28. BÖLÜM

542 32 40
                                    

Gözlerimi, kapının art arda çalınmasıyla ve Arda'nın kolları arasında uyanmamla açmıştım. Olayın şokunu atlatmaya çalışırken bir yandan da ayağa kalkıp kapıya doğru gidiyordum.

Kapıyı açtığımda etrafa bakınsamda bir şey görememiştim. Omuz silkerek kapıyı tekrar kapattım ve içeri girdim.

Arda'ya baktım. Bebek gibi uyuyordu. Gülümseyerek yanına uzandığımda kafasını göğsüme koyması çok ani olmuştu.

Elini koluma koyup gözlerini araladı ve bana baktı. "Günaydın," dedim gülümseyerek. Arda derin bir iç çekti. "Günaydın güzelim."

"Bugün ne yapacağız? Bir planımız var mı?" Dememle arda bana şefkatle baktı."Her zaman dediğim gibi, sen ne istersen onu yapacağız güzelim."

Ayağa kalkıp düşünüyormuş gibi yaptım. Bir süre düşündükten sonra ciddi duruşumu sergileyip konuştum. "Evde duracağız." Arda'nın gülüşü bütün evde yankılanmıştı.

Öldüm çocuk öldüm az yavaş

"Emredersiniz hanımefendi." Diyerek yanıma yaklaştı ve dudağıma minik bir öpücük kondurdu. "Hadi bakalım kahvaltı hazırlamaya." deyip mutfağa beni kucağında götürdü.

Böylelikle verdiğim ani kararla Arda'yla ilk kez bir günümüzü evde geçirmiş olacaktık.

~~~

Ne olmuştu? Neden olmuştu? Bir anda neden kavga etmiştik? Canım yanıyordu değil mi? Evet evet, canım çok yanıyordu.

Yatak odasında, yatakta dönerken kafamda kurduğum senaryolar beni hiç olmadığım kadar korkutuyordu.

Arda ile kavga etmiştik. Hemde bir anda. Kavgamızdan 2 dakika önce öpmüştü beni. Kavga sebebimiz aşırı saçmaydı, bunu ikimizde biliyorduk.

Olanları kafamda sindirmeye çalışırken saatin 00:30 olduğunu fark ettim. Saat gece yarısı olmuştu ve biz sabahtan beri Arda'yla konuşmuyorduk...

Beraber yattığımız kocaman yatakta artık tektim. Aynı evin içindeydik ama ben tektim. Kaderimde hep yalnızlık vardı belki de.

Bir süre daha yatakta gözlerim dolu bir şekilde durduktan sonra kulaklarım ayak sesleri işitti. Hemen yorganı kafama çekip arkamı dönerek gözümü kapattım.

Odanın kapısı açıldığında benimle konuşmaması için dua etmeye başladım. Onunla konuşursam her şey daha kötü olabilirdi.

Çıkan seslerden üzerini değiştirdiğini anlamıştım. Gözlerimi sımsıkı kapalı tutmaya devam ettim. Daha sonra hemen arkamda bir hareketlilik hissettim.

Sarılacağını düşünüp sevinmiştim ama o bana sarılmayı değil, uyumayı tercih etmişti. Ne arkadan sarılmıştı, ne de barışmak için bir reaksiyon göstermişti...

Sanırım uzatmanın bir anlamı yoktu. Gözlerimi açıp derin bir nefes aldım ve hemen ardından tekrar kapatıp uykuya dalmaya çalıştım.

04:21

Hâlâ yatakta dönüp duruyordum. Saat sabaha karşı 4-5 civarıydı ve ben hala sabahki kavgayı düşünüyordum.

Arda ile küs kalmak canımı çok yakıyordu. Onu çok seviyordum. Öyle seviyordum ki, haksız o olsa bile ondan özür dilerdim.

Kavgamızda ne haklı vardı ne de haksız. İkimizde haklıydık. Yani ikimizde suçlu değildik. Bunu o an aklıma getirip yatakta doğruldum.

Elimi Arda'nın koluna koyarak onu dürttüm. Arda uykulu sesiyle garip garip sesler çıkardı. Güldüm. Acılı bir gülüştü bu sanki...

"Hmm," dedi ilk önce. "Ne oluyor?" Dedi hemen ardından. "Dürtme." Hala gözleri kapalıydı. Biraz daha kolunu dürterek, "arda..." dedim. "Uyan."

Arda sesimi duymasıyla birlikte yavaş yavaş gözlerini açtı. "Ne oldu elfin?" Dedi düz bir sesle. Başımı öne eğdim. "Uyuyamıyorum..."

Arda hâlâ uykulu ve sertti. "Her gece aynı şey ya." Diyerek isyan edince kırılmıştım. Hemde çok... hemen sonra beni birazda olsa iyileştiren bir cümle kurdu. "Elfin, dur bekle uykuluyum, bir dakika bekle ayılayım..." deyip kollarını iki yana açarak gerindi.

Dediği gibi yapıp bekledim. Esnemesi bitince bana biraz daha şefkatle bakmaya başladı. "Ne oldu? Neden uyuyamadın?" Dedi kaşlarını çatıp. Dudağımı büzdüm. Aslında cevabım çok netti. Kavgamızı düşünmekten uyuyamamıştım.

"Bir şey takılmış aklına, hadi dökül bakalım." Diyerek beni kolumdan tuttuğu gibi yapıp göğsüne yatırdı. "Ben... uykum yok. Sadece bu." İnanmamış gibiydi.

"Cevabını bekliyorum elfin."
"tamam, kavgamızı düşünüyordum. Oldu mu?"

Arda gülümsedi. Neden gülümsediğini anlamadığım sırada dudağıma bir öpücük kondurmasıyla şaşkına döndüm. "Ama biz, kavg-" cümlemi tamamlamadan konuşmaya başladı.

"Umrumda değil. Kavga falan umrumda değil. Benim sevgilim uyuyamayacak, ve ben kavgamızı düşüneceğim öyle mi? Yok öyle bir şey."

Gözlerim dolu dolu gülümsedim. Arda uzanıp gözlerimi sildi. "Özür dilerim güzelim. Biraz sert çıkıştım. Suçlu sen değilsin." Dedi.

ALLAH ÇARPSIN YERİM BAK HE

"Suçlu sende değilsin." Dedim burnumu çekerek. "İkimizde çok saçma bir sebepten dolayı birbirimizi kırdık." Başını sallayarak tekrar gözyaşlarımı sildi.

"Ağlama lütfen, sen ağlayınca sanki kalbime bin tane bıçak girmiş gibi hissediyorum." Dediği an kendime hakim olmaya çalıştım. "Aferin benim güzel kızıma," dedi. Gülümsemem lazımdı.

"Arda..." dedim hüzünle. "Efendim güzelim?"saçlarımı okşarken güzel sesiyle cevap verdi. "Seni çok seviyorum." Gülme sesini duymamla daha çok hüzünlendim.

Aşıktım. Aşıktık. Seviyordum. Seviyorduk.

"Bende seni çok seviyorum güzeller güzelim, minik bebeğim, Elfin'im, sevgilim, her şeyim. Bak bunuda atlattık. Üzülme tamam mı?" Başımla onu onayladım.

"Kendini ne zaman kötü hissedersen ben senin yanındayım. Lütfen bunu bil olur mu?" Tekrar başımı salladım. Saçlarıma öpücük kondurmaya devam etti.

3 gün sonra maçım vardı. Artık heyecandan çok içimde hırs vardı. Arda ve bora abim benimle gurur duyuyordu.

Bora abim de artık ara sıra bize gelmeye başladığı için çok mutluydum. Önceden hiç emirin yanından ayrılmazdı. Her ne kadar emirin hatalı olduğunu bilse ve ona kızsa da, emir onun kardeşi gibiydi ve onu yalnız bırakmam istemezdi.

Bora abimin yerinde başka biri olsa öz kardeşini önemsemeye bilirdi, ama bora abim bu dünyada görüp görebileceğiniz en iyi insanlardan biriydi.

Yani benim için öyleydi.

O gece öğrenmiştim ki; seven insan gerçekten severdi. Canını verirdi, kalp kırarsa tamir ederdi, üzülmesini istemezdi... seven harbi çok severdi...






Eveeet bir bölümün daha sonuna geldikkk.

Yine bir açıklama yapmam gerekiyor maalesef. Geçen bölümde size tekrar aktif alacağımı söylemiştim. Yine cümlem yarıda kaldı. Bana ne olduğunu gerçekten bilmiyorum, sadece yorgun hissettiğimi biliyorum ve bu asla geçmiyor. Sürekli şimdi düzeleceğim, yarın düzeleceğim desemde asla düzelemiyorum. Size de büyük konuştuğum için özür dilerim. Hiçbir zaman mutlu olamıyorum. Bu bölümü yazarken bile ne kadar zorlandığımı tahmin bile edemezsiniz. Her gün sabah altıda kalkıp eve beşte geliyorum ve o kadar yoruluyorum ki size anlatamam. Kitaplar için her şeyini veren ben, iki aydır bir kitap bile okumadım. Durumum ne zaman düzelir bilmiyorum, ama en kısa zamanda tekrar dönmek istiyorum.

Tekrardan hepinizden özür dilerim iyi okumalar❤️‍🩹

Vazgeçilmez Yara *Arda Güler*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin