20.Bölüm

395 20 2
                                    

Bazen vazgeçmek gerekir.
Acı verse de, can yaksa da.
Hayat öyle bir hâl alır ki...
Kalbin atmayı, ciğerin nefes almayı unutur...

Sibel Bilgiç - Alışamadım

☄️

Yorgunluk ile baktığım duvar üstüme üstüme geliyor du, saat gece'nin 3'ü iken gördüğüm kabus ile yattığım yerden kalkmış bir geceyi daha uykusuz geçirecektim anlaşılan.

Gün geçtikçe kabuslarım artıyor, uykuya olan ihtiyacım artmasına rağmen uyuyamıyordum. Bedenim bunun için yalvarsa da, ruhum uykudan korkuyordu.

Yataktan yavaş bir şekilde kalkıp her gece yaptığım gibi, sokak lambalarının aydınlattığı sessiz ve ıssız sokağa baktım.
Bir kaç köpek dışında ortalıkta kedi dahil kimse yoktu, hoş olması abrüst olurdu ya neyse.

Ne kadar geçti bilmiyorum ama köpekler gitmiş, evin asıl sahibi olan kediler görünmüştü bile. Bugün 7 Ocak 2024 ve ben henüz bir yıldır süren kabuslarımı yenememiştim.

Alparslan... Canım sevgilim, her anımda, her zerremde olan adam ile 7. Günümüz olmasına rağmen beni Dünya'nın en mutlu kadını gibi hissettiriyor du. Bazen bu sevginin altında ezilip gideceğimi hatta onu kaybedeceğimi düşünerek kafayı yiyecek raddeye geliyorum. Onunla aramızda her zaman bir mesafe vardı tanıştığımız ilk an itibariyle ama şuan, şuan resmen mesafe kavramını unutmuş gibiyiz.

Titriyordum! Bu titrememin nedeni dışarıda akan kar veya üzerimde ki İnce hırka nedeni ile değil, söylediğim yalanın bir gün beni kapı dışarı edecek oluşu idi.
Söyleyemez veya açıklayamazdım.
Mutluluk bana ilk defa bu kadar yakın iken kendime bunu yapamazdım.

Canım acıyor anne!
Benim canım çok acıyor.
Senin beni istemiyor oluşun hayatıma istenmeyen kadın olarak devam ediyor.
Çok yoruldum anne, izin ver bir kere dizine uzanayım.

Akan bir damla yaş ile ayağa kalktım, kaç yaşıma gelirsem geleyim, benim ne ruhum ne de umudum vardı. Ben bir yaşayan ölüydüm...

Saat sabahın 6 sı olmuştu bile, dokuzda olan dersim vardı ve ben ikinci senemin ilk sınavına girecektim. Üniversite hayatı 4 yıl önce ki ben için bir serüven, hatta bir masal diyarı gibiydi. Ama diyorum ya ben o karanlık ve soğuk gece'nin ardından ölmüş ve umutlarımı gömmüştüm.

İntikam! Öyle bir intikam alacağım ki, beni tanıdığını söyleyen herkes, aslında tanımadığını anlayacak.

"Tam yarım saattir, bak abartısız söylüyorum tam yarım saattir o dolaba boş boş bakıyorsun abla."

Sarp'ın sesi ile bakışlarım yüzüne çıktı, gözleri gözüme değdiği an koşarak yanıma geldi. Ne görmüştü de endişe etmişti ki?

"Ablam, gözlerin şişmiş. Yine mi uyuyamadın? Ah benim salak kafam. Bu defa ki seansta yanında olacağım. İtiraz istemiyorum."

İşe yaramıyor gibiydi bu seanslar, Aslı hanım başarılı bir doktor du fakat ben umutsuz bir vakaydım. Hem Aslı hanım bu hafta İstanbul dışında olduğu için ileri bir tarihe ertelemiştik buluşmayı.

"İyiyim ben sarp, aslı hanım bu hafta yok. Üstelik çocuk değilim, kendim de gidebilirim."

Sarp göz devirerek dolabıma göz attı ve sinsi denilecek bir tebessüm ile elini içine uzattı ve bahçıvan tulumu tarzında bir kot pantolon ve üstüne giymem için de beyaz yakası hafif fırfırlı bir gömlek verdi.

Elindekileri alarak çıkması için gözüm ile kapıyı işaret ettim, bu halime tebessüm ederek saçlarıma öpücük kondurarak kapıya yürüdü.

"Kahvaltı hazırlıyorum, fazla oyalanma."

FİRUZE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin