Hazar Bey

6K 366 31
                                    

Yiğit'ten

Yolcu alımı konusunda balık istifi prensibini benimsenmiş otobüste süren bol sarsılmalı yolculuğumdan sonra, sanayi bölgesi denen bir dağ başında inmiştim. Kalan 2 kilometrelik yolu ise yürümem gerekiyordu.

Çevreyi incelediğimde çobanlık için mi yoksa insan kaynakları sorumlusu ilanı için mi başvurmuştum diye şüpheye düştüm. Etraf otlamaya ve otlatmaya oldukça müsaitti çünkü.

"Sistem de bize koyun muamelesi yapmıyor mu zaten azizim" diye kendi kendime entelcilik oynadım. Entelektüelliğin uzaktan yakından uğramadığı ortalama bir özel üniversitede burslu okumuş ve geçen hafta mezun olmuştum.

Orta halli bir ailenin çocuğuydum ben. Yakın zamana kadar yazları babasının köyünde geçiren,evin babasının emekli olup köye dönme hayalleri kurduğu, ne kentli ne de tam köylü olabilen o kesimi temsil eden bir aileydik işte.

Babam yaşı sebebiyle daha emekli olmamıştı köye dönmesine çok vardı yani. Aslında burayı görse köyüne olan özlemi biraz gidebilirdi.

Bizimkiler 18 yaşında evlenmişler ve 1 sene sonra çok lazımmışçasına da ben doğmuşum. Tecrübesiz ama iyi niyetli iki insan tarafından büyütüldüğümü farkediyorum çocukluk anılarımı düşündüğümde.

14 yaşında bir kız kardeşim,4 yaşında da bir erkek kardeşim var. Evdeki huzurumun katili ufaklık. İlk olmasa da ikinci maaşımla bir ev tutmayı umuyorum ve tüm seslerden, ağlama krizlerinden, yerlerdeki oyuncaklardan kurtuluyorum.

2 km olmadığına yemin edebileceğim yolu yürüdükten sonra fabrikayı karşımda gördüm. Temmuz sıcağında ter için kalmıştım.Üstelik babamın giymediklerinden seçilip daraltılmış bir takım elbise vardı üzerimde. Spor ayakkabılarımı da çok özlemiştim şimdiden.

Güvenlik kulübesindeki bana tip tip bakan dayıya" ben iş görüşmesi için gelmiştim de " diye açıklama yaptım.

"Hoşgeldin yeğenim bugün çok gelen var bakalım inşallah en iyinizi seçecektir Hazar Bey."

Hazar Bey, yani Hazar Fatih Denizer. Sektörde onu bilmeyen yok; ama her bilinme olumlu şekillerde olmuyor işte. Eleman değişim sıklığıyla istatistikleri altüst eden iş mahkemelerinin tanınan siması ve tazminatların efendisi.

En önemlisi bulunduğum bu fabrikanın yöneticisi ve patronun da en yakın arkadaşı. İki konum arasındaki bağı hayal etmeden duramadım, keşke benim de holding sahibi bi arkadaşım olsaydı.

Güvenliğe kimliğimi teslim edip ziyaretçi kartımı aldım ve binadan içeri girdim. Yaşayıp yaşamadığımı anlamak için kendimi çimdikledim çünkü binanın girişinde dikilmiş mal mal bakan birini kimse farketmiyordu.

Etrafıma bakındım ve danışmadaki kıza yaklaştım

''Pardon''

''Şey pardon bakar mısınız?''

Kız güçlükle kafasını telefondan kaldırdı beni baştan aşağı süzdü. Görüntümden memnun kalmış olacak ki gülümsedi ve ''buyrun'' dedi ya da sadece kibarlık yaptığı için gülümsedi ve ben Mert travmam yüzünden beğenilmeye ihtiyaç duyuyorum.

Hayatım için önemli anların birinde bile Mert'i düşündüğüm için kafamı asansörün kapısına vurmak istemiyor da değilim şu an.

''Benim Hazar Beyle görüşmem vardı da acaba odası nerede?''

4. kat koridorun sonundaki oda. Personel asansörünü kullanabilirsin. Elini uzattı:

"Ben Zeynep bu arada"

''Ben de Yiğit memnun oldum Zeynep''

"Umarım iyi geçer görüşmen" Yiğit dedi ve telefonuna döndü, bu turuncu saçlı sevimli kız.

Asansöre bindim ellerim titreyerek 4. Kat düğmesine bastım muhtemelen yetersiz bulunacak cv im ve tecrübesizliğimle ilk iş görüşmemden siktiri yiyecektim; ama bu iş görüşmelerinin bile bir tecrübe olduğunu söylemişti hocalarımız. Korkmamalıydım reddedilmekten.

Hazar Bey'in kapısına geldiğimde asistanına ait olduğu belli olan masa boştu. Oturup isminin Tuğba olduğunu masada bulunan kartvizitinden okuduğum kadını beklemeye başladım.

Hazar Beyin odasından gelen seslerden ise içeride yalnız olmadığını tahmin ettim. Muhtemelen diğer adayla görüşüyordu. Görüşmesi bitince beni alırlardı herhalde. Böyle köklü bir işletme iş görüşmelerini titizlikle yapardı sonuçta.

Gün Işığım (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin