İşe başladığım günün pazartesi değil cuma oluşunun anlamsızlığına çok takılmadan 6.30'da 3 adet alarm erteleyerek uyandım.
İşyerindeki beyaz yakalardan gördüğüm kadarıyla takım elbise zorunluluğu olmadığından gömlek ve kumaş pantolonla geçirecektim bugünü.
Ayna karşısına geçtiğimde de görüntümden memnun kaldım, lacivert pantolon ve beyaz bir gömlekle iyi görünüyordum.Yani umarım...Annem çoktan uyanmış yıllardır alıştığı gibi kahvaltıyı hazırlamıştı; ama ben asla bu saatlerde kahvaltı edemezdim ki.
Zar zor tostumdan bir kaç ısırık aldım. Annemin ısrarıyla yediğim bir kaç cevizin yaşatacağı zeka patlamasıyla bir sözleşmedeki büyük hatayı farkedecek ve şirketimizi kurtaracaktım muhtemelen.
"Allah kolaylık versin oğluşum, her işin yolunda gitsin inşallah" dilekleriyle uğurlandım evden.
Ne kadar oyalansam da erken çıkmıştım. İnsan kaynaklarından gelen mesajı tekrar kontrol ettim servisim 7.15'teydi. Saate baktığımda 7 olduğunu gördüm,biraz bekleyecektim anlaşılan.
Ancak hemen önümden geçen üzerinde büyük harflerle ÖZTAŞ Holding yazan servis aracının saatten haberi yoktu
sanırım. Servis 15 dakika erken gelmişti ama şanslı günümdü ki erken çıkmıştım.İlk güne özgü bir anlaşmazlık yaşanmıştı demek ki.Elimde dur işareti yaparak servisin peşinden koştum bir süre. Neyse ki beklediler ve araca bindim.
"Günaydın ben işe yeni başladım da dedim. İsmim Yiğit"
"Günaydın kardeşim, hayırlı olsun" dedi şoför.
İlk gördüğüm boş yere oturdum ve birkaç çalışanı daha alarak yolculuğumuza devam ettik. Kafamı cama dayayıp gözlerimi kapattım. Bu şekilde günün heyecanını atmaya çalışıyordum ki uykuya dalmışım. Yanımda oturan kişi tarafından nazikçe uyandırıldım.
"Gelmek üzereyiz" dedi çocuk.
"Teşekkürler, dün gece uyuyamadım da" bu bilgiyi neden verdiğimi düşündüm bir an.
"İlk gün heyecanı, olur öyle" diyerek anlayışla gülümsedi. "Burak ben."
"Ben de Yiğit.Hazar Bey'in asistanıyım"
"Hadi ya" dedi Burak "İlk günden bu fabrikaya iş yapmaya mı yolladı seni"
"Nasıl, ne hangi fabrika, nereye yolladı?" diye sorular sormaya başladım bi anda. Camdan dışarı baktığımda ise deniz görmeyi beklemiyordum.Benim bozkırıma ne olmuştu,koyun otlatacaktım ben orada.
"Hasiktiiiir" dedim yüksek sesle ve etraftan kınayan bakışları üzerime topladım.
Çocuk ise aklına gelen düşünceyle endişeli bakışlarını üzerime dikmişti
"Sen yanlış servise binmişsin burası holdingin Sazlık Organize Sanayideki fabrikası,siz Yıldız Organize Sanayidesiniz 1 saatlik yol yani"
Duyduklarımla kalbim yerinden çıkacaktı 1 saat yol demişti. İlk günden geç kaldım anasını satayım. Şansımı sikeyim abi, serviste Öztaş Holding yazıyo. Neden iki tane servis var filan denmedi bana.Ne yapıcam ben yüzerek mi gideceğim şimdi?
"Servisçi abiye sor ama tahminimce başka bir güzergaha gidecek burdan,geri bırakamaz seni" Burak bile gerginliğimden etkilenmişti
"Taksi tutmak tek çare ama 1 saatlik mesafe baya maliyetli olur. Kolay gelsin işin zor"
"Sağol Burak"
"Keşke elimden bir şey gelse Yiğit"
"İyi çalışmalar Burak, düşünmen yeter sağol"
Bize kulak misafiri olan birkaç kişiden de aldığım önerileri mantık sırasına dizdiğimde en iyi seçenek taksiydi.
Taksi durağını aradım ve beklemeye başladım.
Hazar Beyi arayıp haber vermem gerekirdi ama numarasını bile bilmiyordum. Dünyanın en saçma işe alımını yaşamış bir insanım sonuçta.
İşe başlama saatinden yaklaşık 1 saat sonra falan orada olacaktım, harika bir başlangıç, belki de bitiş olurdu bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Işığım (BxB)
Ficción GeneralKaprisli ve sıklıkla asistan değiştiren patronunuzun gay flört uygulaması Rainbow'daki kullanıcı adını tesadüfen öğrenirseniz ne yaparsınız? Yiğit onu daha iyi tanıyıp gözüne girebilmek için fake bir profil yaratacaktı.