Toz Bulutu

5.1K 344 36
                                    

"Hazar yine asistanını kovmuşsun."

"Evet Tunacım, işten ayrıldı Tuğba"

"Ne yaptı acaba çok merak ediyorum.2 ay olmuştu alışmış gibiydiniz"

"Dedikodumu yapıyordu telefonda, üstelik o kadar aptal ki orada olduğumu farketmedi bile"

"Zaten farketmediği için benim isteğimle işten ayrıldı. Aptal insana tahammül edemiyorum;yoksa dedikodumu yapmayan mı var burda? Hatta dedikodumuzu"

"Ben de babamla senin aranda kalmaktan çok yoruldum ama." Dudaklarına bir öpücük kondurdu Hazar'ın.

Öfkeli de olsa öpücüğüne karşılık vermeden duramadı adam "Of Tuna beni savunmana ihtiyacım yok. Kaç firma bana yöneticilik teklif ediyor; ama ben buradayım. Baban da bunu biliyor gayet."

"Babam bu sefer oldukça rahatsız. Sektörde adımız çıktı Hazar, buna bir çözüm bul. Davalar sürekli aleyhimize sonuçlanıyor.Artık tazminat kararlarının dava doğru dürüst görülmeden alındığını filan düşünüyorum; çünkü davalı taraf biziz ve nasıl olsa haksızız."

Sert konuştuğunu farkettiğinden yanağını okşadı sevdiği adamın, yeni tıraş olmuş pürüzsüz suratına bir öpücük kondurdu. Karşılığında ise bir tebessüm bile alamadı.

"Ben bu firma için en iyisini istiyorum Tuna. Madem baban ve sen istemiyorsunuz yapacak bir şey yok. Tamam kimse kovulmayacak. Niteliksiz ve aptal bir elemanın işleri ne duruma getireceğini yaşayarak gör"

Tam Hazar'a cevap verecekken çalan telefonunu yanıtlamak zorunda kaldı. Aldığı haberle gözleri büyüdü ve telaşla telefonu kapattı.

"Babam gelmiş Hazar, üretime inmiş oraları denetliyor. Gidip karşılayalım da tanıdığı kıdemli ustabaşılardan tüm dedikoduları toplamasın." dedi Tuna panikle.

35 yaşında bir adamın babasından bu kadar çekinmesine asla anlam veremiyordu Hazar. Sanırım mesele paraydı; sahip olduklarının hâlâ babasına ait olması, hata yaparsa elinden alıncağı korkusu yaşıyordu adam.

Kendi başarısıyla bir yere gelmiş, sermayesi ise beyni ve başarıları olan biri olarak, Tuna'yı anlaması mümkün değildi Hazar'ın.

Tuna'ya yetişmeye çalışırken hızla ofisinin kapısını çekti. Giderken kapı önünde duran çocuğu farketmeyerek sertçe çarptı ve hatalı olmasına rağmen "Dikkat et biraz" diyerek çocuğu suçladı.
Bozuntuya vermeden üzerini düzeltti ve adımlarını hızlandırarak Tuna'yı asansörün kapısında yakaladı.

Farketmediği şey ise telefonunu düşürdüğüydü. Yiğit arkasından koşsa da çoktan asansöre binmişlerdi. Şimdi elinde telefonla ofisin önünde kalakalmıştı çocuk. Hazar Bey gelene kadar bekleyecekti, iş görüşmesi için zaten erken gelmişti.

Şu Tuğba hanım kimse geldiğinde de telefonu teslim ederdi hemen.

Bildirimler,mesajlar,aramalar durmuyordu. Anlaşılan telefon sahibinin oldukça aktif bir yaşamı vardı.

Bildirimler arasında bir simge dikkatini çekti. Rainbow uygulaması.

"Ooo müdür bey de bizdenmiş " diye düşündü.

Bu eşcinseller için tasarlanmış olan flört uygulamasını iyi bilirdi. Mertle beraber olmadan önce onu kafasından atabilmek için tek gecelik ilişki denemelerini bu uygulamadan yapardı.

Mert'i unutmanın en iyi yolunun onun gizlemeyi tercih ettiği 6 aylık bir sevgililik dönemi olduğu aklına bile gelmemişti o zamanlar.

Birisinin özeline böylesine dahil olmak son derece yanlıştı biliyordu; ancak merak duygusuna engel olamadı.Üstelik adam az önce de onayladığı üzere kaba biriydi. Yiğit'in ise kaba insanlara karşı bir nezaket borcu yoktu. Hazar Bey'in kullanıcı adına baktı ve not etti cloud.of.dust. Yani toz bulutu.

"Ne kadar da pozitif bir insan, umarım yöneticim olur" diye güldü kendi kendine.

Profilini inceleme işini eve bırakmalıydı.İş görüşmesine girmeden önce o sitedeki üyeliğini aktif etmekle uğraşmak mantıklı bir karar değildi. Burda etrafına bakınarak 30 dakikaya yakın zaman geçirdi.

Hızla yürüyen birine ait olduğunu tahmin ettiği ayak seslerini duyunca başını telefonundan kaldırdı.

Gelen Hazar Bey'di. Hızlıca odasına girdi kapıyı bile kapatmadan ofisini aramaya başladı adam. Sinirli bir ıslık sesi geliyordu çocuğun kulağına. Aradığı şeyi tahmin ederek ofisin kapısına gitti kapıyı tıklattı.

"Girin"

"Şeeey" diye kekeleyen Yiğit bu karizmatik adamın koyu kahve gözleri üzerindeyken rahat konuşamıyordu.

"Sana bir tavsiye vereyim, etkileyici konuşmak istiyorsan asla söz şeeeey diyerek başlama"

"Peki"

"Evet seni dinliyorum, şu an işimden alıkoyulmama değer bir bilgi vereceğini umarak"

"Telefonunuzu buldum"






Gün Işığım (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin