1.Bölüm

1.4K 29 32
                                    

Şayet dünya, kendini insan sanan canavarlar ile dolu...

°
"Bana bak Firuze, beni deli etme gebertirim seni. Kaç kere dedim sana okul mokul yok diye aptal mısın sen? Okuyupta avukat mı olacaksın, otur evinde iş öğren iş. Yarın bir gün koca evine gideceksin aptal."

Akan göz yaşlarımı silerek düştüğüm yerden kalktım, bu evdeki yerim bir köleden farksız dı. 3 yıldır gizlice girmeye bakıştığım üniversite sınavına bu yıl kararla girmek istediğimi söylemenin sonucunu yaşıyordum.

" Yemin olsun ki bende Firuze isem o sınava girip kadın gibi meslek sahibi olacaktım."

Kendi kendime söylenmem ile annemin verdiği işleri yapmaya başladım, babam abimi de alıp her pazar yaptığı gibi dışarı çıkmıştı ama bir bana gözü kördü.
İki gün sonra gireceğim sınav için yatırdığım paradan haberi yoktu ve öğrenirse ölümüm kesinleşirdi.

" Ne gerizekalı gibi duruyorsun orda? Git balkonu süpür de az işe yara."

Sabır dileyerek köşedeki süpürgeyi alarak balkonu süpürmeye başladım, kalkan toza lânet ederek işime devam ettim. Hâlbuki her gün iki kere süpürüyordum burayı. Karşı dairede oturan gül abla'nın bana baktığını görmem ile tebessüm edip başımı salladım elini sallaması ile gülerek işime döndüm. 40'larının sonunda olmasına rağmen sevecen bir kadındı, tabi kuyruğuna basılmadığı sürece.

Balkonun işinin bitmesi ile köşedeki sandalyelerden birine oturarak çalan şarkıyı durdurdum. Gün yavaş yavaş biterken duş almak için ayağa kalktım, babamlar gelmeden kısa bir duş alarak sofrayı kuracaktım.

Ayarladığım kıyafetlerimi yatağımın üzerine bırakarak banyoya ilerlemeye başladım, kısa saçlarıma hüzünle bakarak başımı köpürterek temizlemeye başladım. Geçen yaz gür ve uzun olan saçlarımı bir gece sinirden kesip atmıştım çöpe, annemin sürekli çekerek elinde biriken saçım bir gecede çöp olmuştu. Her uzadığı an keserek atıyordum.

" Kız acele et, baban aradı birazdan evde olurlar. Canına okur senin hızlı ol da sofrayı kur." 

Hiç birşey söylemeden bedenime sardığım havlu ile çıktım banyodan, bana iğrenerek bakmasına düz bakışlar atarak odama geçtim. Yıllardır bir çöpmüşüm gibi davranıyor du bana.
Üzerimi giyinerek ıslak saçlarım ile mutfağa geçip sofrayı kurumaya başladım, çalan kapı ile birlikte hızla koşan anneme göz devirerek işime devam ettim. Başıma aldığım darbe ile gözlerimi sıkıca yumdum.

" Ne yapıyorsun lan?"

Abime yan gözle bakarak susmak için dilimi ısırmaya başladım.

" Sofrayı kuruyorum."

Bir kez daha vurup gitmesi ile sessiz bir küfür ederek arkasından tepsiyi alarak içeri geçtim. Babam sabırsız bir şekilde yemeği beklerken öküz abim ise yayılarak oturuyordu.

" Sofra hazır baba, soğumasın yemeğin."

Bana kısa bir göz atarak ayağa kalkıp yemeğin başına oturdu, abime "Gelsene aslanım, acıkmadın mı?" Diyerek babalık yaparken benim varlığım önemsizdi onlar için.

Buruk bir şekilde tebessüm edip izin istedim odama geçmek için, uzun bir sorgudan sonra ikna etmiş yatağıma uzanmıştım. Bazen birinin gelip de bebeklerin karıştığını söylemesini istiyordum ama bu imkansızdı.

Elimdeki giriş belgesini ve kimliğimi sıkıca tutup tulumun iç kısmına sakladım, babam ve abim işe gitmişti çoktan ve annem yüzüne sıktığım uyku spreyi yüzünden derin bir uykudaydı. Bu yaptığım benim için zor olsa da eğitimim için şarttı, kapıyı kapatmam ile hızla koşmaya başladım. Durağa gelmem ile bir çok genç ile karşılaştım, sınavına yetişmek için bekleyenlere bende eklenmiştim bu defa. Gelen otobüse hızla binerek köşede ki koltuğa oturarak harekete geçmesini bekledim, kısa sürede haraket etmesi ile bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Dün tyt'ye girmiş ve kurtulmuştum ama ayt beni geriyor du. Bilmeme rağmen ilk defa girecek olmak içimdeki Firuze'yi coşturuyor du.

FİRUZE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin