32. Kötülüğe Veda

673 124 189
                                    

İyi okumalar, satır içi yorum yaparak okursanız çok sevinirim.🩷
____________________

Gözlerini açtığında Changbin'le göz göze geldi Felix. Saçlarındaki elleri hissedebiliyordu. Eşinin hissettiği endişenin de korkunun da farkındaydı. Saçlarındaki el yanağına kaydı.

"Nasılsın bir tanem? İyi misin?"

"İyiyim." dedi Felix. Başını usulca sallayıp derin bir nefes verdi. Her şey bitmişti değil mi? Odanın yarı karanlık atmosferinden ve sıcaklığından bile kendi odasında olduğunu anlamıştı. "Chris öldü mü?"

"Soracağım ama sormaya korkuyorum." Sakin kalmaya çalıştı ay perisi. Her ne kadar bu yaşananlar kendisini korkutsa ve gerse de eşini ürkütmekten çekindi. Onun minik elini avucunun içine alıp koklayarak öptü. "Ne yaptı o pislik sana? Dokunmak mı istedi?"

"Bebeğimizi öldürmek için saldırdı." dedi Felix. Yanağını eşinin avcunun içine bastırdı. Hâlâ yorgun hissediyordu. Chris'in boğazını sıktığı yer yanıyor gibiydi. "İçmedim, zorladı işte. Kaçmaya çalışınca sinirlenip boğazımı sıktı. Ben de o ara şamdanı kafasına geçirdim. Yeterli olmayınca bir daha vurmak zorunda kaldım."

"Üstünün başının hali neydi o zaman?"

"Sarılsana bana, öleceğim sandım ben. Çok korktum. Sarılırken anlatayım."

Yatak başlığına yaslandı Changbin. Felix yerinde doğrulurken ona yardım edip eşini göğsüne çekti ve sıkıca sarıldı. Sarışın da anında sarılmasına karşılık verip konuşmaya devam etti.

"Gördüğün o tüm şeyleri ben yaptım, diğer türlü suç bana kalabilirdi. O an başka bir şey de düşünemedim açıkçası. İnandırıcı oldu mu?"

"Şu an nasıl rahatladım bilemezsin." dedi Changbin. Felix bayıldığından beri içine dert olmuştu bu. Hem eşine başkasının dokunmasını istemezdi hem de düşünmek bile istemediği şey Felix'e fiziksel ve psikolojik olarak zarar verirdi. "O kadar korktum ki. Şifacı peri gelip bebeğin iyi olduğunu söyledi ama bundan emin olmak için uyanmanı beklemem gerekiyordu."

"Üstümü sen mi değiştirdin?"

"Evet. Bu arada Belly neden seninle değildi?"

"Chris onu hissediyormuş, göndermemi istedi."

"Keşke sen de gelseydin, onunla tek kalmasaydın."

"Olan oldu artık, bitti işte. Hyunjin'i gönderdin mi sen?"

"Hücreye kapattılar onu, yarın sabah gidecek. Chris'i de tedaviye götürdüler. Ben onu öldürecektim oysa..."

"Ömür boyu yalnız kalmak ölümden daha korkunç bence." diye mırıldandı sarışın. Bacaklarını iyice kendine çekip küçüldü ve eşine biraz daha sokuldu. Yaşanan tüm kötü olaylardan sonra şimdi, sonrasını düşünmek zorunda olmamanın verdiği huzur tarifsizdi.

"Öyle mi?"

"Öyle. Hyunjin gitmeden onunla konuşmak istiyorum ben. Ne zaman konuşabilirim?"

"Ne konuşacaksın?"

"Ona kim olduğunu hatırlatacağım, bana neler söylemişti. Kanatlarındaki tüyleri tek tek koparmsk istiyorum... Bakma bana da cevap ver. Niye öyle bakıyorsun? Sinirlenmeye vakit bile bulamadım zaten. Tam bir sürtük."

Changbin'in küfür edilmesinden hoşlanmadığını bilse de çok üzerinde durmadı Felix. Zira söylediklerini kontrol edemeyecek kadar sinirli hissediyordu. Kendi çapında olanlara gözlerini devirdi ve ilgisini ay perisine verip onun yanağını okşadı. Hemen ardından da dudaklarına uzanıp çok kısa olmayan bir öpücük bıraktı. Bu yumuşaklığı ve sıcaklığı, hissettiği heyecanı, kalbinin çarpıntıya kapılışını seviyordu. Bakışları koyu gözlere kenetlendi. Changbin dudaklarına uzanırken dudaklarını onun için aralayıp kollarını boynuna sardı. Öpüşmek sanki acılarını alıyordu. Ay perisi yumuşak dudakları hem nazikçe hem de tüm arzusuyla öperken eşinin belini okşadı. Neredeyse bir dakika kadar sonra nefesleri tükendiğinde ayrıldılar. Tam o sırada da dışarıdan sesler geldi. Cindy, Felix'i görmek istiyordu. Changbin yalnız kalmak için Belly'i dahi göndermişti ancak annesini içeri almak istiyordu. Cindy, Felix için bir hayli endişelenmişti. Kendi gözleriyle onun iyi olduğunu görmek isterdi.

Lunalis | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin