Tokat

75 29 10
                                    

Saat 20:30
Pelin

Efe ve Yağız'ı Mert ve Tuna ile tanıştırmıştık. Kısa süre içinde iyi anlaştılar. Diğerleri gibi bizde sohbet ediyorduk ama bizim sohbetimiz gitgide derinleşiyordu. Burada konuşulmayacak şeyleri bir kenara atıp sadece yıllarca nerede olduklarını falan özet geçmelerini istedim.

"Biz Ankara'da kalıyorduk normalde. Ama babam asker olduğu için gene şehir değiştirmemiz gerekti. O zamanda buraya geldik. Burada geldikten birkaç yıl sonra da babam emekli oldu. Ondan sonra da burada kalma kararı aldık." dedi Efe. Sonra Yağız'a bakınca onunda anlatmamı istediğini anladı.

"Bizimki de bir benzeri. Biz Bursa'ya taşınmıştık, annem gil Efe'nin annesiyle hâla konuşuyorlardı o zamanlar. Bursa'daki akrabalarımız İstanbul'a yerleşmişti. Bizde orada tek kalmayalım falan diye geri İstanbul'a geldik. Zaten Bursa'ya taşınırken bile aklımızda İstanbul vardı. Neden Bursa onu da bilmiyorum, ama İstanbul'a taşınınca herkesin içi bir rahat etti. Efe Ankara'da olduğu için görüşemiyorduk yüz yüze. Aynı şehire düşünce de böyle oldu, siz?"

"Biz o zamandan beri İstanbul'dayız. Ama çok aradık sizi. Annemin telefonundan numaralara baktım belki varsınızdır diye, ama yok. Koca İstanbul'da da nasıl bulacağımı bilmediğim için bir süre sonra istemsiz bir şekilde aramayı bıraktım. Ama ne kabusumdan ne de rüyamdan çıkmıyordunuz. Hele ki o günü rüyamda gördükçe deliriyordum bildiğin. En basit örneği vereyim, geçen ay Efe ile oradaki son günümüzde yaşadığımız olayı rüyamda görmüştüm ve kalktığımda 3 kişi başımda duruyor, biri sakinleştirici iğne yapıyordu." dediğimde Efe bakışlarını kaçırdı.

Konuşma bu şekilde devam etti, onlara anlatacağımız daha birçok şey vardı, büyük ihtimalle onlarda aynı şekilde.
"Ben bir lavaboya gideyim" dedi Melisa.
"Bende gideceğim elim niyeyse yapış yapış oldu" dedi Yağız.
"He ya benim elim de öyle olmuştu masanın çiçeğine dokunayım dedim demeseydim keşke"
Tuna böyle dediğinde kahkaha attık. İkisi lavaboya giderken bizde sohbet etmeye devam ettik. Bu sohbetin sonu yok gibi duruyor.

Efe esnediğinde Tuna gülerek "Uykusu geldi çocuğun" deyince Efe'nin gülmekten esnemesi yarım kaldı. Biz kendi aramızda gülüşürken bir tane çocuk sendeleyerek yanımıza geldi. Umarım sarhoş değildir.
İlk önce erkeklere baktıktan sonra dik dik bana baktı. Bana doğru bir adım atınca suratına iyi bir tokat attım. Çocuk sağa doğru sendelediğinde düşeceğini anlayarak arkasından biri omuzlarından tuttu. "Pardon, kusura bakmayın lütfen" dedi ve çocuğu götürdü. Çocuk dediğim kişi benden bir tık uzun, bir tık.

Arkamı döndüğümde Mert'in, Tuna'nın ve Efe'nin garip bakışlarına maruz kalınca "Pardon" diyerek güldüm. Tuna da benimle birlikte gülmeye başladı. "İyi ki sen o tokadı atmışsın yoksa ben suratına yumruğu basacaktım" dedi Efe. O sırada Yağız ve Melisa geldi.
"Ne yumruğu? Ne oldu?" diye sordu Yağız.
"Bir tane çocuk yanımıza geldi, ilk başta bunlara baktı, sonra da bana dik dik bakmaya başladı. Bana doğru bir adım atınca da bende tokat attım" dediğimde Yağız kaşlarını çattı. "Kim?" diye sordu Efe'ye. Efe de bilmiyorum dercesine omuz silkti.

Aradan iki buçuk saat geçti ve herkes evlerine dağılıyordu. Şimdi birde Efe ve Yağız'ı abimle tanıştırmak var. Gerçi tanışıyorlardı ama abim aynı bizim gibi yıllar sonra görünce nasıl bir tepki vereceği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Hocalarla vedalaştıktan sonra bahçeden çıktık. Kesinlikle ağlamadım. Çantamdan telefonumu çıkardım ve abimi aradım.
"Efendim bıldırcın?"
"Abi beni almaya gelir misin?"
"Gelirim tabi, bana konum atsana"
"Atayım" dedim ve telefonu kapattım.

"Pelin" diye seslendi Efe arkamdan.
"Efendim?"
"Telefon numaranı versene ya, saatlerdir sohbet ediyoruz hiçbirimizin aklından geçmiyor"deyince güldüm.
"Harbiden bu arada" dedim ve telefon numaramı verdim. "Ben Yağız'a atarım, Melo sende ver numaranı"

Yaklaşık 15 dakika sonra Efe'yi ve Yağız'ı almak için araba geldi. "Dur bekleyin" dedi Efe ve camı tıklattı. "Baba aşağı insene bir bak kim var" deyip camın önünden çekildi ve bizi gösterdi. Utangaçlığım tavan yaptı yemin ederim. Babası şaşırarak hızlıca arabadan indi ve yanımıza geldi. "Pelo, kızım" dedi ve sarıldı. Bende sıkı sıkı sarıldım. Efe'nin babası Melisa ile aynı şekilde sarıldıktan sonra Mert ve Tuna ile de selamlaştı. Efe'nin babası Cihan amca gerçekten kafa dengi adamdı. Melisa ve bizi kızı gibi görüyordu.

"Gelin ben bırakayım" dedi Cihan amca.
"Yok amca teşekkür ederiz abim gelecek birazdan" dedim. "O kerataya da söyle onu beklerim bize tamam mı?" dediğinde gülerek başımla onayladım. Berk ve Yağız ile vedalaştıktan sonra onlar arabaya bindi ve gitti. Bir süre abim ve Tuna'nın babası geldi ve bizde vedalaşarak arabaya bindik.

Yarın Efe ve Yağız ile müsait bir yerde buluşup asıl meseleleri konuşacaktık. Eve geldiğimizde hem yorgundum hem de aklımda başka şeyler vardı. Abim dalgınlığımı anlamış gibi üstümü değiştirdikten sonra odama geldi.
"Bıldırcınım?"
"Efendim?"
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır"
"Emin misin? Dalgın gibisin"
"Biraz, aklımda birkaç bir şey var"
"Ne gibi?"
"Boşlukta hissediyorum" diye salladım bir şeyler.
Abim yanıma oturdu. "Hocalar ile son görüşmenin bugün olduğu için mi?" diye sorunca başımı salladım.
"İlla karşılaşırsın bir yerde, konuşursun sohbet edersin. Bak ben geçen gün Tarih hocasıyla karşılaştım, sohbet ettik. O şeyleri takma kafana, üniversite öğrencisisin sen artık. Oradaki hocalara odaklanmaya çalış, seni anlıyorum ama kafana takmamaya çalış." dedi. Aşağıdan babamın bir anda seslenmesiyle irkildim.

Hızlı adımlarla merdivenden aşağı indim. Arkamdan abim yavaş inmem için beni tembihliyordu ama çokta bir işe yaramamıştı. "Efendim?" dedim mutfağa girdiğimde. Abimde hemen arkamdan geldi.
"Kızım, bugün Efe ve Yağız ile karşılaşmışsın. Bize niye söylemiyorsun?" dediğinde abim yüzüme aval aval baktı. "Dalgındım biraz, söylemeyi unuttum." dedim.

"Tamam, yarın bize çağır. Konuşalım sohbet edelim"
"Biz yarı-" diyemeden babam lafımı böldü.
"Bize çağır kızım" dedi itiraz istemeyen bir ses tonuyla.
"Tamam" dedim ve yukarı çıktım.
Abimde benim arkamdan yukarı çıktı.
"Daha önceden söyleseydin keşke" dedi abim. "Yemin ederim aklımın ucundan bile geçmedi" dedim.
"Ben odamdayım, Tolga ile oyunda teke tek oynayacağız. İstersen gelirsin" dediğinde başımla onayladım. "Uyuyacağın abi, iyi uykular" dedim. "Sana da iyi uykular bıldırcınım" dedi.

Odama girip komodinin üstünden telefonumu aldım ve Efe'ye mesaj yazmaya başladım.

Siz: Efe, yarın babam gil Yağız'ı ve seni ailenizle birlikte bize çağırıyor. Sohbet edelim diyor.

Mesajı gönderdikten kısa bir süre sonra cevap geldi.

Efe: Tamamdır, söylerim bizimkilere.
Siz: Sen Yağız'a da söyler misin?
Efe: Olur
Siz: Ben yatıyorum iyi uykularr
Efe: Sanada Pelo'm
Siz: :)
Efe: :)

Konuşmamız burada bitti ve ben de yorgunluktan bittim. Telefonu şarja taktım ve direkt yorganı üstüme örttüm. Zaten kısa bir süre içinde uyuyakaldım.

İhanet ve İntikamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin