Arda'nın anlatımıyla:
Sabaha karşı uyanmış ve sevgilimin tatlı bir şekilde uyumasını seyrediyordum. Belki de şu zamana kadar yaptığım en güzel aktivite bu olabilirdi.
Ellerim saçlarında gezinirken elfin bir anda yukarı doğru kaydı ve yüzünü yüzüme yaklaştırıp burnunu burnuma değdirdi. "Mhmm," gibi tatlı sesler çıkarıyordu.
Gülümseyip burnuna bir öpücük kondurdum. Onu uyandırmak çok zordu çünkü kıyamıyordum. Ama eğer uyandırmazsam abimler gelebilirdi. Sonuçta 1 gün kalacaklardı orada.
"Elfin, sevgilim uyanman lazım." Dedim istemeyerek. Elimde olsa bütün gün uyumasını ve onu izlemeyi çok isterdim.
Elfin mızmızlanarak yüzünü buruşturup, "kalkmak istemiyorum." Diye söylendi. Zorlukla da olsa kaldıracaktım.
Kalkıp elfin'i kucağıma aldım ve lavaboya götürüp yüzüne su değdirdim. Tekrar yüzünü buruşturup bana sarıldı ve tekrardan uyumaya çalıştı.
"Güzelim," dedim. "Uyanman lazım. Yoksa abinler her an gelebilir. Yakalanmak istemezsin öyle değil mi?"
En sonunda gözleri kapalı da olsa başını kaldırdı. gülümseyerek dudağına yapıştım. Aslında uyurken izlemek değilde, sabaha kadar öpmekte olabilir.
Ellerim beline doğru inerken, Elfin'in elini yanağıma koyup öperken bile gözleri kapalıydı. Sırıtıp, "Gözlerini aç." diye fısıldadım.
Dediğimi yapmayıp gözlerini kapalı tutmaya devam etti. Elfin gözlerini, onu belinden tutup lavaboya oturttuğumda açtı. Şaşkında olsa gülümsüyordu.
Elleri yanaklarımda gezindi. "Sen fazla öpmeye başladın beni." dedi dudağıma yapışıp. Bu dediğinin ardından beni öpmesi garip olmuştu.
Diyene bak lan
"Hadi artık kahvaltı yapalım, abimler gelince belki
dışarı çıkarız," dedim ve Elfin'i tekrar kucağıma alıp aşağı indim.Beraber kahvaltıyı hazırlarken Elfin domatesleri doğruyordu, bende dolaptan salatalıkları çıkarıp yıkamaya başladım.
Bir anda elimdeki salatalıkları tahtanın üzerine bırakıp Elfin'in arkasına geçip belinden sarıldım ve boynunu kokladım. Elfin gıdıklanmış gibi güldü.
Yanımda olmasına rağmen, her şeyini özlüyordum. Bir daha benden gitmesin diye, gözümü ondan ayırmak istemiyordum.
Kahvaltıyı hazırladıktan sonra sofraya oturup yemeğimizi yemeye başladık. Bugün haftasonu olduğu için Elfin işe gitmeyecekti. Bu yüzden bir şeyler yapabilirdik. Kahvaltımızı yaparken kapının çalmasıyla ayaklanıp kapıyı açtım. Abimler olduğunu düşünürken sarışın bir kız görmemle şaşırdım.
"Selam, eda ben." Dedi elini uzatıp. Elini tutmak yerine sahte bir gülümsemeyle Elfin'e seslendim. Elfin gelince elindeki çay yere düşmüş ve ayağını parçalamıştı. "Elfin, ayağın-"
"E-eda?" Dedi elfin cümlemi keserek. Neye bu kadar şaşırmıştı?
"Selam, uzun bir süre sonra tekrar seni görmek ne kadar güzel." Dedi eda denilen kız. Elfin'in surat ifadesi sinirliydi.
"Sen hangi yüzle geldin ya? Meraktan soruyorum." Dedi ve alaycı bir gülüş ortaya sundu. Eda denilen kız bir adım öne gelince Elfin yüzüne sert bir tokat geçirdi.
"B-Bebeğim sakin ol, ne oldu şimdi?" Dedim kolundan tutarken. Eda'nın yanağı kızarıktı ve gözleri doluydu.
"Ege'yle beni aldatan, sözde en yakın arkadaşım Eda!" Dedi sinirle. Surat ifadem değişmişti. Kalbimdeki anlamsız sızıyı geriye atıp kıza sert bir bakış attım. "B-biz gerçekten sarhoştuk Elfin, inan bana böyle bir şey olmasını istemezd-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazgeçilmez Yara *Arda Güler*
Novela Juvenil"Güzel olan şey dünya değil, Elfin. Güzel olan sensin." 🩷 Çocukluktan gelen bir aşk, kalpten gelen bir futbol sevgisi. Sevdiğinin peşini bırakmayan, güçlü olan ama belli etmeyen kız, hayatını futbola ve sevdiklerine adamış bir çocuk. Arda güler ve...