Hırsızlar ve Suikastçılar

26. Hançerin Marifeti

Foreign Figures, Jonny T - Dark Room

◇◇◇

(+18) Bu bölümde cinsel içerik bulunmaktadır. Rahatsız olacak arkadaşlar ikinci yarıdan itibaren okumaya devam edebilirler. Hepinize mis gibi okumalar dilerim. :)

◇◇◇

Ellerimi başımın üzerinde birleştirmiş, tek eliyle iki bileğimi de sıkıca duvara yapıştırmıştı. Ne kadar çekiştirsem de hareket ettiremiyordum.

"Sürekli..." Dedi elindeki hançeri çevirerek. "Sürekli beni bununla tehdit ediyorsun. İnan bana, başlarda ne kadar çekici gelse de, artık canımı sıkmaya başladı."

Bir anda gerilmiştim. Bakışlarında eğlendiğine dair hiçbir ifade göremiyordum.
"Ne o? Beni öldürmeye mi karar verdin?" Sesim alaycı çıksa da, biraz olsun korktuğumu reddedemezdim.

Sorumu duyunca gözleri önce sıkıca tuttuğu bileğime kaydı, hemen ardından hançerin sivri ucunu çenemin altına yerleştirdi. Batırmıyordu ancak en ufak hareketimde kanımın akacağına emindim.

"Hayır." Dedi boğuk bir şekilde. "Dedim ya, bir hançerle neler yapılabildiğini göstereceğim."

Hançerin ucunu tenime sürte sürte çenemden boynuma doğru kaydırmaya başladı. Dominic'ten ilk kez tam anlamıyla ürkmüştüm.

"Dominic, bırak beni." Sesim titremişti.

Gözlerini gözlerimden ayırmadan kafasını varla yok arası salladı. "Bırakamam." Boynumdan inen bıçağı daha da aşağıya kaydırmaya başlarken gözleri hançerin ucunu takip ediyordu. "Seni bırakamam, Beatrix."

Bıçak, iki mememin arasındaki çizgiye geldiğinde korku duyguma bir yenisi eklendi. Heyecan... Hastalıklı, kıpır kıpır bir heyecan.

"İsminin altına kaç çarpı attığımı artık sayamıyorum. Ve sana demiştim..." Bıçağın soğuk metali iki mememin arasında öylece ısınıyordu. "Attığım her çarpının acısını çıkarırım, demiştim."

Biraz daha aşağı kaydırdığı keskin metal, elbisemin ilk düğmesini kopardığında gözlerim kocaman açıldı. Nefes nefese kalmıştım.

"Sonrasında ne söylediğini hatırlıyor musun, minik fare?" Sesinin bu denli tehditkar ve boğuk çıkması beni iyice allak bullak etmişti. Hatırlıyordum. Çok net hatırlıyordum. Kafamı salladım zira konuşmaya kalkarsam, sadece inleyeceğimden korkuyordum.

Bıçağı tekrar aşağı ittirdi, ikinci düğme de kopmuştu. Gözleri ortalığa serilmeye başlayan tenimde kısaca gezinip tekrar gözlerime geldi.

"Belki de gerçekten o arsız ağzına biber sürmeliyim, Beatrix." Bu sefer elindeki metali hızla indirip kalan son iki düğmeyi de kopardı. Göğsümün üzerinde sallanan iki kumaş parçası olmasa tamamen açıkta kalmış olurdum.