Düşünsenize

219 166 18
                                    

Teneffüs olduğunda kahvaltı arasının geldiğini anladım. Tuna ile Mert sınıftan ilk çıkan oldu. Bizde en son çıkan olduk. Ama şöyle bir şey oldu, herkes giderken Tuna ve Mert koridorun sonundaki camın önünde durdular. Bizde lavaboya girdik. Kısa bir süre sonra çıktığımızda Mert ve Tuna hâla orada duruyordu. "Pelin yanında ki Tuna değil mi eminsin yani sonra rezil olmayalım. Hadi Mert neyse de başka birine rezil olmanı da istemem olmak da istemem." dedi Melisa.
"Melisacım sen balık hafızalı mısın? Geçen yıl aynı sınıfta olduğun kişiyi tanımıyor musun?" dedim.
"Ya ne bileyim işte emin olmak istiyorum." dedikten 2 veya 3 saniye sonra Tuna "Pelin!" diye seslendi. Biz koridoru yarılamıştık ve aramızda o kadar da mesafe yoktu. Ben o tarafa doğru döndüğümde garip bir şey oldu. Kendimi tutamadım ve Tuna'ya doğru sarılmak için koştum. Ellerimi Tuna'nın sırtına koydum ve sıkı sıkı sarıldım.

Sanırım şöyle bir şey oldu. Ben Tuna'ya doğru koşarken abim ve Tolga sınıftan çıktı ve bizi izledi. Allah'ım sana geliyorum, akşam evde sanırım gerçek bir düello var... Ben kafamı kaldırdığımda Tuna ile göz göze geldim. "Naber kız? Hiç değişmemişsin" dedi. Tuna'nın kıvırcık saçları ona çok yakışıyordu. "İyi, sen?" dedim.
"Bende iyi, sizi bekliyorduk. Melisa? Kız gelsene sana da sarılıyım." dedi.
"Beni yere yapıştırmayacaksan sarılalım." dedi gülerek. Evet, Tuna ve Melisa'nın en sonki sarılmalarında Tuna yanlışlıkla Melisa'yı yere yapıştırmıştı.
"Valla yapıştırmayacağım gel" dedi ve kollarını açtı. O sırada bende Mert'e sarıldım. Abim ve Tolga hâla bizi izliyordu. Onlar tekrar sınıfa girdiğinde rahat bir nefes aldım. "Kahvaltı yaptıysanız inmeyelim. Biz yaptık." dedi Mert.
"Melisa sen yaptın mı? Ben yaptım." dedim. Melisa başıyla onayladı. "Bende yaptım. Bizim sınıfa gidelim sohbet edelim. 3 ay ne yaptınız merak ediyorum." dedi. Biz sınıfa giderken abim gilin sınıfının önünden geçtik. Kapıdaki küçük camdan abime bakmak için ayak uçlarıma kalktım va kafamı kaldırdım. Abim sınıftaki camdan dışarıyı izliyordu. Tolga ise kafasını sıraya koymuştu. Dördümüz sınıfa girdik. Kahvaltı arası 20 dakikaydı. Sınıftakilerin dördümüz hariç hepsi kahvaltı yaparken bizde rahat rahat sohbet ettik.

*****
Kahvaltı arası bittikten sonra bir sonraki ders başladı. Bu sefer içeriye Türkçe öğretmeni girdi ve onunla da tanıştık. Eee, biz böyle ayrı ayrı mı tanıtacağız kendimizi? Vallahi çok üşenirim Allah bilir kaç tane farklı farklı hoca var. Ama Türkçe öğretmeni aşırı samimi bir insandı. Derste birkaç kez Tuna ile bakıştık. Teneffüs olduğunda dışarıya çıkacaktım. Mert arkamdan seslendi. "Nereye?" diye sordu. Arkamı döndüm ve "Abimin yanına gidiyorum. Evin yedek anahtarını alacağım. Sizde gelin tek başıma gitmek istemiyorum." dedim. "Ben gelirim sen Melisa ile kal istersen" dedi Tuna Mert'e.

Mert ve Melisa başıyla onayladıltan sonra Tuna ile 12-MF sınıfına gittik. Abim ve Tolga bir tane kızla konuşuyordu. "Abi, bir bakar mısın?" diye seslendim kapıdan. Abim bana baktıktan sonra kapıya geldi. Bir bana baktı bir Tuna'ya. "Naber abilik?" dedi Tuna. Abim güldü. "İyi sen nasılsın Tuna world?"
"Ya oğlum şu lakabı kaldıramadınız mı hâla?"
"Numaranı değiştirmene rağmen hâla bende Tuna world diye kayıtlısın," dedim gülerek.
"Ya neyse ne işte. Abi sen bana evin bende ki yedek anahtarını verir misin?"
"Neden? Geç mi gelirsin eve?"
"Geç gelir, geç gelir. Melisa, Meto, Pelin falan takılalım diyoruz biraz." dedi Tuna.
"Takılcağız derken?"
"Ya Tuna şaka yapıyor. Takılacağız derken gezeceğiz biraz sohbet edeceğiz o kadar. Bayadır birbirimizi görmüyoruz diye böyle bir gün ayarlayalım dedik" dedim.
"Tamam ama o kadar geç kalma. 12'den önce evde ol, bana da gittiğin her yerde konum at tamam mı?" dedi abim.
"Tamam atarım. Sen bana anahtarı ver" dedikten sonra abim içeriye girdi ve anahtarı bana verdi. "Okul hakkında bilgilendirme yapılacakmış. Sıcağın altında kim bilir kaç saat duracağız. Size daha duyuru yapılmamış, git söyle sınıfa" dedi abim. Başımla onayladım. "Görüşürüz abi" dedim ve tam 2 adım atmıştım ki abimin bileğinden tuttum.

"Gözlerine hakim ol, beni delirtme tamam mı?" dedim. Gene bir tane kıza vurmak istemiyorum. "Sende bıldırcın, sende hakim ol o gözlerine" dedi abim uyarıcı bir ses tonuyla. Sonra tekrar sınıfa geçtik. Yarın yani 9 Ağustos Melisa'nın doğum günüydü ve ben hediye almıştım. Tuna ve Mert'in ruhunun bile haberi yok. Uzatmaya gerek yok, öğle arası geldiğinde bu sefer fena acıkmıştım ve sınıftan ilk çıkan dörtlü biz olduk. Zaten baya bir dışarıda olacağız. Bari yemek yiyelim değil mi? Yemekhanede sıraya girdikten sonra yemeğimi aldım ve kare masalardan birine oturdum. Arkamdan gelen üçlünün en arkasında Melisa vardı ve gene garip bir şey oldu.

Bir tane kız Melisa'ya çok fena çarptı ve kızın üstüne yemek döküldü. İlk günümüzde ne kadar normal gidiyor maşallah. Ben masadan hızlıca kalkıp Melisa'nın yanına giderken kız Melisa'ya döndü. "Ne yapıyorsun yaa! Ben bunu yeni almıştım." dedi. Kör müsün yaa sen çarptın kıza! Aklımdan geçenleri söylemeyi seçtim ve Melisa'nın elindeki tepsiyi alarak masalardan birine bıraktım ve tekrar hızlıca yanlarına gittim. "Sen kör müsün? Önüne bakmayan da sensin, insan gibi geçmeyi bilmeyen de sensin, insan gibi çekilir misin demeyi bilmeyen de sensin. O ses tonunu kısalt" dedim. Saniyesinde bir tane hoca yanımıza geldi. "Tamam gençler sakin, yanlışlıkla çarpmıştır, o da görmemiştir. Kızım sen lavaboya git üstünü temizle, sonra da yeni bir yemek al. Kızım sende daha dikkatli ol, o görmediyse sende dikkat et de ona tamam mı?" sonra bana baktı.

"Sende biraz sakin olsan iyi olur" dedi ve kızla birlikte gitti. Sonra abim geldi yanımıza. "İyi misin?" diye sordu. Melisa başıyla onayladı. Tolga kolunu omzuma atıp "O kadar iyi dedin ki, ağzına sağlık. Yoksa ben girecektim devreye. Ama gerek kalmadı. Hadi gidin yemeğinizi yiyin." dedi ve kolunu omzumdan çekti. İkisi uzaklaşırken bizde masamıza oturduk. Bir süre sonra adının Toprak olduğunu hatırladığım çocuk yanımıza geldi. "O kız aptalın teki. Sana bir şey derse takma kafana. Çok fazla böyle bulaştığı kişi vardı geçen yıl. Bu yıl blok değiştirdi. Geçen sene A bloktaydı. Zaten okulu anlatacaklar kafanız çok fazla şişmesin diye söyledim." dedi. Melisa teşekkür etti ve sonra Toprak gitti. Biz yemeğimizi yedikten sonra bahçeye çıktık. Bahçe fena değildi. Birkaç tane bankı ve çardağı vardı. Sahası falan vardı. Erkekler arkamızda maç yaparken "Düşünsenize şuan kafama top geliyormuş" dedim ve güldük.

4 saniye sonra kafamdaki acı ile çığlığı bastım.

Keşke düşünmeseydiniz, keşke ben konuşmasaydım.

İhanet ve İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin