17. İtibar Sallantısı

1.9K 205 118
                                    

ALTER.FOUR- Fall

Come and fall right into my arms.
Fall much deeper in us.

◇◇◇

Gittiğimiz yolu, bambaşka bir rotadan geri dönüyorduk. Daha az mola vermiş, hiçbir şehrin içine girmemiş, hiç oyalanmamıştık. Yalnızca bir şehrin yakınında Dominic ve benim için kıyafet (ç)almıştık, onun dışında sürekli at sırtındaydık.

Dominic'ten özellikle uzak durmaya çalışıyordum. Onun da Vox'a dönünce uğraşmak zorunda kalacağı işler yüzünden olsa gerek, kafası epey dağınık gözüküyordu. Üzerime gelmemişti, suskunluğumu baltalamamıştı.

Ona baktığımda sık sık onun da bana bakıyor oluşuna artık alışmıştım. Her kendi düşüncelerine daldığında gözleri genelde üzerimde kilitlenmiş oluyordu.

Her zamanki gibi öfkem yerindeydi. İçine düştüğüm durumdan sıyrılmış olmak her ne kadar çılgınca rahatlamama sebep olsa da, bundan sonra ne olacağının bilinmezliği beni içten içe tüketiyordu. Dominic'in varlığı, artık ona her baktığımda iki kez öpüşmüş olmamızın ve bu öpüşmelerin başka bir durumun içerisinde gelişseydi asla sadece bir öpücükle kalmayacak olması gerçeği beni yıpratıyordu.

Pekala. Kendime itiraf etmem gereken bir gerçek vardı. Dominic'i arzuluyordum. Daha önce kimseye hissetmediğim kadar yoğun bir arzuya sahiptim. O kadar kavurucu bir açlık çekiyordum ki, sadece bedenim değil, zihnim de onun varlığıyla dolup taşmıştı.

Ve bundan nefret etmiştim. O, hoşuma giden her şeyin tam zıttıydı. Fevriydi, düşüncesizdi, arsızdı, beladan asla uzak duramıyordu. Dominic'ten nefret ediyordum çünkü... O çok, bendi. Ona bakmak, aynaya bakmak gibiydi.

Tek farkı, o özgürdü. Bütün hayatını böyle geçirmişti. Gerçekten dilediği gibi yaşıyor, kendini kimseye gizlemek zorunda kalmıyordu. Sanırım nefretimin bir sebebi de kıskançlıktı. Tanrılar aşkına... Kendi iyiliğim için ondan uzak durmak zorundaydım. O, bana zararlıydı. Bana bu kadar benzediği için ondan nefret ediyordum.

Yol, düşüncelerimden beni uzaklaştırdı. Gittiğimiz yolu tanıyordum. Beni Vox'a ilk getirdiklerinde gözlerimi bağladıkları noktaya gelmiştik. Kullandığımız yeni rota, yolu neredeyse dört kat kısaltmıştı.

"Yine gözümü bağlayacak mısın?" Diye sordum. Altumar'dan bu yana doğru düzgün kurduğumuz diyaloglardan birinin bu olmasını umuyordum. Dominic'in olağan dışı sessizliği bende hoş etkiler yaratmamıştı.

"Hayır." Dedi basitçe. "Vox'a tutsak olarak girmiyorsun."

"İlk seferde de aynı şeyi söylemiştin." Dedim. En azından tekrar benimle atışabilirdi. Ancak cevap vermemeyi tercih etti.

Gözüm kapalı geçtiğim yolları bütün dikkatimle incelerken, ekip tamamen sessizdi. Devasa bir şelalenin oluşturduğu göleti kıyısından takip ettik. Ardından şelalenin kenarından içine girdiğimizde, gözlerimin şaşkınlıkla açılmasına izin verdim. İçeride önce mağara sandığım, ancak sonrasında uzun bir tünel olduğunu anladığım bir yola girdik.

Hırsızlar ve Suikastçılar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin