Hazar'dan
Asansörden indiğimde gözüm kapımın önündeki masaya kaydı,boş olmasıyla gülümsedim. Haklı çıkmamın anlık tatminini sabahın erken saatlerinde yaşamayı beklemiyordum. Yeni asistanım çok başarılı çıkmıştı ilk günden yarım saat geç kalmıştı ya da belki mantıklı bir tercih olarak hiç gelmeyecekti.
Haftalık toplantımız her zamanki gibi 9'daydı ve sanırım asistansız bir şekilde toplantıda yer alacaktım.Artık hafızamda konuşulanların ne kadarı kalırsa Tunacım, çünkü düzgün not alacak bir asistanım yok şu an.Bu fikirle çok eğlendim ben de düşünülenin aksine eğlenceli bir adamdım aslında.
Neyse önemli olan; şirketimizin eleman değişim oranının yükseliğiyle sektörde duyulmaması,tazminat ödemememiz ve Özkan Bey'in isteklerinin yerine gelmesi değil mi zaten?
Odama girdim ve masama yerleştim. Maillerimi kontrol ederken elim alışkanlıkla soluma gitti ama kahvem hazır değildi.Yağmurun sesini dinleyerek çalışmaya devam ettim bi süre. Yaz yağmuru bana hayatta keyif veren nadir şeylerdendi.
Saat 9 a geliyorken masamdan kalktım toplantı odasına doğru ilerledim,asistanımın masasının hâlâ boş olmasına ise şaşırmadım.
Toplantı odasındaki yerime yerleştim, çeşitli departmanlardaki müdürler çoktan yerini almıştı.Geç kalınmasından nefret ettiğim herkesçe bilinirdi,Yiğit Bey hariç elbette.
Haftalık değerlendirme toplantısı benim yönetim anlayışımın bir imzası gibiydi. Cuma sabah erkenden olmasına önem verirdim; çünkü iş çıkışına yakın herkesin aklı haftasonu tatilindeyken verimli olmayacağına inanırım.
İlk olarak lojistik müdürümüz İrfan Bey'i dinledim.Tam ona aklıma takılanları sorarken Tuna içeri girdi. Toplantımı bölebilecek tek insan...
Fabrikanın sahibi olmasının, sahibi olmasa da özel ilişkimizin avantajını kullanırdı Tuna. Bana meydan okuma şekliydi bu, ona izin verirdim.İhtiyaçlarımızı karşılamak için bir aradaydık sonuçta. Onun da patronluğunu hissetmeye ihtiyacı vardı. Babasından takdir görmek için çırpınan bir çocuktu o hâlâ.
Tunayla ilişkimiz hiçbir kalıba sığmayan, hiçbir tanıma uymayan bir konuma ulaşmıştı. Onun ısrarlarıyla başlayan yatak arkadaşlığımız, eskiye dayanan dostluğumuz,bir yandan da işverenim olması... Çözümü çok uzun sürecek bir düğüm gibi ve benim çözmek için hiç zamanım yok.
"Buyrun Tuna Bey"dedim sinirlendiğimi anlarsa bu davranışa devam edeceğini bilerek,mimiklerime elimden geldiğince hakim oldum. Yaramaz bir çocuk gibi keyifle yerine oturdu.
Yanımdaki sandalyenin boş olduğunu farketti ve kendini tutamayarak bana sordu:
"İşe yeni asistan aldınız diye duymuştum Hazar Bey"
Hesap sorarcasına olan üslubunun elbette farkındaydım. Şirketin sahibinin böyle ufak bir detayla ilgilenişi odadakilerin dikkatini çekmişti, üstelik hakkımızda yıllardır yapılan imalardan herkes haberdardı.Bu kadar aptalca davranışına sinirlendim ve bunu gizlemedim.
Muhtemelen bir erkeği işe almama da takılmıştı Tuna. Sınırlarımızı defalarca hatırlatmama rağmen kıskançlığını hissettirmekten çekinmiyordu bana.
"Asistanım biraz gecikti Tuna Bey,ilk zamanların acemiliği diyelim.Üstelik ilk işi diye anlayış göstereceğim" dedim. Sesimdeki imayı anladı, beni iyi tanırdı. Beni iyi tanımak için çok zaman harcamıştı.
Şaşırdı ama bozuntuya vermedi. Bunu o istemişti sonuçta, o ve babası.
Toplantımız sürerken ıslak saçları, ıslanıp üzerine yapışmış beyaz gömleği ve çamurlu ayakkabılarıyla kapıda belirdi Yiğit, yani sevgilisi asistanım.
"Ben geciktim çok özür dilerim açıklayabilirim servis...yanlış... sazlık...taksiyle,yağmur da yağınca..."
Gülmemek için havaya bakanlar, yanak içlerini ısıranlar ve dayanamayıp gülenler oldu.
Tipi, paniği,konuşması çok sevimliydi çocuğun. İşe tam 1.5 saat geç gelmişti, toplantıyı kaçırmıştı ve sırılsıklamdı.
Bu hataları yapan birinin daha söylememe bile gerek kalmadan işten ayrılması gerekirdi; ama kimseye beklediğini ve istediğini vermeyecektim.
"Gel Yiğit ve not almaya başla"dedim.
"Neyle?" diye sordu
"Dizüstü bilgisayarın yok mu?"gözlerimi devirmeden edemedim
"Bilmem var mı? Evden getirmedim."
"Masanın gözündeydi,Neyse kağıt kalem kullan" dedim gülümseyerek. Dişlerimi sıkarak gülümser gibi durabilirdim sonuçta.
İçimden Yiğit'i çoktan kovmuştum hatta reenkarnasyona inanmaya başlayıp dünyaya tekrar gelmiş bütün Yiğitleri kovmuştum. Paralel evrenlere inanıp paralel evrenlerdeki tüm Yiğitleri de kovmuştum.
Ancak mevcut evrenimizde bir karar almıştım ve kararımdan dönmeyecektim.
Şaşkın bakışlar altında toplantımız devam etti.
Toplantıda telefonu çalan Işıl'ın,haftada iki kez geç kalan Onur'un, arkasını ısırdığı tükürüklü kalemi imza atmam için bana vermekte ısrar eden Çisem'in ve diğer asistanlarımın kovulurken ettikleri beddular bir vücut haline gelmiş ve Yiğiti oluşturmuştu resmen ve ben buna katlanmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Işığım (BxB)
General FictionKaprisli ve sıklıkla asistan değiştiren patronunuzun gay flört uygulaması Rainbow'daki kullanıcı adını tesadüfen öğrenirseniz ne yaparsınız? Yiğit onu daha iyi tanıyıp gözüne girebilmek için fake bir profil yaratacaktı.