Vücudumu ciddi anlamda hissetmediğim bir sabaha, belki de benim için gece, ama insanlar için sabah olan bir güne uyanmıştım.
Uyanmamdan 2 dakika sonra odaya abim, Bora abim ve Arda girmişti. Ben ise sadece karşımdaki duvara bakıyordum. İnsanlarla konuşacak gücüm bile yoktu.
Hissedecek bir duygum yoktu, kalbimi hızlandıracak bir şey yoktu, ruhumun karşı koyabileceği bir şey, bir insan yoktu. Her şeyden, herkesten nefret ediyordum. Kendimden, duygularımdan, hislerimden nefret ediyordum.
"Elfin," dedi abim yanıma gelip elimi tutarken. "İyi misin? Bir yerin ağrıyor mu?" Cevap vermeden Duvara bakmaya devam ettim. Bunu kendim istemiyordum, bedenim istiyordu.
Eliyle uzanıp kıp kısa kesilmiş saçlarımdan birini kulağımın arkasına sıkıştırdı. Hiçbir tepki vermeyince hüzünle ayağa kalktı, ardından Bora abim sandalyeye oturdu.
"Miniğim..." dedi acılı sesle. "Hadi konuş bizimle lütfen. Yemin ederim çok korktuk, bak... Bir aydır uyuyorsun. Senin sesine ihtiyacımız var. Hem benim, hem Arda'nın, hemde abinin. Hepimizin sana çok ihtiyacı var. Lütfen..."
Ardan'ın? Arda'nın sesime mi ihtiyacı vardı? Ah, cidden sanmıyorum...
Ayrıca, bir ay derken? Ben bir aydır uyuyor muydum?
Yutkundum. konuşmak istiyordum ama ağzımı açamıyordum. Hayatımın en kötü bir haftasını geçirmiştim ve en değer verdiğim şeylerim, saçlarım elimden alınmıştı...
"Ayna." Dedim zorlukla. Gözümden bir damla yaş kendini ele verirken Abim ve Arda'nın yüzünde acılı bir ifade oluştu. Bora abimin gözlerine bakıp, "Ayna." bir kez daha acıyla tekrar ettim.
Bora abim, Arda ve abime bakıp odadaki lavaboya girdi, bir süre sonra da elinde sarı küçük bir aynayla geldi. Elime uzatmadan önce durup gözlerime baktı. Sanki emin misin der gibi bakıyordu. Sertçe elimi salladım. Ağlamaya devam ederken elime tutuşturduğu aynayı kendime doğru çevirdim.
Saçlarım omzumun üstündeydi. 12 yıldır uzattığım, belimden aşağıda olan saçlarım omzumun üzerindeydi. İşte benim en acı anım da buydu.
Günlük;
2 ağustos 2023: saçlarımın elimden alındı. İçine kapanık biri oldum ve kimseye kendimi anlatamadım. Aynı zamanda da en acı günümdü bugün. Doğduğumdan beri...
Abim gözleri dolu saçlarıma dokundu. "Elfin, yemin ederim çok güzel olmuşsun. Saçlarının bu halide çok güz-" derken sertçe sözünü kestim.
"Değil! Hiç güzel değil! İğrenç!" Ellerimi kulaklarım kapatım başımı iki yana salladım. "Değil, değil, değil, değil..." diye fısıldamaya başladım art arda.
Abim beni sakinleştirmeye çalışıyordu ancak ben deli gibi sayıklamaya devam ediyordum. "Miniğim, sakin ol, bana bak." Dedi bora abi. Arda hızlıca odadan çıktı.
Bir süre sonra yanında bir hemşireyle birlikte odaya girdi. Hemşire bana doğru koşup cebinden çıkardığı iğneyi koluma vurdu. "Be-ben izin verdim ona..." diye fısıldadım etkisiz hale gelirken.
"Engelleyemedim onu..."
Son hatırladığım abimin saçlarımı okşayıp ağlamasıydı.
Arda'nın anlatımıyla:
Elfin'in uyanması, kriz geçirmesi ve bayıltılması... hepsi bir anda gelişmişti. Uyandıktan hemen sonra bizden ayna istemişti ve saçlarını gördüğü an kriz geçirmeye başlamıştı.
Onu böyle görünce içimde öyle bir şey oldu ki, bana ne olduğunu anlayamadım. Daha 1 hafta önce reddettiğim, ağlattığım, kırdığım kıza karşı hislerime neler oluyordu bilmiyordum ama ona aşık olmamalıydım. Tek bildiğim buydu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazgeçilmez Yara *Arda Güler*
Teen Fiction"Güzel olan şey dünya değil, Elfin. Güzel olan sensin." 🩷 Çocukluktan gelen bir aşk, kalpten gelen bir futbol sevgisi. Sevdiğinin peşini bırakmayan, güçlü olan ama belli etmeyen kız, hayatını futbola ve sevdiklerine adamış bir çocuk. Arda güler ve...