Bazen sadece bir bakışla anlaşılır,
Dilimizin söylemeye yetmediğini kalbimizin eşi anlar...°
Bazen felaket olarak gördüğümüz ve isyan ettiğimiz olay bize güzelliği getirirdi bize. Bende şuan yaşadığım felaketlerin bana güzellikler getirmesini istiyordum, gelir miydi ki?Ağrıyan başımı ovalayarak akan burnumu sildim sinirle, iki gündür evde ağlayarak eşyalarımı toparlamaya çalışıyordum. Çalmayacağını bilmeme rağmen kapattığım telefonum ile dünyaya kapatmış gibiydim kendimi. Evden çıkmıyor yemek bile yemiyordum, ruhum yaralı iken nasıl yiyebilirim ki?
Ben daha bedenimin yaralarını saramamış iken onların açtığı veya açacağı yaraları kaldıramazdım.Elimdeki kazağı da valize ekleyerek ayağa kalktım, çoğu şeyim tamamdı ama kalacak yer henüz ayarlayamamıştım.
Bu hafta çalıştığım zamanın da parasını almamıştım, hoş onlarda kalması da önemsiz di günahımı almışlardı paramı alsalar da sorun değildi.Anahtarı da alarak evden çıktım, köşedeki bakkala adımlarken dalgındım. Olmamam normalde sayılmazdı, kapıyı açarak içeri geçmem ile Memo ayağa kalktı.
"Ömer yok mu Memo?"
Memo elindeki telefonu kapatarak masaya bıraktı.
"Yok abla, biri aradı hemen çıkması gerekti. Bir şey mi lazım, yardımcı olabilirim."
Şişen yüzüme tuhaf tuhaf bakışı ile bir şeylerin ters gittiğini anlamış gibiydi.
Başımı sallayarak saçımı diğer yana attım."Memo buralarda kiralık ev falan var mı uygun fiyatlı?"
Şaşkın gözleri bir süre bende durduktan sonra arkama bakıp daha sonra bana döndü.
"Hayırdır abla, kime lazım ki?"
Gözlerimi ovalayarak yere baktım bir süre.
"Taşınmam lazım hemen bu hafta. Bulabilir miyiz?"
Şaşkın bakışları ile bana bakarken ne diyeceğini bilmiyor gibiydi, başımı iki yana sallayarak tebessüm ettim.
"Bilgin yok sanırım, yine de teşekkür ederim."
Çıkacağım an arkamda duran bedene çarpmam ile geriledim, Alparslan bey'i görmem ile içinde anlam veremediğim bir acı oldu. İlk günden beridir hak etmediğin sözleri canını yakıyor firuze.
Haklıydı iç sesim, beni kıran şey yargısız infazdı. Acılarını benim acım ile sarmışlardı, bakışlarımı Alparslan beyden alarak hızla marketten çıktım. Onun inanmayan gözlerine ve bıçak kadar keskin olan sözlerine katılamazdım. Arkamdan gelen sesleri takmadan yürürken koluma değen iri eller ile çığlığım duyuldu mahallede.
"Dokunma bana sakın."
Alparslan bey korkuyla yüzüme bakarken sakin olmam için ellerini havaya kaldırarak etrafa göz attı. Bir çok kişinin bakışları bize dönmüşken Ömer Memo'nun yanına geçmiş şaşkın bir şekilde bize bakıyordu. Dolan gözlerim ile hızla eve koşarak kapıyı açıp içeri geçtim, sertçe örttüğüm kapının önüne çökerek derin nefesler almaya başladım.
Anlam veremediğim şeyler ile doluyordu zihnim, neler oluyor du böyle? Bu adam ilk dokunduğu zaman hassasiyetimi görmemiş miydi? Peki ya ben, sürekli insanlardan kaçacak mıydım? Bir düzenim olsun istemiştim sadece oysaki.
Hızla oturduğum yerden kalkarak kapıyı açtım, marketin önünde sigarasını içen Alparslan bey ile göz göze geldik, sigarasını kenardaki çöpe atarak yanıma geleceği an ilk adımı ben atarak karşısına geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİRUZE
General FictionNefret; gözlerinde benim için taşınan tek duygu nefret. Bu adam saçımı okşamaya kıyamayan o adam değildi artık. "Ben çabaladım Firuze, senin için çok çabaladım. Yaşa diye, gülümse diye çok çabaladım. Bu muydu karşılığı, koca bir yalan mı kızım?" Kal...