15. Hamile

1K 159 149
                                    

Yorum yaparak okursanız çok sevinirim, iyi okumalar ✨🌸
______________________

Dün sabah yaşanan mide bulantısının getirdiği tatsız anlar bir kez daha tekrar ettiğinde Felix; sarılarak uyuduğu göğüsten hızlıca sıyrılıp kendini tuvalete atmış, Changbin de yine eşinin peşinden gidip bu garip duruma eşlik etmişti. Sarışının mide bulantısından başka herhangi bir hastalık belirtisinin olmaması ikili için garip olsa da Felix, eşinin şifacı periye gitme teklifini bir kez daha reddetmişti. Ne de olsa ciddi bir sorunu olsa genel itibariyle bu kadar iyi hissetmezdi değil mi?

"Hâlâ bulanıyor mu şu an?"

"Hayır, geçti." dedi Felix. Başını iki yana salladı. Eşinin endişeli bakışlarını görebiliyordu ama ona göre bu endişe anlamsızdı bu yüzden konuyu dağıtmak, farklı yöne çekmek istedi. "Bugün kraliçeyi görmeye birlikte gidelim mi?"

"Gideriz ama konu şu an bu değil. İyi olduğuna inanamıyorum nedense."

"Kötü olsam söylerim. Hadi şimdi bir an önce hazırlanalım."

Hizmetlileri içeri çağırdı Felix. Onların getirdiği özel sularla yüzünü yıkayıp üzerine en güzel giysilerini giydi. Öyle ki saçları ve makyajı yapıldıktan sonra Changbin'in karşısına çıktığında ay perisi nefes almayı bile unuttu. Sanki zaman yavaşlamıştı. Hayatının merkezinde Felix vardı ve her şey onun etrafında dönüyordu. Üzerine giydiği açık yeşil elbisenin uzun kuyruğu ve eteklerinden yukarı doğru çıkan işleme çiçeklerle büyüleyici görünüyordu. Elbisenin yaka kısmında, beyaz teninin üzerini süsleyen dal gibi detaylar vardı. Başındaki altın, yeşil taşlı tacıyla her şeyi uyumluydu. Sadece güzel boynunun -boyalar sayesinde izleri kapatılmış boynunun- boş kaldığını hissetti Changbin. Felix'e zarif bir kolye çok yakışırdı.

"Çok güzel olmuşsun yine."

"Biliyorum, benim her zamanki halim." dedi Felix. Hafifçe uzayan sarı saçlarını savurdu ve eşini süzdü.

Changbin bugün lacivert değil siyah giysiler giymişti. Ne değişiklikti ama(!). Felix'in aksine uzun etekli giysiler giymeyi pek sevmezdi Changbin. Ayak altında dolanmayan şeyler onun için en iyisiydi. En azından bileğinden beş parmak kadar yukarıda olmalıydı, bugün giydiği elbisesi de öyleydi. Sadece Felix'in aksine giydiği elbisenin altında pantolonu olduğu için yürüdüğünde bacakları görünmüyordu.

Hazır oldukları için odaya getirilen yiyeceklerle enerjilerini beş dakika içinde topladılar. Hemen kapıya ilerledi Felix ama odadan çıkacakken eşinin konuşmasıyla durdu.

"Kürkün yok. Her seferinde unutuyorsun, böyle yaparsan çok fena hasta olacaksın."

Dolaptan çıkardığı beyaz kürkü eşine getirdi Changbin. Onun giymesi için kürkü tutup Felix'in kollarını geçirmesini bekledi. O bunu yaptığında ise gülümsedi. Dünden sonra sarışına daha yakın hissettiği aşikardı.

"Hasta olmam artık, olursam sen bana bakarsın."

"Bakarım." dedi Changbin. Birkaç saniye kendi içinde verdiği savaşla sarışının eline uzanıp küçük eli kavradı ve onu kendine çekip alnına minik bir öpücük bıraktı. Daha on beş gün öncesinde gıcık olduğu periyi şimdi bu şekilde öpmek garip olsa da her gün içi Felix'e daha çok ısınıyordu. Üstelik dün gece birlikte geçirdikleri vakti ve eşinin attığı adımları düşündüğü zaman ona yardımcı olması gerektiğini fark etti. Her adımı sarışının atması haksızlıktı. Bu eşini kırabilirdi. "Artık gidebiliriz."

"Sen beni öptün mü az önce? Hem de ben söylemeden. Tut Changbin bayılacağım."

Abartılı bir edayla elini kalbine koyup bedenini Changbin'e doğru bıraktı Felix. Kendini düşecek gibi atmamıştı ama sanki ayakta zorlanıyor gibiydi.

Lunalis | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin