Yorgunlukla gözlerimi açtığımda gece ağlayarak uyuduğumu hatırlamıştım. En nefret ettiğim şeylerden biri de ağlayarak uyumaktı.
Bugün yaz tatilinde çalışabileceğim bir iş aramak için dışarıya çıkacaktım ama bunu yapacak gücüm var mı bilmiyordum.
Yataktan güçlükle kalkıp hazırlandım ve aşağı inip abimle kahvaltı yaptım. "Akşam sana ne oldu?" Dedi abim domatesi ağzına atarken. "Kimseye bir şey demeden gittin?" Yutkundum. "Yorgundum, hemen odama geçtim işte." Dedim yalana başvurarak.
Abim inanmasada üstüme gelmedi. Yemeğimi yedikten sonra gözlüğümü, şapkamı ve çantamı alıp iş aramak için dışarı çıktım.
Zor bir iş yapmak istemediğim için şehir merkezinde ki her yere bakacaktım çünkü oldukça kolay işler vardı. Örneğin; hamburgerci, garsonluk, masajcı, postacı, pastaneci, yüzme hocalığı, futbol antrenörü, basketbol antrenörü, kuaförde çıraklık ve böyle bir çok iş...
Gün boyu bir sürü iş aradım ve en sonunda iki tarafında anlaştığı garsonlukta işe girdim. Bana yarın işe başlayabileceğimi söyledikleri için eve döndüm.
Kapıdan içeri girerken abim hızla dışarı çıkıp arabaya doğru koştu. "Abi? Neler oluyor?" Diye bağırdım. Paniklemiştim. Abim bir bana bir arabaya baktı. Hemen ardından, "Ceyda..." dedi kesik bir nefesle.
"Ne olmuş Ceyda'ya?" Dedim panik kendisini belli ederken. Abim nefes almaya çalıştı. "Kaza geçirmiş...." Gözlerim kocaman açıldı. Sanki o an boğazıma bir yumru oturmuş gibi hissettim. Gözlerim dolmuştu.
Ceyda en yakın olduğumuz kuzenimizdi. Anne tarafı olduğu için çok daha iyi anlaşıyorduk ve aynı zamanda da yaşlarımız aynı olduğu için çok fazla ortak noktamız vardı. Kuzenimiz dediğime bakmayın, kardeşten farkımız yoktu. Çocukluktan beri hep beraberdik, Arda, abim, ben, Ceyda ve Bora abim. Hepimiz aynı anneden çıkmış gibiydik.
Ne yapacağımı bilmeyerek arabaya koşup öne oturdum. "Hızlı git abi, yalvarırım hızlı git..."dedim ağlarken. Arabayı hızla çalıştıran abim yaklaşık on dakika da bizi hastaneye getirmişti.
Hızlıca arabadan inip hastanenin içine doğru koşmaya başladım. Tam o sırada Ceyda'nın sedyeyle ameliyathaneye götürüldüğünü gördüm ve koşarak sedyeye tutundum.
"Ceyda! Ceyda uyan! Uyanman gerek Ceyda beni bırakamazsın!" Dedim kriz geçirircesine. "Gitme Ceyda, söz verdin, bırakmayacağım seni dedin bana söz verdin!"Abim ve Arda'nın panik dolu sesleri ve vücutları, aynı anda hastanenin içine girip benim olduğum tarafa doğru koşmaya başladılar.
Ben ise olduğum yerde Ceyda'ya yalvarıyordum. O benim kimi zaman kardeşim, kimi zaman ablam, kimi zaman annem ve babam olmuştu. Ailem öldükten sonra neşemi Ceyda sayesinde kazanmıştım.
"Ceyda, lütfen bırakma beni..." dedim ve dizlerimin üstüne çöktüm. Belime iki kolunu yerleştiren abim beni sakinleştirmeye çalıştı. "Elfin. Elfin bana bak, bana bak!" Dedi yüksek sesle. Nefesim kesik kesik çıktığı için böyle bağırmıştı.
Sedye ellerimin arasından kayınca doktorlar hemen ameliyathaneye girdi. Bense öylece arkalarından bakakalmıştım. "Ceyda..." diye fısıldadım acı içinde.
Ağlamaya devam ederken ellerim yerdeydi. Sessizce kendi kendime konuşuyordum. "Lütfen ona bir şey olmasın Allah'ım," dedim. "yalvarırım bu sefer duamı kabul et..."
Abim beni doğrulttu ve beni kollarının arasına alarak saçlarımı okşadı. "Hiç bir şey olmayacak güzelim, hiç bir şey olmayacak..." diye fısıldadı kulağıma. Sonra da bir sandalyeye oturtup başımı omuzuna koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazgeçilmez Yara *Arda Güler*
Teen Fiction"Güzel olan şey dünya değil, Elfin. Güzel olan sensin." 🩷 Çocukluktan gelen bir aşk, kalpten gelen bir futbol sevgisi. Sevdiğinin peşini bırakmayan, güçlü olan ama belli etmeyen kız, hayatını futbola ve sevdiklerine adamış bir çocuk. Arda güler ve...