"Lütfen düzel artık."
Güneş perisi, önündeki parlak yazılı kitaptan tarifine baktığı iksiri oluşturmaya çalışırken zar zor zaptedip bağladığı arkadaşına yalvarır gibi bir bakış attı. Dün zaten kaçması yeterince korkmasını sağlamıştı bu yüzden bugün de aynı korkuyu tekrarlamak istemiyordu ama arkadaşı bilinci yerinde olmadığı için hiç de kendinde gibi davranmıyordu. Kurumuş mimoza çiçeği yapraklarını, diğer bitkilerle birlikte havanın içinde ezip kaynamakta olan küçük tencerenin içine attı. Odayı kaplayan koku ve kazanın içinde fokurdamaya başlayan iksirle eş zamanda çıkan ışıklar bağlı halde duran periyi ürküttü. Kulaklarını oynatıp burnunu koku almak ister gibi hareket ettirirken Felix onun bu haline karşı iç çekti.
"İyi olacaksın Jisung. Seni eski haline döndüreceğim."
Sıcak iksiri kepçeyle alıp arkadaşına doğru yürüdükten sonra iksire üfledi güneş perisi. İçinden düzelmesi için tanrıya yalvarırken hiç olmadığı kadar çaresiz hissediyordu. Üç gündür bu durum elini, kolunu bağlamış, uykularını dahi ele geçirmişti.
Kepçenin içindeki iksirden çıkan ışıklar kulakları ve kuyruğu çıktıktan sonra bir sincabı andıran perinin etrafını hortum gibi sardı. Onun bir hayvandan farksız davranıyor olması sincaba benzemesinden daha kötüydü. En azından aklı başında olsaydı bu durumun ortaya çıkması ihtimali azalır, güneş perisi de bu kadar korkmazdı. Gerçi Felix bunu tek başına düzeltmeyi beceremezse eninde sonunda bu olanlar ailesinin kulağına gidecekti ama son kez şansını denemek istemişti. Zaten bundan sonrasında çok vakti olmayacaktı.
Her geçen saniyede iyice parlamaya başlayan ışıklar, Jisung'u içine alıp onu görünmez kılarken Felix nefesini tutarak bekledi. Önce etraf şimşek çakmış gibi aydınlandı, hemen ardından da söndü.
"Jisung! Sonunda!" diye bağırdı Felix. Arkadaşını sonunda normal bir şekilde gördüğü için hissettiği mutluluğu saklayamadı. Kolları hızla ona dolanırken sevinçten neredeyse zıplamaya başlayacaktı. "Kulakların gitmiş, kuyruğun da. Konuş benimle lütfen, iyi olduğunu söyle."
"Felix-"
"Tanrım, şükürler olsun!" Rahat bir nefes aldı Felix. Geri çekilip arkadaşının yanaklarını kavradı. "Aklın başına gelmiş. Ne kadar korktum haberin var mı?"
"Sen yine bana ne içirdin?" dedi Jisung. Her ne kadar ona kızmış olsa da çatık kaşlarla suratına bakmaktan başka bir şey yapmadı. Arkadaş da olsalar Felix'in güneş perilerinin tek varisi olması onu bir hayli önemli biri haline getiriyordu. Üstelik Jisung, Felix'in kötü niyetli biri olmadığını bilirdi. O sadece fazla çılgın ve meraklıydı. Aynı sofrada yemek yemekten, aynı arabaya binip, aynı şeyleri giymekten gocunmazdı. Gerçek bir arkadaş gibilerdi. Felix için Jisung hizmetine verilmiş bir hizmetkardan çok daha fazlasıydı.
"Sen bana kanat istediğini söylemiştin ama kanat yapayım derken kuyruğun ve kulağın çıktı Jisung. Aslında bunlar sana yakışmıştı. Düşünebiliyor olsaydın o halde kalabilirdin bence."
"Ciddi misin? Minho eminim kulakları ve kuyruğu olan bir sevgili istemezdi."
Ellerini çözmesi için arkadaşına uzattı genç peri. Felix şikayet etmeden ipleri çözerken arkadaşının söylediğine güldü. Hangisi kolayına gelirse onu yapardı. Bazen direkt olarak büyüyü bazen de şimdi olduğu gibi ellerini kullanırdı.
"Kaç gündür böyleyim ben?"
"Sanırım..." Düşünceli bir şekilde yukarı doğru baktı Felix. Ne kadar olduğunu tam kestiremiyordu ancak bir tahmini vardı. "Bir hafta kadar olmuştur."
"Minho bana ne olduğunu biliyor mu?"
"Sanmıyorum."
"Hiç gelmedi mi yani?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lunalis | Changlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Ay perisi Changbin ve güneş perisi Felix çocukluklarından beri bir gün evlenecekleri gerçeğiyle büyür. Zaman hızla akıp gider ve evlenecekleri gün gelir ancak ikisi de birbirinden hiç haz etmemektedir. Aynı zamanda ay perisi Changbin'in...