6. Oyun

974 153 217
                                    

O kadar deliksiz uyumuştu ki Felix sabaha kadar ne rüya görmüş ne de bir kez olsun uyanmıştı. Uyumadan önceki düşünceleri yüzünden gece boyu hiç uyuyamayacağını, bir şekilde yerini yadırgayacağını düşünmüştü fakat hiç beklediği gibi olmamıştı. Öyle ki gözünü açtığında ilk olarak nerede olduğunu bile fark etmemiş, yattığı yerde iyice gerindikten sonra gözlerini ovuşturmuştu. Bulunduğu odanın karanlığı anlık olarak onu korkutsa da dünü hatırladığı zaman korkusu uzun sürmemişti. Kendi şatosu karanlığına büründüğünü düşünmüştü, gerçekse bundan çok daha farklıydı. Hayatı artık karanlığın ta kendisiydi. Aydınlatabilir miydi, bilmiyordu.

Üzerinde omuzlarına kadar örtülü olan örtüyü çekip yerinde doğrulduğunda tenine çarpan soğuk hava onu üşüttü. Kehribar rengi gözleri yatağın yanına kaydığında gördüğü boşluk yüzünden kaşları havalandı. İlk günden terk mi edilmişti? Bakışları bir ihtimal Changbin'in banyoya girdiğini düşünerek oraya kaydığında hızlıca yerinden kalktı ve kapının önüne kadar çıplak ayaklarıyla yürüyüp kapıyı çaldı. Ses gelmediği için kapının kolunu kavrayıp kapıyı usulca açtı ama tam da beklediği gibi ay perisi burada yoktu. İçinden kırk tane küfür geçse bile hiçbirini söylemeden tuvaleti kullanıp elini yüzünü yıkadı. Normalde olsa periler ona yüzünü yıkayacağı özel bir karışım getirirlerdi ama bugün farklı bir gündü. Odaya dalan ya da onu uyandıran kimse yoktu.

"Dışarıda biri var mı?"

Kapı tıklatıldıktan sonra içeri giren ay perisine baktı Felix. Normalde üstünü tek başına giyinmek için fırsat kollardı ama şimdi bundan ziyade Changbin'in nereye gittiğini merak ettiği için birilerini çağırmak istemişti. İçeri giren ay perisi saygıyla eğilerek selamını verdi.

"Günaydın. Bir şey mi istemiştiniz?"

"Prens Changbin'in nerede olduğunu biliyor musun?"

"Sanıyorum ki kraliçenin yanındadır veya kütüphanesinde." dedi ay perisi kararsız bir şekilde. Ona bu konu hakkında bilgi verilmemişti fakat genelde prens sabahları bu iki yerden birinde olurdu.

Felix anladığını belli eden bir mırıldanma bırakıp üstünü değiştirmek için ay perisinden yardım istedi. Bu süre zarfında ay perisinin kendi hizmetine verildiğini hatta isminin de Seungmin olduğunu öğrendi. Aslında Felix, arkadaşı Jisung'un da kendisiyle birlikte burada yaşamasını isteyecekti fakat buranın bir güneş perisi için ne kadar uygun olduğundan emin olamadı. Hasta olabilirdi, üstelik Minho'ya da uzak olacaktı. Kendi mutsuz olduğu yere sırf iyi hissetmek için arkadaşını sürüklemek istemedi.

Dolabında kendisine gösterilen kıyafetlerin içinde en rahat olacağını düşündüğünü seçip ay perisinin yardımıyla giydi. Daha sonra masanın dibindeki sert sandalyeye oturdu. Seungmin onun ipeksi saçlarını özenle tarayıp takılarını ve tacını takmasına yardım etti.

Biraz durgun hissediyordu Felix. İçi diğer günlerin aksine dışarı çıkıp koşturma isteğiyle dolu değildi. Üstelik hazırlanırken giysileri hakkında en ufak bir şikayette de bulunmamıştı. Belki birazdan bir şekilde keyfi yerine gelirdi de dışarı çıkar gezerdi.

"Beni kraliçenin yanına götürür müsün?"

Hemen güneş perisini onayladı Seungmin. Felix peşine takılırken kapıyı açmaları için kapıya tıklatıp açıldığında onunla birlikte dışarı çıktı. O dışarı çıkar çıkmaz da tüm gözler anlık olarak ona döndü. Koyu koridorda sanki bir güneş gibi doğmuştu. Bütün ay perileri doğal olarak varisin eşini görmek istiyordu ama hepsi ona dikkatli bir şekilde bakmanın saygısızlık olacağının farkında olduğu için hızlıca önüne döndü. Ait olmadığı bir yerde kaybolmuş gibi etrafına bakındı Felix. Changbin yüzünden bu şatodaydı ve Changbin ortada yoktu. İçten içe herkesin bu duruma iyi bakmayacağını biliyordu. Kendisi bile bunu biliyorken Changbin'in bilmeme imkanı yoktu. Felix'in itibarını hiç mi düşünmüyordu? Ne zamandır itibarını düşündüğünü bilmiyordu sarışın ama bu çeşitli sebeplerlerde olsa eşine sinir olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Lunalis | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin