Bu kaçırılmanın neden olduğunu. O doktorla daha önce bir sorunumuzun olduğunu ve daha bur sürü bunun gibi sorulara mağruz kalıcakdım. Baran da bura da yanım da olucakdı. Önceden ona söylemediğim şeyleri polise bülbül gibi şakırsam bana neler derdi düşünmek bile istemiyodum.
______________________________________________N'apıcam ben şimdi? Her şeyi açıp söylemezsem o manyak doktor peşimi bırakmaz. Artık Baran'a da yalan söyleyip saklayamam bunları. Kim hakkım da ne düşünmek isterse öyle düşünsün. Gözlerim Baran'a daha sonra polislere kaydı. Onlara
"Tam olarak neyi anlatıcam? " dedim.
"Size sorduğumuz soruları cevaplamanız yeterli".
"Buyurun? ".
"Dilan hanım o doktorla bir bağlantınız oldu mu hiç? ".
Gözlerim soruya merakla cevap bekleyen Baran'a değerken konuşmaya başladım.
FROM THE PAST
Yıl 2018. Okulumun son yılıy dı bu yıl. Okulumuzun sahibi okulda parti düzenlemişdi. Her şey çok güzel di ama yolunda gitmeyen şeyler vardı. Okulun sahibinin kızı ve oğlu bu partinin altını üstüne getireceğini her kes bilmese ben bundan emindim. Akşam saat 21:00 parti başlamış dı. Her kes eğleniyo ve dans ediyodu. Okulun sahibinin oğlu Serkan kızı Güneş içkiyi kafa dikip gereksizce gülüyodu. Her kes bu durumdan rahatsız ama onlara karşı saygı da kusur edemezdiler. Bildiğiniz yalakalar işte. Neyse işte aradan yarım saat falan geçmiş di. Baktım bunlar orta da yok. Bir bok çevirdikleri kesin. Okulun bodrum katını kendi alanları yapmışdılar. Oraya onlardan başka hiç kimse girmez di. Takii o güne kadar. İçkili oldukları için aklınıza gele bilecel her şeyi yapardılar. Arkalarından gitdim. İndim bodruma. Bir şeyler konuşuyodular anlayamıyodum ama. Yaklaşdım ve dinledim. "Bu gece reytinkler fırlıyıcak kardeşim" gibisinden laflar söyleyip kahkahayla odayı yankılatıyodular. Kapının aşağısı çürümüşdü diğe eğilip bakmışdım. Bir de ne göreyip. Bir kuman da. Neyin kumandası bu? Bunu öğrenmem uzun sürmemiş di işte. Güneş "bu bomba tüm partiyi yerle bir edince de eğlenecek olanlar yine biz olucağız abicim" dedi. Ne diyo bu gerizekalı? Ne bombası? Parti de bomba mı var? Dışarıda ki insanlar da bundan habersiz? Yüzlerle insanın ölümüne izin veremezdim. Hışımla girdiğim oda da iki çift göz beni bulmuş du. Planlarını duymuşdum. Ve artık başları beladay dı. Hangi normal insan böyle aptalca bir şey planlar? Bana bakıp " senin bura da ne işin var küçük fare? " dedi Güneş.
Gözleri alev topu gibi içkiden kızarmış Serkansa " güzelim bizi mi dinliyodun sen?" dedi."N'apıcaksınız lan siz? " dediğim de Güneş bana "işimize karışma! " dedi.
"Sizi bu yaptığınıza pişman edip içeri tıktırıcam. O zaman da ora da eğlenirsiniz" arkamı dönmüş dışarıya koşmaya yeltensem bile duyduğum sesle aklım durdu. Büyük bir patlama sesi. O manyaklar içeride ki insanları düşünmeden bombayı patlatmışdılar. Arkamı dönüp baktığım da ikisinin yüzünde de piç gülüşü sergileniyodu. Bu manyaklar n'aptılar? Adam mı öldürdüler? Ben neyin içine düştüm? Buraya gelmekten pişman değilim ama bana yapacaklarından habersizdim.
Aradan iki gün geçmiş di. Polisler sağ kalan insanların hepsini tek tek sorguya çekmiş di. Ama biri bile bir bok bilmiyomuş. Sıra bana geldiğin de her şeyi söylemişdim. Çocukaları tutuklamaya gittiklerinde kan tahlilleri için örnekler almışlar. Çocuklar kötü yolun yolcusu olmuşlar meğersem. Nikotin kullanıyolarmış. O bokun adamı tümden çöktürdüğünü bilseler bile yine de içiyolarmış. Neyse işte kız bir şekil de sıyrılmış. Ama çocuk halen de içeri de yatıyo. Bir gün kaçırılma olayı yaşan dı. Ve bunun kurbanı da bendim. Kaçıransa o makyak kız Güneş di. Kaçırıldığım günden sonra tam üç gün bana felç kalmam için ilaç içirmişdi. Karanlık odalar da tutulmuş deli olucağım gün için her şeyi yapıyodular. Bana ilaçlar veriyodu. Bilmem neler falan. Tam iki ay yanın da tutdu beni. Delirmem için tam iki ay ilaçlar ver di bana. Ama hiç biri etki etmedi. Çünki ilaçları bana kendisi değil hizmetçisi veriyodu. O da kapının deliğinden. İlaç kullandığımı sandıkları için bir şey yapmamdan korkuyodular. Böyle devam eden günler, haftalar hatta aylar oldu ama ben bana verdikleri ilaçları duvara sürterek toz haline getiriyodum. Allahın belası ilaçlar o kadar yoğundu ki her yaptığım işlemden sonra tuvalet istiyodum. Böyle devam eden zamanın ardından kıvama geldiğimi sanıyodu o manyak. Günün biri hizmetçi geldi bana çay verdi. Aylar sonra sadece su ve kuru ekmek değil çay ve yemek. Boşuna vermez di bunu. Üstelik o gün ilaç da yoktu. Sadece yemek ve çay. Bir terslik yok mu? Meğersem başka şeydi onun için de. Kendilerinin içdiği zıkkımdan vermek istemiş di bana da. Yemeği de çayı da içmeden tuvalet istedim ve izin verdiler. Ha bide gün de sadece iki kez tuvalet hakkım var dı. Tuvalete girdiğim de küçük bir pencereden kaçmaya çalışmışdım. Hizmetçi içeride yapdığım seslerden ve tıkırtılardan anlamış dı ama o gece kaçmışdım. Ondan sonra hiç görmemişdik biri birimizi.
TODAY
"İşte tüm hikaye böğle polis bey. Sırf intikam için".
"Dilan hanım çok şaşırdık ama böyle olay yaşanmış dı evet. Yaralı sayı çok olsa bile yaşayanlar vardı. Ama felç de kalanlar olmuşdu. Tüm türkiye çalkalanmış dı bu haberden sonra".
Baran beni dinlerken gözü hep üstümdeydi. Bakışların da kızgınlık vardı. Ona anlatmadığım için kızmışdı. Ama n'apa bilirim? Korkmuşdum ben! Polisler
"Tekrardan geçmiş olsun" diyip odadan çıktıkların da Baran hala yatağın ucunda dikilmiş gözleriyle beni yiyodu.
"Baran? ".
"Neden sana sorduğum da söylemedin? " sesi biraz sert çıkmışdı. Doğrusu korkmuşdum. Babam gibi bana vurmasından korkmuşdum.
Yanıma gelip oturduğun da çenemi kaldırıp yüzüne bakmamı sağladı."Neden söylemedin Dilan sana soruyorum ".
"Korktum tamam mı? Korkdum. Annemler gibi beni deliymişim gibi yargılayıp hastahaneye yatırmandan korkdum".
Neden hep böğle oluyo? Neden kendimi anlatmaya çalışdığım da her seferin de ağlamayı başarıyorum? Başımı tekrardan eğip ellerim başım da içli içli ağlamaya başladığım da kocaman elleri beni göğsüne bastırdı.
"Şştt....Tamam korkma. Asla öğle bir şey olmuyucak. Sen deli bile olsan seni kimseye vermem de bırakmam da. Ki zaten delisin ama n'apa bilirim? Sensiz de kalamam. Sen masumsun!".
"Ben deli değilim" ağlamam şiddetlenirken ben çocukmuşum gibi beni sakinleştirmeğe çalışıyodu. Kafamı kaldırıp göz yaşlarımı parmaklarıyla sildi.
"Tamam. Sen sadece benim delimsin. Ama lütfen ağlama".
"Ağlarım tabii. Sen bana deli dedin. Hala da diyosun".
"Deli değilmisin kızım? ".
"Değilim".
"Tamam sen deli değilsin. Okeyy".
"Ne okey'i bee? ".
"Bak Dilan benim sinirlenmem şunaki önceden söyleseydin benim haberim olur seni evden dışarıya bırakmazdım".
"Korkdum diyorum sana anlamıyomusun be adam? ".
"Tamam ben seni de anlıyorum ama benim açımdan bak. Sana bir şey olsaydı ben ne yapardım? ".
"Umrundamıyım ki? ".
"Manyakmısın be kadın?. Umrumda olmasan şu an şura da delirirmiyim? ".
"Hmm.... ".
Biraz eğlenelim senle Baran beyi değil mi? Yüzüne yaklaşıp ellerimi omzuna koydum.
"Demin sana siniri göstericem diyodun? Göstersene ".
Elleri belimi sarıp beni yavaşca kucağına yerleşdirmişdi. Gözlerime değil dudaklarıma bakıyodu. Beni o kadar arzuluyodu ki şu an. Altımda ki erkekli bile kabarmışdı. Kendimi yavaş yavaş oraya sürtmeye başladığım da gözleri kapandı ve bana
"Seni bura da becermemi istemiyosan yapma küçük kız. Hem de bu hasta halinle" dedi.
Ellerimi yutkunduğu için inip kalkan adem elmasına değerken orayı öpmeye başladım. Bana yaptığı gibi ısırıp yalıyodum. Orayı morartmazsam bende Dilan Karabey değilim. Elleri saten şortumun açık da bırakdığı bacaklarımı sıkıp okşarken kafası arkaya düşmüş inliyodu. Boynundan ayrılıp yüzüne baktığım da zevkten kızaran gözlerin de kayb oldum. Hiç beklemeden gözlerini kapatıp dudaklarımı kavradı.
Biz odada öpüşüp elleşirken odanın kapısı tıklatıldığı gibi açıldı. Bir an da Baran benim bedenime yatağın çarşafını doladı. Ama kucağından indirmedi. Kim bu münasebetsiz diğe dönüp bakamadım utancımdan.
Sizce gelen kim?
To be continued......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA AİTSİN
RomanceBeni bırakamazsın... Neden...? Çünki, bana ait olduğunu biliyosun...