Yatak odasına girdiğinde iki kanatlı kapıyı kapatıp olduğu yerde derin bir nefes aldı Changbin. Annesi odaya girmeden önce kulağına birtakım şeyler fısıldadığı için Felix'le aynı odada olmak onu biraz geriyordu. Artık eşi olan perinin şu an ne düşündüğü hakkında bile hiçbir fikri yoktu. Üzerindeki giysinin boynunu saran yaka kısmı nefesinin kesilmesine sebep olurken hiçbir şey söylemeden yürüyüp aynanın önüne gitti. Yatağın üzerinde oturmuş, hiçbir şey söylemeden kendisini izleyen Felix beklediğinden daha sessizdi. Ay perisi de ne yapacağını en az eşi kadar bilmediği için ona bakmak dahi istemiyordu.
Başındaki tacı çıkarıp karanlık odayı aydınlatan mumun bulunduğu masaya bıraktı. Hemen ardından da kolundaki ve parmaklarındaki takıları çıkarmaya başladı. Üzerindeki gözlerin kendisini nasıl süzdüğünü hissedebiliyordu.
"Ne yapıyorsun?"
"Takılarımı çıkarıyorum."
Changbin'in verdiği cevapla hafifçe başını salladı Felix. Hayatında bundan daha fazla gerildiği bir an olduğunu hatırlamıyordu. Elleri tacını gitti ve ay perisine ayak uydurarak başındaki tacı çıkarıp yatağın yanındaki sandalyeye bıraktı. Odadaki her şey ona çok soğuk hissettiriyordu. Ne bir çiçek vardı burada ne de doğaya ait başka bir şey. Eşyalar sert, koyu renk mermerden yapılmıştı. Küpelerini sessiz bir şekilde tacının yanına bıraktı. Diğer takılarından kurtulması uzun sürmemişken zihnini meşgul eden düşünceler yüzünden saçını açmayı unuttu.
Arkasına dönüp omzunun üstünden eşine bakmak istediğinde onun tekrardan yürümesiyle nabzı hızlandı. Bugün ne olacağını merak ediyordu. Düğünde düzgün bir şekilde öpülmemek kafasındaki soru işaretlerini çoğaltmıştı.
Changbin, sessizliğini koruyarak dolabın kapaklarını açtı ve kendine uygun giysiler çıkardıktan sonra şaşkın şaşkın kendisine bakan sarışınla göz teması kurdu. Bir şeyler söylemesini beklediği çok belliydi.
"Üstünü değiştirecek misin?"
"Evet." dedi Felix. Belki de bu kadar sessiz kalmamalıydı. Böyle olması ortamı daha çok germekten başka bir işe yaramıyordu. Hem neşeliyken her şey daha güzel, daha mutluluk vericiydi. Gerçek Felix genel olarak böyle değildi.
Yerinden hızlıca fırlayıp dolaptaki kıyafetleri karıştıran eşinin yanında durdu ve değişik renklerde olan kendine ait geceliklere baktı. "Bunlar benim mi?"
"Benim olmadığına göre senin olmalı."
"Sen mi seçtin bunları?"
"Ben seçmedim." dedi Changbin ciddi bir şekilde. Felix'in eline aldığı kısacık şorta attığı bakışı komik bulsa bile mimik oynatmadı. Kendini böyle olmaya şartlamış gibi bir hali vardı. "Siz ne gönderdiyseniz onu yerleştirdiler buraya."
"Annemin çok güzel dediği şeyler bunlarmış o zaman." Kendi kendine mırıldandı Felix. Aslında tek başınayken giydiği şeyler de bundan çok farklı sayılmazdı. Yine de yanında biri varken bunu giymek garip olacaktı. "Bunu giyersem sen bana çok bakmazsın değil mi?"
"Bakmam. Sen beni ne sanıyorsun? Çok da meraklı değilim sana. Zorla evlenen tek kişi senmişsin gibi davranıyorsun."
Changbin'in bakmayacağı hakkında hemen böyle onay verip aynı zamanda sinir bozucu bir yanıt eklemesiyle ona dik dik baktı Felix. Bu adamın derdinin ne olduğunu gerçekten anlayamıyordu. Düğünde öpmemişti, şimdi de hiç umursamıyordu. Sürekli çok güzel olduğunu duymaya ve birilerinin dikkatini çekmeye alıştığı için eşinin ilgisini çekememek hoşuna gitmiyordu. Her şeye rağmen bir şey söylemedi ve elindeki geceliğin kumaşını sıkarken tekrar konuşan Changbin'i dinledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lunalis | Changlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Ay perisi Changbin ve güneş perisi Felix çocukluklarından beri bir gün evlenecekleri gerçeğiyle büyür. Zaman hızla akıp gider ve evlenecekleri gün gelir ancak ikisi de birbirinden hiç haz etmemektedir. Aynı zamanda ay perisi Changbin'in...