3. Vox'un Mesajı

2.2K 227 99
                                    

Spiderbait - Black Betty

Spiderbait - Black Betty

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

◇◇◇

Kubbeye ulaşınca yukarıda bekleyen adamlardan biri beni tutup camın üzerine çekti. Sarayın çatısı onlarca Vox üyesi ile doluydu. Daha ne olduğunu anlayamadan, iple birlikte beni yukarı çıkaran adam hızla önüme geçip eğildi ve karnımı omzuna yaslayıp beni kaldırdı.

Baş aşağı kalmış bir şekilde adamın omzundan aşağı sarkarken bacaklarıma doladığı kolu çırpınmama engel oluyordu. O kabarık eteği nasıl zapt ettiğine dair hiçbir fikrim yoktu.

Adam diğerleriyle beraber hızla çatının üzerinde koşmaya başladığında var gücümle sırtını yumrukluyordum. Kolay lokma değildim, olmamalıydım.

"Bırak beni, adi herif!"

Bacaklarım yerle buluştuğunda beni dinlemiş olduğuna inanamadım. Ancak sevinmek için acele etmiş olmalıydım. Yüzüme bile bakmadan kolunu belime geçirip beni havada kucakladığında ağzımdan tekrar bir çığlık döküldü. Çatının kenarından aşağı inen bir iple kendini boşluğa bıraktığında öleceğimize emindim.

İple beraber o kadar hızlı aşağı kaydık ki, elindeki siyah eldivenler bile elinin yanmış olmasına engel olmuş olamazdı. Gerçekten... Çok kısa bir an, öleceğimi sanmıştım.

"Siz benim kim olduğumu bilmiyorsunuz, Magsilva prensesini kaçırıyorsunuz aptal adamlar!"

Kim olduğumu bildiklerine emindim. Aşağı indiğimizde tekrar koşmak için beni omzuna yerleştirdiğinde yanımızda bizimle beraber koşan diğer iki adamın kısık sesli kahkahaları kulaklarıma doldu. Eğleniyorlardı. Hah.

Omzundaki belime ellerini yerleştirdiğinde beni yine aşağı indireceğini sanmıştım. Beni bir atın üzerine oyuncak gibi yerleştirip hemen arkama atladığında korse yüzünden attan aşağı tekrar atlayacak bir hamle yapamamıştım. Resmen... Oyuncak bir bebekten daha savunmasızdım ve bundan iliklerime kadar nefret etmiştim.

"Bırak beni dedim!"

Adamın göğsünü yumruklamaya çalışıyor, korsenin izin verdiği kadarıyla çırpınıyordum. Çevremizdeki diğer adamlar da atlarına bindiklerinde hızla krallığın dışına doğru sürmeye başladılar. Kraliyet askerleri peşimize düşüp bizi yakalardı, bu yaptıkları o kadar akılsızca bir hareketti ki, amacını sorgulamadan edemiyordum.

Sahiden mesaj neydi?

Sarayın duvarlarından çıkıp şehre doğru yönelmek yerine atların yönünü sağa çevirdiler. Ormanın içine giden patikaya girdiklerinde ben hala çırpınıyor, arkamdaki devasa adamdan kurtulmaya çalışıyordum. Üzerimdeki gelinliğin eteği o kadar kabarıktı ki, atın üzerine oturamıyordum. Bir yandan çırpınmaya devam ettiğim için beni hala atın üzerinde tutan şey adamın bedenime sarmaladığı tek koluydu.

Ormana giren alanı büyük bir nehir ayırıyordu; nehrin üzerinden geçen köprüye geldiğimizde diğer adamların attıkları neşeli kahkahalar iyice yükseldi. Attan düşmek üzereydim, adam sadece tutuşunu gevşetse yeri boylayacaktım. Korse iyice kaburgalarımı sıkıştırmış, beni olabilecek en rahatsız konuma sokmuştu.

Hırsızlar ve Suikastçılar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin