25. Seyahat Defteri

1.8K 184 50
                                    

ONICKS - No Problems

◇◇◇

Her yer... Masmavi denizdi. Ne bir kara parçası gözüküyordu ne de bir bulut. Kocaman, uçsuz bucaksız mavilik dışında hiçbir şey yoktu. Kısım kısım gökle denizin birbirine karışıp ufuk çizgisinin yok olduğu yerlere gülümseyerek baktım.

"Miden nasıl, minik fare?"

Dominic'in arkamdan gelen sesine doğru başımı çevirdim. Üzerinde ilginç bir şekilde kendine bir tık bol gelen beyaz keten gömleği ve kahverengi pantolonuyla, hiç alışkın olmadığım bir haldeydi. Ancak hoşuma gittiğini reddedemezdim.

"Bulanmıyor." Dedim gözlerimi tekrar denize çevirirken. "Belki de korsan olmak için doğmuşumdur. Sallantılar beni etkilemedi. Bebekler gibi uyudum."

Sessiz bir kahkaha atarak arkamdan kollarını bana sardı. "Bilemiyorum, Beatrix. Dün gece uyumaktan ziyade bayılmış olduğuna eminim." Eğilip dudaklarını kulağımın arkasındaki hassas tenime dokundurarak fısıldamaya başladı. "Arsız kız, üstelik yatağı sırılsıklam yapmışsın."

Karnımdan aşağı yayılan sıcaklığı sindirebilmek için gözlerimi kapatıp kafamı Dominic'in arkamdaki göğsüne yasladım. Ancak bunu yaparken, dudaklarını kulağımdan çekmesini istemediğim için boynumun ona bakan tarafını açıkta bırakmıştım.

"Bunun benimle bir ilgisi yok." Gülümsememi bastırmaya çalıştım. "Beni bayıltmaya yemin etmiş gibi davranan sendin."

Dudaklarını kulağımın arkasından tenime sürterek boynuma kadar indirdi. Bütün tüylerim tatlı bir ürpertiyle diken diken olmuştu.

"Bütün gün aksayarak yürümeni izlemeyi seviyorum." Dişlerini tenime sürttü. "Her oturduğunda gece sana nasıl çığlıklar attırdığımı hatırlatan ağrılarınla yüzünü buruşturduğunu görmek beni deli ediyor."

Nefesim kesilmişti. Arkamızda geminin güvertesindeki insanların sohbet sesleri duyulurken Dominic'in bunları bana fısıldıyor olması, bütünüyle baştan çıkmama sebep oluyordu.

"Bütün gün bunları mı düşünüyorsun?" Sesim bir kedi gibi mırıltı doluydu. "Azgın seni." Kıkırdadım.

"Oh, hayır. Sandığın gibi azgın biri değilim, Beatrix." Kalçasını bana yasladı. Bel boşluğumda hissettiğim o devasa sertlikle gözlerim kocaman açıldı. "Çok daha kötüsüyüm."

"Belki de kamaraya gidip bana bunu-"

"Dostlarım!" Diye bize seslenen biri, Dominic'e teklif etmek üzere olduğum cümlemi böldü.

Kafamızı çevirip bize doğru yürürken kollarını iki yanına doğru açmış olan adama baktık. Başında büyükçe bir şapka ve üzerinde epey eski gözükmesine rağmen oldukça pahalı bir uzun ceket vardı.

"Tek tek bütün yolcularımızla tanışmak için güvertede dolaşıyorum." Dedi adam tam önümüzde durunca. Ardından elini bana doğru uzattı. Avucunun içine elimi yerleştirip dudaklarına götürmesini seyrederken adamın kim olduğunu çözmeye çalışıyordum. Otuzlu yaşlarının sonlarında, sakalları göğsüne kadar uzamış, iri yarı bir adamdı.

Hırsızlar ve Suikastçılar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin