22. BÖLÜM

812 35 39
                                    


Dün, hayatımda hiç birisi tarafından sarmalanmadığım için alışılmışın dışında bir gün yaşamıştım.

Arda bütün yaralarımı sarmış, üstüne bir de sevgisini kimsenin göstermediği kadar göstermişti. Hatta belki de bir tek arda ve Bora abim seviyordu beni, ama abim için aynı şeyi söyleyemem.

Kalbimin kırık parçalarını tekrar eski yerin getiren Arda'yla salondaki L şeklindeki koltukta uyuyorduk. Arda uyuyordu ama ben uyanmıştım ve saatlerce Arda'yı izlemiştim.

Saçları sıcaktan alnına yapışmış, dudakları hafif içe doğru göçmüş, her nefes alışında saçları yukarı kalkıp iniyordu.

O kadar güzel görünüyordu ki, öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Tabii ben zor tutarsam çok tutmuş gibi olmazdım, bu yüzden dayanmak için daha fazla direnmedim.

Uzanıp yanağına bir öpücük kondurduğumda, hafif kıpırdansa da uyanmamıştı. Bir öpücük daha kondurdum yanaklarına. Uyanmadı. Ve bir öpücük daha.

Bu sefer gözlerini aralayıp bana bakmıştı ve sırıtıp, "Günaydın güzeller güzelim," dedikten sonra doğrulup esnedi. "Bugün ayrı bir güzel uyandım, neden acaba?"

Başımı bilmiyorum anlamında sallayıp Arda'nın kucağına çıktım ve omuzlarından iterek koltuğa tekrar yasladım.

"Bakıyorum da gelişmeler var, bebeğim." deyip sırıtan Arda'nın omzuna küçük bir yumruk attığımda talı bir şekilde inledi. Saçımdan tutarak başımı biraz daha sert göğsüne bastırınca güldüm.

"Düne göre iyisin değil mi?" Diye sordu eli saçımdayken.

Başım hala aynı yerdeyken onaylarcasına salladım. Ben gülümsememe engel olamazken dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Bir elimi sol yanağına koyup öpmeye devam ettiğimde o da elini belime sardı.

"Eğer," dedi dudağına bir öpücük daha kondurduğumda. "Şu an kalkmazsak ve durmazsak, birazdan hiç duramayacağım." Diye cümlesini bitirdiğinde şaşkınca ona baktım.

Hemen kucağından inip boğazımı temizledim ve, "ben kahvaltıyı şey edeyim, sen de masayı sil." Dedim ve koşarak mutfağa girdim.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra kapının çalmasıyla koşarak kapıya doğru gittim. Kapıyı açtığımda ilk başta kimseyi göremesemde yerde duran not kağıdını bulup elime aldım ve içeri girdim.

"Ne o güzelim?" Dedi arda. Dudağımı büzdüm ve kağıdı açıp notu okudum.

"Selam, biliyorum siz beni tanımıyorsunuz aslında bende sizi tanımıyorum. Sadece insanlara rastgele davet gönderdim, eğer okuyorsanız size de gelmiştir. Umarım gelirsiniz."

Gözlerim heyecanla açıldığında arda, "niye bu kadar sevindin sevgilim?" Dedi. Ciddi misin der gibi baktım. "Partileri çok seviyorum ya ondan..."

Arda gülümseyip bana sıkıca sarıldı ve dudağıma yapıştı. "E hadi o zaman, hazırlanmaya başla." Dedi. "Partinin en güzel kadını olacağına eminim."

"Sen ne giyeceksin?"
"Eve gidip giyerim bir şeyler güzelim, zaten iki sokak ötede."Gülümseyip başımı salladım ve üst kata çıkıp dolabımı açtım.

Hiç düşünmeden siyah bir elbise aldım ve üzerime giyinip saçlarımı düzleştirdim. Lavanta kokulu parfümümü de sıktıktan sonra elbiseyle aynı renk ayakkabılarımı giyip aynanın karşısına geçtim.

Gerçekten güzel olmuştum.

Gerçekten güzel olmuştum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Vazgeçilmez Yara *Arda Güler*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin