28. Kara Deniz

1.5K 192 73
                                    


Silverberg, Jordan Frye - Reaper

Silverberg, Jordan Frye - Reaper

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

◇◇◇

Gözlerim açıktı. Sanırım.

Suyun içi öyle karanlıktı ki, bildiğim tek şey yüzeye çıkamadığımdı. Nereye doğru çırpındığımı bile seçemiyordum. Elbisemin etekleri bacaklarıma dolanmıştı, korse beni iyice dibe doğru çekiyordu. Ben çırpındıkça kumaş daha da sıkı dolandı. Öyle ki, ciğerlerimdeki nefes tamamen tükenmek üzereydi ve ben dibe battığıma emindim.

Önümde bir yerde bulanık da olsa ışıltılı bir şey gördüm, denizin karanlığını hafifleten ışık yavaş yavaş bana yaklaşıyordu. Bulanık ışıltı bana yaklaşmaya devam ettikçe eteğimin bir kısmı kollarıma da dolanmaya başladı. Ne kadar çırpınırsam çırpınayım, yukarı çıkamayacaktım.

Işıltı hızla yakınıma geldiğinde ne olduğunu anlamamla birlikte hala elimde sıkıca tuttuğum hançerimi önüme doğru getirdim. Lanet olası sirenlerin suyun altında ışıldadığını kim bilirdi ki?

Siren bana doğru bir hamle yaptığı an hançerimi ona doğru salladım. Hançerin suyun altındaki yavaş hareketinden o kadar kolay ve hızlı kaçtı ki, nereye gittiğini göremedim.

Ya bir başkası ya da aynı siren, emin değildim, tekrar üzerime doğru yaklaşan ışıltısını seçebildim. Bu sefer hareket etmedim, zaten etek bacaklarıma ve bir koluma bütünüyle dolanmış haldeydi. Kulaklarımda hissettiğim basınç ağrısını da hesaba katarsam, derinlere inmiş olmalıydım.

Havasızlıktan bilincimi ne kadar sürede kaybedeceğime emin olmasam da, bir sirene kolayca yem olmak istemiyordum. O yüzden siren bana tamamen yaklaşana dek, bayılmamaya çalışarak öylece bekledim. O beyaz saçları ve büyük balık kuyruğuyla dibime girdiği an, beni ısırmak için boynuma doğru hamle yaptı.

Elime gelen saçlarını sıkıca tutup kafasını geriye doğru çekecek fırsatı yakaladım. Bacaklarıma dolanan elbisemin izin verdiği kadarıyla dizlerimin arasına belini alıp kaçmaması için olabildiğince sıktım.

Lanet sirenin tek sıkıntısı dişleri değildi, o uzun tırnaklarıyla kollarımı baştan sona resmen yararken, ağzını açıp suyun altında ne kadar çığlık atabilirse o kadar attı. Hançeri pullarının arasına sokup bütün gücümle aşağı doğru çektiğimde, yakın mesafede bu kadar zayıf olmalarına çok sevinmiştim. Büyülerle düşmanlarını uyuşuk hale getirmeye alıştıkları için karşı hamlelere güçlü değillerdi. Kolları cılızdı.

Teninin ışıltısı yavaş yavaş sönünce elimi saçlarından çektim, bacaklarım zaten kendi kendine gevşemişti. Son bir kez daha kendimi suyun yüzeyine doğru taşımak için çırpındığımda, korse ve her yanıma dolaşmış etek bunu imkansız hale getirdi. Yine, zifiri karanlığın içinde kalakalmıştım.

Ciğerlerim oksijen için çılgınca yanıyordu. Ağzımı açtığımda nefes alamayacağımı bilsem de bu içgüdüme karşı koymak gittikçe zorlaşıyordu.

Hırsızlar ve Suikastçılar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin