Saat 12:00
MelisaYaklaşık 2, 3 saattir Emre'nin arayıp bir açıklama yapmasını bekliyordum ama ses soluk yoktu. Zaten bu saatler içerisinde çokta bir şey yaptığım söylenemezdi... Karnım ağrıyor ama ağrı kesici içmeme rağmen geçmiyordu, ateşimi ölçtüğümde en son 37.4 çıkmıştı ama ilaçta içsem düşmüyordu. Bir umut tekrar ölçmek istedim ve ateş ölçeri elime alıp düğmesine tıkladım. Cihaza baktığımda 37.1 diye gösteriyordu.
Yavaş yavaş uykusuzluktan gözlerim kapanırken telefonum çaldı. Ekrana bakamadan aynı anda kapı çaldı. Tövbe estağfurullah tövbe... Hızlıca kapıya doğru gidip dürbünden kimin geldiğine baktım. 18, 19 yaşlarında bir çocuk vardı, elinde bir kap tutuyordu. Daha fazla bekletmeden kapıyı açtım. Telefonun sesi kesildiğine göre arayan her kimse artık pes edip kapatmıştı.
Adını bilmediğim çocuk bana tebessüm ederek baktığında aynı şekilde karşılık verdim.
"Selam, rahatsız etmedim umarım" diyerek söze girdi.
"Yok yok ne rahatsızlığı, buyur?"
"Biz buraya yeni taşındık, seni sokakta görmüştüm. Burada yaşadığını öğrenince bir şeyler ikram etmek istedim, tabi kabul edersen" dediğinde bir elindeki kaba bir de çocuğa bakıyordum.
"Tabi, sorun değil. Teşekkür ederim" dediğimde çocuk gülümseyerek rica etti. Daha sonrasında aklıma gelen şeyle ufak bir aydınlanma yaşadım."Siz tam olarak nereye taşındınız? Kabı getirmek için sormuştum da.." diye sordum çekingenlikle. "Şuradaki yokuş varya, oranın tam solundaki ilk ev" diyerek aşağıdaki gözle görülür evin çatısını işaret etti.
"Tamam, tekrardan çok teşekkür ederim. Güle güle oturun, hoş geldiniz" dedim. Melisa çocuk senin evine mi taşınıyor hoş geldiniz ne Allah aşkına ya!?Hoş geldiniz derken ufak çaplı bir öksürük krizi tuttu ama öksürmemek için bildiğiniz nefesimi tuttum. En sonunda dayanamayıp kafamı kapının arkasına tuttum ve orada öksürmeye başladım. Bir süre sonra adını bilmediğim ve kapıda bekleyen çocuk iyi olup olmadığımı sordu endişeyle. "İyiyim, sadece biraz rahatsızım. Yani üşüttüm sanırım, o yüzden." diye açıkladım durumu.
"Yapabileceğim, yardım edebileceğim bir şey vardır umarım"
"Yok, çok teşekkür ederim"
"Peki, evde tek mi yaşıyorsun?" diye sorunca yutkundum.
"Şuanlık evet, annem ve babam şehir dışında. Babam 4 aylığına gitti annemde 2 aylığına." derken bunları neden konuştuğumuzu sorguluyordum.
"Hımm, umarım bir an önce gelirler. Bir şeye ihtiyacın olursa istediğin zaman gelebilirsin, görüşmek üzere. Geçmiş olsun" dedi tebessüm ederek.
"Teşekkür ederim, görüşürüz" dedim ve kapıyı yavaşça kapattım.Telefonum ikinci kez çaldığında hızlıca telefonu elime aldım. Ekranda 'Tolga abimm' yazısını görünce telefonu açıp kulağıma koydum.
"Efendim?"
"Melo niye açmıyorsun telefonu merak ettim ya"
"Ya, özür dilerim. Yeni taşınan bir aile varmış burada, oğlu kek getirdi. Onunla konuşuyordum"
"Kim taşınmış? Oğlu kim? Kaç yaşında?" diye soruları tek tek sorarken derin bir nefes aldım.
"Bilmiyorum yaşını falan, çocuğun adını bile sormadım. 18, 19 yaşlarında falandır herhalde. Sadece ayak üstü sohbet ettik, evde tek mi yaşıyorsun diye falan sordu bende evet dedim, sonra beni öksürük tutunca bir şeye ihtiyacın olursa gelebilirsin dedi gitti" diye açıklamada bulundum."Seni baya baya evine çağırdı yani?"
"Tolga abi ben mi Arapça konuşuyorum yoksa sen mi
Çince anlıyorsun?" diye sordum.Tolga abimle olan mükemmel konuşmamızdan sonra telefonu kapattık. Tolga abim, Eda teyzemin bizi akşam yemeğe seslediğini söyledi. Bu yemek programını Emre'nin ayarladığına adım kadar emindim ve Eda teyzemde büyük ihtimalle ona yardımcı olmuştu.
Tolga abim Pelin'in biraz daha iyi olduğunu söylemişti. O yüzden Emre'yi aramak yerine yukarı gidip biraz uyumak istedim. Tolga abim, annesi, babası ve ben akşam onlarda olacağımız için her ne kadar hasta hissetsemde belli etmemem gerekiyordu. Yatağa girdim ve gözlerimi kapatıp kısa bir süre içinde uykuya daldım.
Saat 18:45
MelisaGözlerimi yavaşça açıp telefonumdan saate baktım.
Saat yediye çeyrek vardı ve ben daha yeni uyanmıştım! Hızlıca yatakta doğrulup telefonumdaki bildirimlere göz gezdirdim.Babamm adlı kişiden 1 cevapsız arama...
Annemm adlı kişiden 1 cevapsız arama...
Pelolommm adlı kişiden 1 cevapsız arama...
Emre abimm adlı kişiden 2 cevapsız arama...
Tolga abimm adlı kişiden 2 cevapsız arama...
Eda teyzemm adlı kişiden 1 cevapsız arama...
"Hay maşallah" diye mırıldandım ve hızlıca hazırlanmak için gardırobumun önüne geçtim. Üstüme beyaz bir kazak giydim ve altıma bol, mavi bir kot pantolon geçirdim. Hızlıca saçımı taradım.
Telefonum aldım ve kapıyı kapatıp tam merdivenden inecekken aklıma bir şey geldi. Umarım anahtar elimdedir, umarım anahtar içeride kalmamıştır.
Elime baktığımda sadece telefonumun olduğunu görünce hızlıca ceplerine baktım ama çokta şaşırmadığım gibi orada da yoktu.Aferin sana Melisa! Cidden içtenlikle söylüyorum, tebrik ederim. Böyle bir dalgınlığa sahipken sana bir ödül verilmeli. İç sesimin susacağını umarak ve yapabileceğim bir şey olmadığı için mecbur Emre gilin evine doğru gitmeye başladım. Zaten 20 saniye yürümeme bile gerek kalmadan evleri görüş alanıma giriyordu.
Bahçelerine geldiğimde kapıyı açıp içeri girdim. Kapıyı tıklattıktan bir süre sonra Emre abim karşıladı beni.
"MELO! Hoş geldin"
"Niye bağırıyorsun Emre abi?"
"Amaan, ne bileyim"Ayakkabılarımı çıkartırken bir yandan da soru soruyordum.
"Geç mi kaldım?"
"Yoo, Tolga gil geleli 15 dakika oluyor"
"Heh, tamam"İçeriye girdiğimde Eda teyzemle sarıldık. "Kuzum telefonları niye açmıyorsun bir şey mi oldu diye yemeği zar zor hazırladım" dedi.
"Uyuyakalmışım Eda teyzem ya, özür dilerim"
"Yok kuzum önemli değil, merak ettik sadece"
"Pelo nerede?" diye sordum.
"Yukarıda, odasında"Yukarıya çıkıp Pelin'in odasını tıklattım. Yavaşça kapıyı açtığımda Pelin kıyafetlerini katlıyordu. Benimle göz göze geldiğinde hızlı adımlarla gidip sarıldım.
"Pelo'm, o kadar korkuttun ki"
"Aklım sendeydi, ben böyle olduysam Melisa nasıldır şimdi diye düşünmekten uyuyamadım bile. Birde evde tektin, inatçı" diyerek azarlayınca yüzümde tebessüm oluştu. "Hadi aşağı inelim" dedim ve beraber mutfağa doğru ilerledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanet ve İntikam
Humor"İhanet kapıları kapanırken, biz kilitli İntikam kapılarının anahtarı olmaya geldik"