"Yiğit, odama gelir misin?"
"Tabi Hazar Bey"
Çocuk ofise girerken heyecanlıydı. Buradaki 3. günüydü ve işvereninizle yapılmayacak sohbetler top 10 sıralamasında ilk sırada yer alacak bir muhabbeti çoktan yapmışlardı;ama yine de heyecanlanmadan edemiyordu bu adamın karşısında.
İki Hazar Bey vardı; biri geceleri konuştuğu nazik ve yalnız adam,diğeri derin bakışlarıyla içinizi okuduğunu düşündüğünüz,karşısında kendinizi önemsiz hissetmeden edemediğiniz o karizmatik buzdağı.
Bu buzdağına çarpan Titaniclerin haline üzülmeden edemedi. Böyle bir adama aşık olmak, Mert'e aşık olmaktan bile zordu tahminlerine göre.
Düşüncelerinden rahatsız olarak yüzünü buruşturdu çocuk. Rahatsızlığının sebebi Mert'in aklına gelmesi mi; yoksa Hazar Bey ve aşık kelimelerinin yanyana gelişi mi bilemedi.
"Gel Yiğit" dedi adam biraz gülümsüyor bile sayılabilirdi hatta. Eliyle karşısındaki koltuğa oturmasını işaret etti.
"Müşteri şikayetlerini kategorilendirmeni başarılı buldum.Acemi birine göre oldukça iyi hatta."
"Staj yaparken öğrenmiştim" dedi çocuk
Mertlerin şirketinde staj ayarlamıştı Mert ona da.İki yakın arkadaş olarak her şeyi beraber yaparlardı bir dönem. Sadece beraber aşık olamamışlardı işte.
"Stajını CV'ne eklemeyi unuttun heralde" dedi adam, bir kaşını hafifçe kaldırarak.
"Evet gerek görmedim"diye yanıtladı sarışın çocuk.Mert'den gelen iyilikleri bile hayatında istemiyordu.
Konuyu uzatmak istemediğini anlamıştı Hazar; ancak merak da etmeden duramadı. İş ve kendisi dışında bir şeyleri merak etmeye zamanı yoktu aslında; ama Yiğit de işinin bir parçası değil miydi?
"Fabrikanın tehlikeli atıklarının alımı için firmalardan gelen teklifleri incelemeni istiyorum,Yiğit. Dikkat etmen gereken noktaları mailine atarım."
"Teşekkür ederim" adamın ona iş öğretme çabalarını anlamıştı çocuk, normalde size görev verilince yöneticinize teşekkür etmezdiniz ama bu başkaydı işte. Anlaşılan Hazar Bey de onun bir an önce buradan gitmesini istiyordu.
"Ben işe koyuluyorum o zaman,bir istediğiniz var mı?"
"Evet var. Başım çok ağırıyor.Lütfen odama kimseyi alma,gürültü yapma ve perdeleri kapat" Hazar Bey'in dediklerini yerine getirip kapıyı sessizce kapattı Yiğit.
Çalışmaya dalmıştı ki asansörden inen adamla dikkati dağıldı. Yeşil gözlü özgüvenli, iyi giyimli bu adamı daha önce toplantıda da görmüştü. Kendisine ifadesizce baktı adam ve doğrudan Hazar Beyin odasına yöneldi.
"Pardon, beyefendi. Hazar Bey içeri kimseyi almamamı söyledi"
"Bak seeen, ben kimse değilim ama" diye yürümeyi sürdürdü alaycı gülümsemesi dudaklarındayken.
"Ama öyle istedi" diye önüne geçti ve diretti oğlan.
Yeşil gözlerdeki umursamaz bakışlar tiksinmeye dönmüştü şimdi.
"Buradaki son saatlerin olmasını istemiyorsan sus ve yerine geç.
Sanırım iş başvurusu yaparken firmayı araştırmadın bile. Ah bu yeni nesil.Ben Tuna Öztaş ve kendi fabrikamdaki bir ofise girerken 2 günlük asistanlara fikrini sormayı düşünmüyorum. Anlaşıldı mı?""Evet efendim özür dilerim" utanç sinir karışımı hislerle yerine oturdu Yiğit. Sermayeyle tanışması sert olmuştu.
Uysal ve kırgın şekilde çalışmaya geri döndü. Adamın iğrenç üslubuna rağmen haklılık payı da vardı.
Nasıl olsa işe alınmayacağım diye holdingi araştırma zahmetine bile girmemişti.Sadece Hazar Bey'e odaklıydı günlerdir.
Hazar Bey büyüktü ama bu iş dünyasında o bile küçük kalabiliyordu demek ki.
Ayrı iklimsin apayrı
Sert soğuk mağrur sevdalı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Işığım (BxB)
General FictionKaprisli ve sıklıkla asistan değiştiren patronunuzun gay flört uygulaması Rainbow'daki kullanıcı adını tesadüfen öğrenirseniz ne yaparsınız? Yiğit onu daha iyi tanıyıp gözüne girebilmek için fake bir profil yaratacaktı.