Normalden biraz daha geç olsa da yine eşinden önce uyandı Changbin. Başında ve vücudunda canını yakan bir ağrı vardı. Göz kapaklarını zar zor aralayıp pencereden giren günışığına rağmen hâlâ aydınlık olmayan odanın tavanına baktı. Felix'in yerleştirdiği çiçekler oldukları yerde parlıyorlardı. Vücudu ağrıdığı için yattığı yerde hareket etmek istedi fakat üstündeki ağırlığı hissettiği an başını refleks olarak aşağı eğdi. Burnu direkt olarak sarı saçlara ulaştığında fark ettiği şey yüzünden gözlerini büyütüp kaşlarını kaldırdı. Ağzını açıp tek kelime edemeden zihnine hücum eden sahneler eliyle ağzını kapatmasına sebep oldu. Felix hiçbir şey olmamış gibi göğsünde uyuyordu ama Changbin hiçbir şey olmamış gibi duramadı.
Neler olduğunu çok iyi bir şekilde hatırlıyordu. Alt dudağını gerginlikle dişleri arasına kıstırıp içinden olanlara lanet etti. Felix uyandığında ne olacağını tahmin edemiyordu. Ona kalırsa her şeyin suçlusu Felix'ti ama buna rağmen eşinin kendisinden nefret edeceği düşüncesi onu korkuttu. Yan tarafındaki örtüyü alıp aceleyle hem kendi üstünü hem de Felix'in üstünü örttü. Bunu yaparken bilinçsizce ettiği hareket etmesi yüzünden Felix'in göğsünde kıpırdanması bedeninin kaskatı kesilmesine sebep oldu. Yüzünü göremiyordu ama hâlâ uyanmadığına emindi.
Birden kendisini öptüğü için ona kızabilirdi ama bu durumu daha berbat bir hale sokmaktan başka bir işe yaramazdı. Düzgün düşünebilmek için bir süre duraksadı. Pişman olmuş muydu? Onunla bir olmak kötü hissettirmiş miydi?
Dikkatle ona bir kez daha baktı Changbin. Göğsünün üzerinde doğru düzgün bir ağırlık varmış gibi bile hissetmiyordu. Sarışının küçük eli, elini sıkıca kavramıştı. Bu görüntü ay perisine anlık olarak sevimli geldi ama bunu reddetme ihtiyacı hissettiği için başını iki yana salladı. Felix'in güzelliğinin büyüleyici olduğu aşikardı ama bu güzelliğe kapılmaya niyeti yoktu.
"Felix." diye mırıldandı çok yüksek olmayan bir ses tonuyla. Dün gece uyumak istediğinde sarışının buna izin vermeyip üstüne çıktığını anımsadı tekrar, karşı koyamamıştı. Düşüncesi yüzünden yutkundu. Resmen Felix'i istemiş, istediğini de almıştı. Utandığını hissetse bile eşini uyandırmak için ismini bir kez daha tekrar edip saçlarına dokundu. Uykusu şimdilik ağır gibiydi. "Uyansana Felix, lütfen."
Felix kısık sesle "Ne oldu?" diye mırıldandı. Hâlâ olup bitenlerin hatta şu an nerede yattığının bile farkında olmadığı için altındaki göğse sıkı sıkıya sarıldı. Sadece bu huzurla uyumaya devam etmek istiyordu.
"Uyanman lazım, ne yaptığımıza bir bak. Üstünde kıyafet yok. Farkında değil misin Felix? Uyan yoksa çıldıracağım şimdi."
"Ne diye kulağımın dibinde bağırıyorsun?!"
Kendini geri çekip yerinde doğruldu ve iki eliyle gözlerini ovuşturdu Felix. Göz kapaklarını açmadan esneyerek gerindi. Changbin onun bu haline sabır dilenerek örtüyle açılan üstünü örterken sarışın birkaç saniye süren kendine gelme sürecinin ardından üstünde bir şey olmadığını gördü. Hemen ardından da kalçasındaki ve vücudundaki ağrıyı hissetti. Göğsünde bir sürü iz vardı.
"Yok artık!" diye bağırdı şaşkınlıkla. Bacaklarındaki örtüyü hızlıca çekip göğsüne kadar sakladı bedenini. Bu olanlara inanmak zordu. "Ne yaptın?"
"Asıl sen ne yaptın? Senin yüzünden oldu bu. Geldin üstüme çıkıp öptün beni. Ben ne güzel uyuyacaktım."
"Siktir."
"Küfür etme."
"Büyük siktir!" dedi Felix. Bunu nasıl yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Changbin'i o kadar istemiş miydi ki ilk fırsatta üstüne atlamıştı? "Beni istemişsin belli ki. İstesen beni durdurabilirdin! Benden güçlüsün!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lunalis | Changlix ✓
Fanfiction[TAMAMLANDI] Ay perisi Changbin ve güneş perisi Felix çocukluklarından beri bir gün evlenecekleri gerçeğiyle büyür. Zaman hızla akıp gider ve evlenecekleri gün gelir ancak ikisi de birbirinden hiç haz etmemektedir. Aynı zamanda ay perisi Changbin'in...