Bugün güne belki de enerjik başlamamın sebebi dün gece Arda'nın bana "iyi geceler" mesajı yazmasıydı. O mesajı yazdıktan sonra belimin ağrısı ve ayağımın ağrısı geçmişti. İlaç gibiydi çocuk anasını satayım.
Yataktan kalkıp bir süre telefonda postuma gelen yorumlara baktım. Bakarken sırıtmama engel olamadım çünkü çoğu kişi Arda'yla ne kadar yakıştığımız yazıyordu.
Gülerek telefonu kapattım ve elimi yüzümü yıkayıp üzerime turuncu bir kazak, altıma da siyah bol bir pantolon giymiştim. Ağustos ayının ortasında yağmur yağıyordu. Tam da lunaparka gideceğimiz gün.
Böyle sansin icine sicicam ama ben ha!
Aşağı indiğimde abimi evde bulamadığım için telefonumu çıkarıp abimi aradım. Bir iki çalışında telefon açılmıştı.
"Lan it, yine nerdesin?"
"Sensin it. Dışardayım."
"Ne zaman geleceksin?"Derin nefes aldı. Hemen de kızıyor yani. "Gelirim üç dört saate." Dedi ve telefonu kapattı. E yuh! Dört saatte ben amerikayı fethederek haberlere çıkarım.
Üzerime bir şey almadan yağmurun altına çıkmıştım çünkü yağmuru seviyordum. Bana kendimi hissettiren tek şey yağmurdu.
Yüzümden damlalar akarken yine tanıdık bir sesle sıçradım. Sanırım evimizin yakın olmasıydı bunun sebebi, çünkü yine Arda gelmişti. Aşık mı oluyor anlamıyorum ki bir garip üç dört gündür? Garipte bakıyor...
"Selam," dedi gülümseyerek. Üzerinde siyah bir tişört, altında da aynı renkte bir şort vardı, saçları yağmurdan dolayı ıslanmış ve karmakarışıktı. O kadar çekici gözüküyordu ki, nefesim kesiliyordu.
"Selam," dedim karşılık vererek. Yanıma geldi. Oturduğum kaldırıma oturup benim gibi dizlerini kendine doğru çekti.
Biraz sohbet ettikten sonra, şimdi soru sorma sırası bendeydi çünkü o da bana söylemek için boş bir an beklemişti. Derin bir nefes alıp başımı Arda'ya çevirdim.
"Bana neden bu kadar yakın davranıyorsun?" Dedim bir anda. Kafasını çevirip şaşkınlıkla bana baktı. Sorum gayet açıktı. Bir insanı reddedip, neden hiçbir şey olmamış gibi yakın davranılırdı ki?
"Nasıl?" Dedi. Sesinden şaşkınlığı belli oluyordu.
"Daha iki hafta önce beni sevmediğini ve sevgilin olduğunu söyledin, ama şu an sanki onları sen söylememişsin gibi bana yakın davranıyorsun. Anlamıyorum Arda. Sana kızgın veya kırgın değilim. senin aksine beni o gün çok üzsende o gün bile senden nefret etmedim, edemem. Seni seviyorum arda. Seni çocukluğumdan beri seviyorum. Beraber büyüdük, birlikte yaşadık tüm anılarımızı. Sen beni hiçbir zaman görmedin, o yaşımda bile. Sen her ne kadar beni sevmesen de ben sana kırgın olamam. Senden vazgeçemem. Sadece bana cevap ver, bana aşık mı oluyorsun?" Dedim tek nefeste.
Arda'nın yeşil, güzel gözleri bana dikkatle bakıyordu. Gözleri ilk dafa bana bir evim olduğunu hissettiriyordu. Benim bir evim yoktu. Her ne kadar ailem olsa da benim bir evim yoktu. Yıllar sonra bana evim gibi hissettiren tek kişi Arda'ydı.
"Bana ne yaptın bilmiyorum elfin, ama aklımı durduruyorsun. Senin yanında aklım duruyor. Sen üzüldüğünde, güldüğünde, ağladığında, heyecanlandığında aklım duruyor. Sen benim aklımı durduruyorsun."
Kulaklarım ne işittiğini algılayamamıştı. Arda bana benim yanımda aklının durduğunu mu söylüyordu, yoksa ben mi kafayı yemiştim? Sanırım kafayı yemiştim.
"Bu... evet demek mi?" Dedim sesim titrerken. Gözlerim neredeyse dolacak gibi olmuştu. "Bana..." cümlemi yarıda kesti. Gözlerimin içine bakarak başını salladı. "Aşık oldum elfin." Dedi. "Ben sana sırılsıklam aşık oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazgeçilmez Yara *Arda Güler*
Teen Fiction"Güzel olan şey dünya değil, Elfin. Güzel olan sensin." 🩷 Çocukluktan gelen bir aşk, kalpten gelen bir futbol sevgisi. Sevdiğinin peşini bırakmayan, güçlü olan ama belli etmeyen kız, hayatını futbola ve sevdiklerine adamış bir çocuk. Arda güler ve...