Hastane'nin koridorunda abimin seslenişleriyle beraber uyandığımda güçlükle kolumdaki saate baktım. Saat dokuzdu. Karşıma baktığımda Arda'yı göremedin. Nereye gitmişti ki?
Zorlukla ayağa kalkıp Bora abi ve abime doğru baktım. "kantine ineceğim, bir şey istiyor musunuz?" Dedim susuzluktan kuruyan sesimle. Bora abi kalkıp saçlarımı karıştırdı. "Bana su alır mısın miniğim?" Dedi. Gülümseyerek başımı salladım.
Abim bir şey istemediğini söylediğinde hızlı adımlarla kantine doğru ilerledim. Boynum tutulmuştu. Kantin kapısından içeri girerken kafam sert bir şekilde birinin göğsüne çarptı.
Kafamı kaldırıp baktığımda Arda'yı gördüm. "Özür dilerim, görmedim." Dedim ve yüzüne son bir kez bakıp yanından ayrılacakken kolumdan tutup beni kendine çevirdi.
"Yapma Elfin..." dedi üzgün bir sesle.
"Ne yapıyormuşum ben?"
"Bana soğuk davranıyorsun."Alaycı bir şekilde sırıttım. "Yakın davranınca da sevgilinle övünüyorsun arda, ne yapmamı istersin? Sevgilin olduğunu bile bile ezik gibi sana daha yakın davranmamı mı?" Dedim sert sesimle. Arda bu kelimeleri fazlasıyla hak ediyordu.
Beni üzüp gözlerimden kan getirmiş, sevgilisiyle bana övünmüş, ve şimdi de karşıma geçip, 'bana soğuk davranıyorsun' diyordu.
Oldu paşam sen beni istediğin gibi kullan zaten.
"Benim seninle işim bitti Arda. Artık ikimiz arkadaştan ibaretiz. Ben beni sevmeyen birini hayatıma alacak kadar yüzsüz değilim merak etme."
Tabii ki yalandı. Seviyordum ama ona bunu söyleyemezdim. Ama seviyorum diye de beni kullanmasına izin vermem yani. Ben süründüysem o daha fazla sürünecekti.
Arda bir şey demeden hızlıca kapıdan girdim ve bir su, bir de Lolipop alıp kantinden çıktım. Sabah sabah şekerle kahvaltı yapacak psikopatım işte.
Abimlerin yanına geldiğimde Arda'nın yüzüne bile bakmadan Bora abiye suyunu verdim ve yere oturup şekerimi yemeye başladım.
Ceyda bugün hastaneden çıkacağı için hepimiz çok mutluyduk. Özellikle de Bora abim.
"Elfinciğim, ne zamandan beri şeklerle kahvaltı yapar oldun canımın içi?" Diyen abime baktım şekeri yalamaya devam ederken. "Bugünden beri abiciğim."
İlerleyen saatlerde Ceyda'nın çıkış işlemlerini hallettik ve arabaya doğru ilerledik. Yanımda abim, arkamızda Arda, en önümüzde de elini Ceyda'nın omzuna atmış Bora abim yürüyordu.
Ceyda Bora'nın onu sevdiğini biliyordu ve kendisi de onu sevdiği için bunu dert etmiyordu. Ama ikisi de cesaretsiz olduğu için henüz birbirlerine açılamadılar. İlla Aralarını ben yapacağım yani!
"Güzelim, yorgun musun?" Dedi abim beni düşüncelerden kurtararak. Başımı aşağı yukarı doğru sallayı başımı göğsüne yasladım.
Arabaya geldiğimizde Bora abi ön koltuğa, Ceyda, ben ve Arda'da arka koltuğa geçtik. Ben Arda'nın yanındaydım, Ceyda'da diğer yanımdaydı. Yani daha açıklayıcı olacaksa, ben en ortadaydım.
Eve geldiğimizi anlayınca arabadan inmeden ve yine Arda'nın yüzüne bile bakmadan Ceyda ile vedalaştım, sonra da Bora abimle.
Bora Abim ve Abim ikimizin arasındaki garipliği fark etmişti. Buna emindim.
Abim üçünü de evlerine bırakmak için tekrar arabayı çalıştırdığında el sallayarak eve girdim ve kendime düzgün bir kahvaltı hazırladım. Tam o sırada telefonumun titremesiyle sıçradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazgeçilmez Yara *Arda Güler*
Teen Fiction"Güzel olan şey dünya değil, Elfin. Güzel olan sensin." 🩷 Çocukluktan gelen bir aşk, kalpten gelen bir futbol sevgisi. Sevdiğinin peşini bırakmayan, güçlü olan ama belli etmeyen kız, hayatını futbola ve sevdiklerine adamış bir çocuk. Arda güler ve...