7. İntikam

972 172 209
                                    

Ay perisi meydana doğru seri adımlar atarken hem sinirli hem düşünceliydi. Felix'in yaptığı şeyleri hangi akla hizmet yaptığını bilmiyordu. Haksız yere annesinden azar işittiği yetmez gibi şimdi bir de eşinin gönlünü almak ve onu şatoya götürmek için uğraşacaktı. Evlendiği perinin rol yapma konusunda yetenekli olduğunu duymuştu ama bu yeteneğini aleyhine kullanacağını düşünmemişti.

Yanındaki Jeongin, Changbin gibi sivil bir şekilde onun yanında yürürken ikisinin de yanlarından geçtikleri dükkanların önünde sergilenen eşyalara ilgisi yoktu. Lacivert saçlı adam zaten direkt olarak Felix'i düşünüyordu, Jeongin ise bir şekilde Changbin'e zarar gelebileceği düşüncesiyle etrafı gözlüyordu. Görevi buydu.

Yemyeşil çimenler bitti, kırmızı çimenlerin oluşturduğu bir yola girdiler. Yüksek sesli müzik daha eğlencenin görüntüsü olmadan duyulmaya başlamıştı. Changbin sese doğru sabırsızca ilerlemeye devam etti, içi daha o alana girmeden eve gitme isteğiyle dolmuştu.

Tam o sırada Felix az önce oyuncu eksiğini doldurmak için girdiği eğlenceli tiyatronun yorgunluğuyla kendisini üst üste dizilmiş taşların oluşturduğu zemine attı. Az önce bayılma taklidi yaptığı için üstü toz, kir içindeydi. Üzerindeki kıyafetler bir prensin giysileri kadar gösterişli değildi. Ne tacı vardı ne de gereksiz takıları. Diğer perilerin arasında dikkat çekmemek için bulduğu yöntem buydu fakat bu taraflarda yaşayan sayılı güneş perisinden olduğu için ister istemez yine ilgi odağı olmuştu. Gerçi güneş perilerinin arasındayken de güzelliği yüzünden hemen dikkat çektiği için bu ilgi çekme durumu ona hiç tuhaf gelmemişti.

Eğlenceye katılmalarının teşekkürü için oyunculara dağıtılan içecek tepsisi ona geldiğinde gülümseyerek bardağı aldı. Bu basit içecekler, yoğun uğraşlarla hazırlanan ağır içkilerden çok daha güzel gelirdi.

"Bu taraflarda seni ilk defa görüyorum. Çok iyi oynadın."

Yanına oturan bir ay perisinin sesini duyduğunda hemen ona döndü Felix. Dudaklarındaki bardağı çekip yanına oturan periye kendini beğenmiş bir bakış attı.

"Eh sanırım biraz yetenekliyim bu konuda. Teşekkür ederim."

"Öylesin. Buraya ilk defa mı geldin?"

"Evet." dedi Felix. İçkisini tek hamlede bitirip rahat bir nefes aldı. Özgürlük buydu onun için. Eğlenmekten daha güzel bir şey olamazdı.

"Evli misin?"

"Niçin?"

"Güneş perileri genelde birileriyle evlendiği zaman bu tarafa gelir de o yüzden merak ettim."

Bunun doğru olduğunun farkındaydı Felix. Diğer tarafta da aynı sebepten ötürü bulunan ay perileri vardı. Genç perinin kendisine sorduğu soru ona şu güzel ortamda evli olduğunu hatırlattığı için canını sıktı. Oysaki bir saattir eğlenceden başka hiçbir şey düşünmemişti.

"Evliyim maalesef. Evlendiğim kişi de odun gibi!" diye şikayet etti Felix. Elindeki bardağı sinirle sıkıp bardağın yumuşak yüzeyinin buruşmasına sebep oldu. Kısılan gözleri aniden öfkeli bir hal almıştı. Onun bu garip hali ay perisini biraz şaşırttı. Sarışının duygu değişimi çok ani olmuştu.

"Odun gibi mi?"

"Odun az kalır. Sembollerimiz de uyuşuyor aslında ama bilmiyorum... Biz zerre uyuşmuyoruz. Beni hiç sevmiyor, ben de ona bayılmıyorum tabii ki."

"Neden evlendiniz o zaman?"

"Ailelerimiz öyle uygun gördüler."

"Soylulardan birinin oğlu musun?" diye sordu ay perisi. Felix'in söylediği bu olay genel olarak sürekli duyduğu yaygın bir şey değildi. Eskiden kalma bir gelenekti ve uygulayan daha çok soylu kesimden olurdu.

Lunalis | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin