(F) 35. Mutlu Son

644 111 104
                                    

Yorum yaparak okursanız çok sevinirim, şimdiden iyi okumalar.🩷
_____________________

7 yıl sonra...

"Hey! Kırmızı elbisem nerede? Bunu giymek istemiyorum demiştim!"

"Prensim, o elbiseniz mahvolduğu için-"

"Size aynısından diktirin demiştim."

"Evet, biliyorum. Terzilere söyledik ama henüz hazır-"

"Üç gün oldu! Üç günde nasıl olmaz? Siz beni ciddiye almıyor musunuz?!"

Küçük prensin odasının önünden geçerken duydukları seslerle birbirine baktı ikili. Anlaşılan o ki Haniel yine kıyafet yüzünden hizmetli perileri darlıyor, onlara nutuk çekiyordu.

Changbin, onun diğer çocuklar gibi oldukça normal görünmesi için Felix'le anlaşmış, çok küçükken onun abartmadan süslenmesi hakkında eşiyle anlaşmıştı. Ancak Haniel biraz büyüyüp aklı bir şeylere iyi ki ermeye başladığında tıpkı Felix gibi süslü bir peri olmuştu. Üstelik en az Felix kadar da güzeldi. Gerçi Felix, onun tip olarak Changbin'e benzediğini dile getiriyordu ama Changbin, karakteri yüzünden olsa gerek oğluna her baktığında eşini görüyordu.

Kütüphanesine koyduğu masa, Haniel'in ders çalışması içindi ama küçük peri onun üzerine büyükçe bir ayna koymuştu. Changbin bazenleri onu zorlayıp bir şeyler öğretmeye çalışıyorken Haniel aynaya bakıp hayallere dalıyordu. İlk bulduğu fırsatta da Felix'in yaptığı gibi kaçıyordu. Changbin'in aynayı masadan alması da bir çözüm olmamıştı. Oğlu kendini görmek istediği konusunda oldukça kararlıydı.

Felix önden, Changbin arkadan Haniel'in odasına girdiğinde küçük peri kollarını göğsünde çaprazlamış, çatık kaşlarıyla hizmetli periye bakıyordu. Üç-beş parça giysi ise yere saçılmıştı. Bunun sebebinin ne olduğu gayet belliydi. Yatağın üzerinde dizili duran takı kutuları ikinci bir kararsızlık konusunu gözler önüne seriyordu.

"Haniel, neden bu kadar çok bağırıyorsun bebeğim?" dedi Felix. Her şeye rağmen sesi yumuşaktı. Haniel'i Changbin'den daha çok anlıyordu. Changbin oğluna karşı daha otoriter olan kişiydi.

"Kırmızı elbisem yok, mahvoldu. Terzilere yenilerini dikmeleri için emir verdim. Üç gün oldu! Ama hâlâ yok."

"Haniel dolabın ağzına kadar dolu oğlum." Changbin araya girdi. Gerçekten de koca bir duvarı kaplayan dolabı kıyafet doluydu. Belki de on tane kırmızı elbisesi vardı. "Başka bir kırmızı giy şimdilik. Hem bu kadarı israf değil mi-"

"Ben prensim." dedi Haniel. "Niye israf olsun? Baba... fakirmişiz gibi davranma artık."

Felix bu sözlere kıkırdadı. Haniel bunu duyar duymaz babasına bakıp göz kırptığında Changbin ikilinin arasında bunun yaşanmasına hiç şaşırmadı. Onlar hep böylelerdi.

"Çevre için kötü Haniel. Bir giysiyi yapmak için ne kadar su-"

"Çok umurumda değil."

"Haniel."

"Baba lütfen. Bana küçük geldiklerinde giyebilecek birine veririz. Hem... Niki giyiyor zaten. O benden bir yaş küçük. Ona olur." dedi Haniel. Niki, Minho ve Jisung'un oğluydu. İki çocuk oldukça yakın arkadaşlardı. Felix ve Changbin onlarla sık sık görüşüyorlardı. Üstelik Changbin'in de onlara eskisine oranla çok daha yakın olduğu söylenebilirdi.

"Bu son olsun, yedi yaşın için diktirilen son elbise. Tam yüz birinci. Hepsini yılda en fazla üç kere giyebilirsin ki giymiyorsun bile. Her neyse..."

Felix bu israf konusunun kapandığını görünce sonunda oğlunun yanına gidip saçlarını okşadı. "Bunları neden yere attın?"

"Karar veremedim."

Lunalis | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin