Sessizlik olmasın lütfen
Yetişkin içerik ⚠️⚠️
Smutun başladığı yere "~" işareti koydum. Rahatsız olanlar okumasın lütfen.
_____________________İki peri için de iki gün daha yıllardır devam ettirdikleri düzen sürerken küçük değişiklikler olmuştu. Yemek saatlerini birlikte geçirmeye karar vermişler, sürekli didişecek bir konu bulmalarına rağmen günün sonunda birbirlerine iyi geceler dileyerek uyumayı başarmışlardı. Üstelik her gece onlar için şimdiden rutin haline gelmiş küçük bir olay vardı. Felix üstünü örtmesi gerektiğini eşine söylemiyor, o söylemeden Changbin Felix'in üzerini örtüyordu. Sarışın artık üşümese bile ay perisinin kendisini düşünmesi hoşuna gittiği için bunu yapmasına engel olmuyordu.
Bu iki günlük süreçte Felix gidip Jisung'u görmüş, törende Minho'nun başka bir periyle dans etmiş olması hakkında arkadaşıyla konuşmuştu. Minho'nun Jisung'un kendisine duyduğu hislerden haberi olmadığı için böyle bir şey yapması aslında çok da anormal sayılmazdı ama haberi olsa bir şeyler değişir miydi bilmiyorlardı. Minho, Jisung'u her zaman en yakın arkadaşı olarak görüyor, bunun her zaman böyle kalacağı düşüncesi de Jisung'u kahrediyordu. Minho'nun dikkatini çekmek için yaptığı şeylerde doğru düzgün karşılık aldığı yoktu. Her geçen gün de inancı tükeniyordu.
Felix kısa süre sonra arkadaşının yanına tekrar uğrayacağı hakkında ona söz vermişken şimdi çiçeklerle dolu odasında çiçekleriyle uğraşıyordu. Elindeki küçük çapayla büyük saksının içinde toprağı karıştırıp çiçeğinin dibine su döktü. Bu işleri yapmak onun için terapi gibiydi. Üstelik kelebekleri masaya konmuş bir nevi onu selamlıyor, iki tavşanı odada uçarak sanki oyun oynuyordu. Tilkisi ise iki kuyruğunu da bacaklarına sürtme peşindeydi. İlgi istiyordu.
"Hangi çiçek daha güzel? Pembe olan mı yoksa bu kırmızı olan mı?"
Kelebeklere bakıp sorduğunda bazıları pembe olana bazıları kırmızı olana uçup kondu. Böyle nasıl karar verebilirdi ki? Başını iki yana sallayıp hiçbir şey söylemeden diğer çiçeğine geçti. Kırmızı bir güldü bu ancak sapı bir hayli dikenliydi. Gülü usulca kokladı.
Tam bu sırada odanın kapısının açılmasıyla oraya doğru dönüp kimin geldiğine baktı. Gördüğü yüz onu epey şaşırttı. Changbin şimdiye kadar hiç buraya gelmemişti.
"Hayal mi görüyorum şu an?"
"Gelebilir miyim?"
Başını salladı Felix. Lacivert saçlı adam kapıyı kapatıp içeri girerken onu izledi. Sonunda o kütüphanesinden çıkabiliyor olması garipti. Gerçi bildiği kadarıyla dün biraz çıkıp dışarıda dolaşmıştı ama bu gezisi çok uzun sürmemişti.
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır, ne yapıyorsun diye bakmak istedim."
"Beni merak ettin yani öyle mi?"
"Canım çok sıkıldı." diye itiraf etti Changbin. Aslına bakılırsa dün de Felix'in yanına gelmeye niyetlenmişti ama onun ne tepki vereceğini bilmediği için cesaret edememişti. Alay konusu olmak istemiyordu.
"Kitaplarınla ilgilenmiyor muydun? Onlarla ilgilenirken dünyayı unutuyorsundur diye düşünüyordum."
"Her zaman öyle olmuyor. Sen hiç sıkılmıyor musun?"
"Ben senin gibi odaya kapanmıyorum ki." dedi Felix. Yerdeki tilkisini hızlıca kucağına alıp onu eşine gösterdi. "Burada bile yalnız değilim. Çok güzel değil mi? Şunun kürküne bak. Sence ben mi güzelim o mu? Tilkinin suratını yanına yaklaştırıp gülümsedi sarı saçlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lunalis | Changlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Ay perisi Changbin ve güneş perisi Felix çocukluklarından beri bir gün evlenecekleri gerçeğiyle büyür. Zaman hızla akıp gider ve evlenecekleri gün gelir ancak ikisi de birbirinden hiç haz etmemektedir. Aynı zamanda ay perisi Changbin'in...