok cringe geliyor. Kimsenin yanında söyleme sakın, ve şunu da ekliyim, benim boyum kısa değil." dedim tek nefeste.
"Ne dil varmış ya, boyundan büyük" dedi abim.
"Ya abi!" diye bağırdım ve diğer elimle vurmaya çalıştım. Tabiiki de vuramadım. Ama annem sağ olsun benim yerime halletti. Annem elindeki eldiveni çıkartıp hem abimin ensesine vurdu hemde kafasına hafifçe vurdu. Tabii abimin elleri benim bileklerimde olduğu için anneme engel olamadı. Sadece "Ya anne ya, ne iş birliği yapıyorsunuz. Hani sen benim tarafımdaydın?" dedi. Ben gülerken babam araya girdi ve yanımıza geldi.

Sonra benim enseme vurunca abim ve babam kahkaha attı. "Şuan aşırı saçma bir pozisyonda olduğumuzun farkında mısınız bilmiyorum ama ben şuan aşırı eğleniyorum ya." dedi.
"Baba ya, sen niye benim enseme vuruyorsun? Biricik kızın değil miyim ben senin?" dedim
"Öylesin tabii. Ama bu ensene vurma istediğime engel olmuyor." dediğinde gene abim ve babam kahkaha attı. "Eğer kızıma bulaşmaya devam ederseniz yemin ediyorum elimdeki tavayı ikinizinde kafasına atarım ha" dedi annem.
"İşte annem ya! Yürü be anne! Arkandayım ben senin!" dedim. Bu sefer gülme sırası annem ve bendeydi.
"Neyse hadi kıyamadık sofraya oturun da yemek yiyin bari." dedi annem.
"Bence senin kızın oğlumun ellerinden bileklerini kurtarsın, o zaman kim kime kıyıyor görelim." dedi babam.
"Peki baba, bundan sonra sana elmalı turta yapacak başka bir kız bul sende o zaman. Ya da abim yapsında görelim." dedim.
"Düello kabul edildi. Akşam görürüz, şimdi oturun da yemek yiyin."
"İlla ki senle yalnız kalacağız bıldırcın. O zaman görüşelim." dedi abim.
"Olur, görüşelim. Hatta Tolga abime de söyleyim, emin ol benim yerime o seninle gayet iyi bir görüşme yapar." dedim
"Tolga mı?" dedi gülerek abim. "İkinize de tek atarım." diye ekledi.
"Hadi ben neysede, Tolga zor" dedim. Masaya oturduğumuzda annem araya girdi. "Bak şimdiden söylüyorum, okulda kavga mavga yok ona göre" sadece abime bakarak söylediği için abim yüzünü buruşturdu. "Sen onu kızına söyle. 9. Sınıfın ilk gününde bir tane kız sırf bana ters ters baktı diye saçından tutup yere yapıştırdı kızı." dediğinde annem bir bana baktı, bir abime. "İyi yapmış ama bir daha olmasın tamam mı kızım?" dedi. Başımla onayladım. Sonra abim ekleme yaptı. "Ama ne yalan söyleyeyim kız da güzeldi şimdi." dediğinde yediğim salatalık boğazımda kaldı ve öksürmeye başladım. Annem sırtıma vururken bir süre sonra eski haline döndüm. "Görüşeceğiz abi seninle, görüşeceğiz" dedim. Madem o bana gıcıklık yapıyordu, bende yapardım.

Annem anlamış gibi bana baktı. Göz kırptı. Yemeğimizi yerken abim bana birkaç soru sordu ama yaptığı gıcıklığın siniriyle tek kelime cevap veriyordum. Annem zaten sinirlendiğimi biliyordu. Babam ve abimde anlamış olmalıydı. Kapıdan çıkarken çantamızı aldık ve annem gille vedalaştık. Dışarı çıktığımızda abim kolunu omzuma attı. "Şaka yaptım oğlum ne diye bu kadar sinirleniyorsun? Ama kız gerçekten güzeldi" dedi. Dirseğimle karnına sertçe vurdum. Abim acıyla inlerken Tolga ve Melisayı gördüm. Abim tam kalkıp benim kafama vuracağı esnada Tolga, abimin elinden tuttu. "Hayırdır ne oldu aslan parçası?" diye sordu. Abim yerine ben cevapladım. "Abimi al, git güzelce döv, söv, uyar! Ondan sonra benimle konuşsun!" dedim ve koluna girmemi bekleyen Melisa'nın koluna girerek okula doğru gitmeye başladık.

Tolga'nın arkadan "Gene ne yaptın oğlum ya?" deyişini duydum. Onlardan uzaklaştıktan sonra Melisa bana doğru döndü. "Ne oldu lan? Seni nadir bu kadar sinirli görürüm. Kavga mı ettiniz?" diye sordu. Fazla uzatmadan Melisa'ya özetledim durumu. "İyi yapmışsın, boşver takma kafana" dedi. Okula girdiğimizde güvenlik bizi durdurdu. "Merhaba gençler, Hoş geldiniz. Adlarınızı alayım, sınıflanırınızın nerede olduğunu söyleyim." dedi.
"Melisa Eser ve Pelin Çiçek. 10-TS sınıfındayız abi" dedim. Abi 10-TS diye 2, 3 defa mırıldandıktan sonra tekrar bize doğru döndü. "2. Katta sağ taraftaki asansörün biraz ilerisinde. İyi dersler" dedi. Teşekkür ettikten sonra asansör ile 2. Kata çıktık. Sınıfa girdiğimizde çok kişi yoktu. "Gel arka sıralara oturalım. Çok göz önünde bulunmak gereksiz." dedi Melisa. Cam kenarında en arka sıraya oturduk. Sınıf yavaş yavaş dolmaya başladı. Bir şey dikkatimi çekti.

Sınıftakiler çok dost canlısı ve cana yakın, sevecen insanlara benziyordu. İyi anlaşırdık bence. Yaklaşık 15 dakika sonra sınıf doldu ve içeriye sarışın kadın öğretmen girdi. Herkes ayağa kalktı. "Hoş geldiniz canlarım, oturun lütfen" dedi. Herkes oturduktan sonra hoca konuşmaya başladı. "İlk olarak tekrardan hoş geldiniz, ben Matematik hocanız, Sevil Aslı. İlk olarak sizleri tanımak, daha sonrasında kendimi tanıtmak istiyorum. Sırayla başlayacağım. Daha sonrasında sizlerin ilk günden bir yakınlık kurması için birkaç soru soracağım. Şuradan başlayalım o zaman" dedi ve eliyle benim olduğum sıranın en önünü işaret etti. Herkes kendini tanıttı. Ama ben aşırı derece mutluydum. Çünkü tanıdığım 2 kişi vardı. Efe ve Yağız değil. Biri çok sevdiğim ve komik bulduğum Tuna, diğeride keman kursundan sizi tanıştırdığım Mert. Tuna ve Mert'i gerçekten çok seviyordum ve teneffüs olduğunda sıkı sıkı sarılacaktım ama özellikle Tuna ile çünkü daha önce Mert ile karşılaşmıştım.

*****

İhanet ve İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin