11. Kıskanç

1K 165 142
                                    

Canının yanmasını bahane etmesiyle birlikte yalanının ortaya çıkmaması için dün hiçbir yere gidememişti Felix. Bunun intikamı olarak da eşinin gitmesine izin vermemiş, onun kitaplarını odaya taşımasını sağlamıştı. Gerçi ay perisi, eşinin sürekli konuşuyor olması yüzünden okuduğu kitaplardan çok bir şey anlamadığı için kısa süre sonra okumaktan vazgeçmişti. Felix, onunla konuşmak istiyor, biraz ihtimal daha yakın olma arzusuyla yanıp tutuşuyordu.

Bu sabah uyandığı gibi Changbin'in beklemediği bir şeyi yaparak hangi kıyafeti giymesini istediğini eşine sormuştu. Ay perisi bu konuyu çok anlamadığını söylese de çocuksu bir inatla onu dolabın başına dikmiş ve en sonunda eşinin seçtiği lacivert elbisesini giymişti. Koyu renkler giymeyi pek tercih etmese de Changbin'in bunu seçmesine hiç şaşırmamıştı. Koluna ucunda inci sallanan takısını ve giysilerine uyumlu diğer takılarını takıp saçlarını yapmıştı. Lacivert saçlı adamın bugün biraz daha dikkatini çekebileceğini düşünüyordu ki onunla her göz göze geldiğinde eşinin önüne dönüyor olması bunu kanıtlar nitelikteydi. Lacivert saçlı, onu izliyordu.

Changbin'i elbisenin yakışıp yakışmadığı hakkında bir müddet darladıktan sonra ikili, Cindy ve Axel'a selam vermek amacıyla odadan çıktı. Her gün uzun uzun görüşüyor olmasalar da günün bazı saatlerinde hem kralı hem de kraliçeyi görüyorlardı. Yemek saatleri aynı zamanda olsa bu görüşme işi daha düzenli olabilirdi ancak enerji toplamak için birkaç meyve yemek en fazla beş dakika sürüyordu.

Changbin'in kolunda salına salına yürürken bugünün hissettirdiği garip bir mutlulukla doluydu Felix. Aslında bugün Changbin'in kölesi olması gerekiyordu ama ay perisi hâlâ bunun hakkında bir şey söylemediği için köle gibi hissetmiyordu.

Kendi odaları hariç hâlâ bir hayli soğuk olan şatonun bu serinliğini odadan çıktığında bir kez daha hatırladı. Neyse ki yine beyaz kürkü üzerindeydi. Onu giymeyi unutup odadan çıkacakken kürkünü giymesini hatırlatan Changbin'di.

"Bugün dışarı çıkacak mısın?"

Ay perisinin sorusunu duyduğu gibi ona baktı Felix. Eli kaslı kolu sıktı.

"Ben bugün senin kölen değil miyim? Sen ne dersen onu yapacağım."

"O zaman gitme." dedi Changbin kararsız bir şekilde. Bunu söylemek onun için biraz tuhaftı ama gitmesini söylerse Felix gidecekti. Bunu istemiyordu.

"Ben de düşünmüştüm ki gidip gün boyu gelmememi istersin. Doğru söyle, kesin bana aşık oldun. Aklını başından aldım değil mi?"

Ne cevap vereceğini bilemedi Changbin. Koridoru dönerken düşündü ancak cevap vermeden koridorda karşılaştığı yüzle duraksadı. Onun durması yüzünden Felix de durup ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bu adam son derece güzel yüz hatlarına sahip, siyah saçlı, geniş omuzlu bir ay perisiydi. Üzerinde simsiyah, cüssesini gerçek halinden daha büyük gösteren ihtişamlı bir yelek vardı. İstemsizce ilk defa tanıştığı bu periyi tanıma amacıyla onu incelerken ay perisi ikiliye selam vermek için gülümseyerek eğildi ve konuştu.

" 'Hoş geldin.' demeyecek misiniz prensim? Uzun zamandır ziyaretinize gelmek istiyordum. Düğün töreninize katılamadım ne yazık ki."

"Hoş geldin." dedi Changbin isteksiz bir şekilde. Karşısındaki adam kuzeniydi. Küçüklükten beri onunla arası sürtüşmeli olduğu için şimdi de bir sorun çıkaracağını düşünüyordu.

Ay perisi bakışlarını Felix'e çevirip gülümsemesini büyüttü. "Eşinizin güzel olduğunu duymuştum fakat bu kadarını hayal etmemiştim. Majeste, ben eşinizin kuzeni Chris. İsterseniz bana Chan olarak da hitap edebilirsiniz."

Lunalis | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin