4. Yolculuk

2.2K 230 121
                                    

Sekai No Owari - Anti-Hero

You see I'm tired of trying to justify.
Every decision that I make,
If it's to save the people that I stand by,
You better believe what I say:
"Stay in the lines, don't make a scene"

Every decision that I make,If it's to save the people that I stand by,You better believe what I say:"Stay in the lines, don't make a scene"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

◇◇◇

Ağaçların arasından sızan günün ilk ışıklarıyla beraber gözümü açtım. Ölmemiştim. Hatta üşüyor olduğumu bile söyleyemezdim.

Yavaşça yattığım yerden doğrulduğumda battaniyemin üzerine örtülmüş ikinci bir pelerin dikkatimi çekti. Kafamı çevirdiğimde hemen yanı başıma bırakılmış ekmeği gördüm.

"Günaydın, minik fare."

Dominic'in dümdüz çıkan sesine doğru arkamı döndüm, sırtını bir ağaca vererek yere oturmuş, elindeki bıçağı bilemekle uğraşıyordu. Üzerinde pelerini yoktu.

Oturduğu yerden kalkıp bıçaklarını tekrar bedeninde farklı yerlere yerleştirmeye başladığında ben de yattığım yerden kalkıp kendime gelmeye çalıştım. Herkes uyanmış, yola çıkmak için hazırlıklara başlamışlardı. İnsanlar eşyalarını atlara tekrar yerleştiriyordu.

Gün ışığıyla birlikte çevreme göz atınca aslında oldukça ürkütücü bir ortamın içerisinde olduğunu fark ettim. Her biri simsiyah kıyafetlere bürünmüş olan yirmi suikastçı ile ormanın ortasındaydım. Pelerini iyice önüme çekip kendimi kapattım.

Dominic yerdeki pelerinini ve battaniyeyi almış, kendi atına yerleştiriyordu. Atı da simsiyahtı, acaba bunu bilerek mi seçmişti diye düşünmeden edemedim.

Çevremizdeki insanlar gruplara ayrılmış, farklı noktalardan ormana dağılıp yola koyulmuşlardı. Sanırım gece çöküp kamp kurmak zorunda olmadıkları durumda kalabalık hareket etmiyorlardı; oldukça mantıklıydı.

"Beni Vox'un inine götürmeyeceksiniz herhalde, değil mi?" Atın eyeri ile uğraşan Dominic'e yaklaşmış, ağzıma attığım ekmek parçasını çiğnerken bir yandan soru soruyor diğer yandan ne kadar uzun olduğunu kavramaya çalışıyordum.

"Bilmem, Vox'un inini görmek ister miydin?" İn derken sesine alaycı bir ton eklemişti.

Uzun bir kadın değildim, hatta ortalamanın altında bir boyum vardı. Ancak bu adamın yanında herhangi birinin kendini kısa hissetmeme ihtimali yoktu. Kafam gerçekten göğsünün altında kalıyordu, yanlışlıkla dirseğini suratıma geçirmesi işten bile değildi.

"Elbette. Beni bıraktığınızda kraliyet askerlerine yerinizi tarif etmem gerek."

Bana doğru dönüp tam önümde durdu. Yüzünü görebilmek için kafamı iyice kaldırmak zorunda kalmıştım. Suratındaki alaycı ifade yok olmuş, ciddi ve sinirli bir şekilde bana bakıyordu.

Hırsızlar ve Suikastçılar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin