7.Dudakların

1.5K 54 8
                                    


Çekildiğilde hiç bir şey demeden yine belimi sıkıca tutup indirmişti beni. Bense hala şok içindeydim. Elimden tutup arabanın kapısını açtığın da kendime geldim ve bindim.

_____________________________________________

Arabada hala o öpücüğü düşünüyodum. Niye öpmüştü ki şimdi beni? Yüzümü dönüp ara- sıra baktığım da göz göze gelmemiz aklımı alıyodu. Kafamı dağıtmam lazımdı ama nasıl? Baran konuşmaya başlayınca ona baktım.

"Öpücüğün etkisinden çıkamadın galiba ? ".

"Yok artık" utancımdan yerin dibine batmak istiyodum şu an. Kendimi ele vermişdim sanırım.

"Ne biliyim yüzünün kırmızısı hiç geçmedide ondan diyorum".

"Bu kadar ukalalığının sonu hiç iyi olmuyo biliyosun demi? ".

"Tch... bilmiyorum".

"Senle uğraşamıyıcam. Okeyy? ".

Dudakları hafiften kıvrılmaya başlıyodu. En iyi daha da batmamak için önüme döndüm. Artık hava kararıyodu malum kışa yaklaşmıştık. Hafif mavilik vardı hava da aynı zamanda da rüzgar.

Yağmur yağıcak gibiydi. Aradan bir, iki dakika geçmişdi ve yağmur başlamıştı. Önce ince damlalar arabanın camını ıslatmışdı. Sonraysa gök yüzü gur damlalarını bize sunmuştu.

Barana 'arabayı kenara çekmesini söyledim. Araba durduğun da inip yola atlamıştım. Rahatdım çünki bu yoldan fazla kimse geçmezdi. Yağmur şiddetini arttırıyodu. Arabadan indiğimde Baran da indi. Ve bağırmaya başladı.

"Manyakmısın kızım bin şu arabaya".

"Hayırr" diye inkar etdim.

Kendi etrafım da dönüyo, kahkalar atıyodum. Sesim etrafta yankılanıyodu Yağmurun mutluluğu enerji gibi üstüme çöküyodu. Bir an durup Barana baktığım da gülerek beni izliyodu.

"Hadi durma orda gel yanıma".

Hiç düşünmeden yanıma geldi. Baya ıslanmıştık. Saçlarımdan sular akıyodu.
Ben eğleniyodum ama Baran kollarını bir birine dolamış bana bakıyodu. Bir süre sonra yanıma yaklaşıp konuşmaya başladı.

"Çok ıslandın hadi gidelim".

"Hayır biraz daha lütfen..." diyip dudaklarımı büzdüm.

"Tamam ama 5 dakika".

"Teşekkürler" diyip sevinçden boynuna sarıldım.

Bana sarılan Dilana karşılık vermekten çekinmedim. Şu ıslak haliyle bile çok güzel görünüyodu. Hele kokusu... Bir süre sonra geri çekildiğin de, konuşmaya başladı.

"Baran? " gözlerine bakarak konuşoyudum oda benim gözlerime bakarak dinliyodu.

'Efendim der gibi baktığın da

"Tekrardan teşekkür ederim" dedim.

"Bu kadar güzel güldüğünü bilseydim dünki yağmurda da çıkarırdım seni o evden".

Çok utansam bile gözlerine bakmaya devam etdim. Öyle bakıyodu ki, kalbimin ritmi değişmişdi. Şaçları dağılmışdı ve alnına düşen şaç tutamlarından yağmurun damlaları akıyodu.

Elleri saçlarıma gitmişti. Bu dokunuşlar beni hayran ediyodu resmen. Geri atdığı saçlarım boynumu açmıştı, oysa boynuma yaklaşıp uzun ve derin bir öpücük kondurmuştu.

Gözlerim kapalıydı. Bu anın verdiği huzur gözlerimi açmama izin vermiyodu. Yağmur daha şiddetlenmiş ve gök gurultusu artmışdı. Boynumdan ayrılan Baran yüzüme yine yakındı.

Yine deliriyodum. Heyecandan ellerim titriyodu. Yaklaşıyo ve hala yaklaşıyodu. Elleri belimi kavramış, ıslak burnu burnuma değiyodu.

Fısıldayarak, tahrik olmuş sesiyle konuşdu.

"Olucaklardan ben sorumlu değilim".

"Na- ".

Dudaklarımdakı sıcaklıklar aklımı çalmıştı benden. Ne yani şimdi biz yağmurun altın da öpüşüyomuyduk?

Gözlerim kapalıydı ama karşılık veremiyodum şaşkınlıktan. Bir kaç saniye sonra hafiften hareket eden dudaklarımı kendilerinkine karıştırmıştı çoktan. Ayak parmaklarımın ucuna çıkmış, omuzlarından destek alıyodum.

Yağan yağmurun damlaları bize ayak uydururmuşcasına şiddetini daha da sertleştiriyodu. İki dakika aralıksız öpücüklerden sonra ayılmıştım dudaklarından.

Gözlerine baktığım da onun gözleri hala dudaklarımdaydı. Nedense utanmam geçmişti. Tekrar yaklaştığın da ellerimi göğsüne koydum ve durmasını sağladım. Fısıldar gibi konuşdum.

"Yapma...." .

"Neden? " belimi kendine daha da yaklaştırmışdı.

"Ya yanlış yapıyosak? " ellerim hala göğüslerinde, gözlerimse kapalı fısıldıyodum.

"Benim değilmisin? ".

"Beni sevmiyosun bile nasıl seninim? ".

"Her koşul da nasıl olursa olsun benimsin! ".

"Hmm.... " .

"Benim olmana izin ver...."  dudaklarıma yaklaşırken yine fısıldamışdı.

"Nasıl izin veriyim, bizim evliliğimiz bu kadar yıkıkken? ".

Hiç bir şey söylemeden dudaklarımı yakmaya devam etdi. Karşılıksız bırakamadım. Alt dudaklarımı kendikerinkinin arasın da eziyodu. Yavaşca dudağından ayrılıp göğsüne sığınmıştım.

Ve ilk defa ona o kadar çok güvenmişdim. Ayten hanım bunumu kast ediyodu?

_________________________________________

Yağmurun altında geceyi biraz daha uzatıp ıslak şekilde arabaya geçmiştik. Utanmıyodum ama yüzüne de bakamıyodum.

Yolda hiç ses etmeden yağmuru seyr etdim. Ama araba aniden durmuştu.

"N'oldu? ".

"Bilmiyorum bozuldu mu acaba? Sen burda bekle ben bakıp gelicem ".

"Tamam ama çabuk ol".

"Korkma yanındayım ya ben " diyip arabanın kapotuna bakmaya indi Baran. Camdan gördüğüm ve duyduğum kadar sinirlenmişdi. Küfürler yağdırıyodu. Benim tarafıma geçip kapımı açtı.

Yardım anlamın da elini usluca uzatıp indirdi beni.

"Bozulmuş deme? ''.

"Malesef bozulmuş siktiğimin arabası tam bozulacak zamanı buldu".

"Kaldık mı yani burda? ".

"Öyle görünüyo. N'apalım artık sabahı burda açarız. Önce şu anahtarı alıyım".

"Off... olucak işmi bu şimdi".

"Hadi mızmızlanma da kulube falan bulalım".

"Baran burası benim uçurumuma uzak mı? ".

"Çok değil, ama neden sordun? oraya gitmeği düşünüyosan avucunu yalarsın".

"Yok benim dağ evim var burda o yüzden söyledim".

"Nasıl yani? ".

"Orasını boş ver yürü de gidelim".

"Konuşucaz bu meseleyi".

Yarım saattir yürüyoruz hala varmış değildik. Ormanın derinliklerindeydik. Başımıza ya bir bok çıkarsa? Çalıların içinden geçiyoduk. Elbisemin açık bıraktığı bacaklarıma batan çırpılar oluyodu ama çok acıtmıyodu. Bir anda çığlığı bastığım da Baranın sesini duydum sonrası acı ve karanlık.....



















Sizce bana n'olmuş ola bilir?










                To be contunied......♡











BANA AİTSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin