8.Bölüm

587 22 0
                                    

Hayat yolunu kaybetmiş ve kendi yolunu
Çizmeye başlayan iki insanın bir araya gelmesi ile başlar. Biri yenilgiyle çıktığı yolda huzuru, bir diğeri heyecanla başladığı işte mutluluğu...

Bazen kötü gördüğümüz, bizim için
en iyimizdir.

☄️☄️

Yorgunluk bedenimi esir almış iken gözüme vuran ışık ile biraz daha yumdum gözlerimi. Son dersten çıkmış biraz dinlenmek için bahçede bir ağacın altına oturmuştum, grup halinde gezen arkadaşlar, köşede çift takılan insanlar... Mutlular sanırım? Ya da öyle görünmeye çalışıyorlardı.

"Pşşt Adana'lı böcek."

Bakışlarım karşımda dikilmiş uzun boylu çocuğa kaydı, bir eli serseri bir şekilde cebinde iken dağınık saçları ile yüzüme bakıyordu.

"Ne istiyorsun?"

Omzunu silkerek bana baktı bir süre, bakışları üzerimde gezindikten sonra dün gece yağan yağmurun ıslaklığını taşıyan toprağa baktı.

"Çocuğun olmaz öyle."

Kalkan kaşlarıma gülerek başını iki yana sallayarak elinde duran deri ceketi yere serip üzerine oturdu.

"Hakkında çıkan habe-"

Elimi hırsla kaldırmam ile susmuştu.

"Bilip bilmeden hakkımda konuşmak istiyor isen git ve arkadaş grubunun yanında yap, ben sizi ve yargılamanızı çekemem. Hayatım zaten zor bir de sizi çekemem lütfen."

Şaşkınlık ile bakan yüzü ile yavaşça başını sallayarak önüne döndü.

"Niyetim o değildi aslında, yalan olduğu açık. Yani beynini kullanabilen bir insan anlayabilir, hakkında çıkan haberlere inanan olduğu kadar inanmayıp senin için şans dileyen insanlar da var bu okulda. Pes etme, bir şeye ihtiyaç duyarsan beni baktığın her yerde bulabilirsin."

Şaşkın bakışlarım kalkıp giden bedene kaydı, adını bile bilmediğim bu adamın söyledikleri kısmen mutlu etmişti beni.
Başımı iki yana sallayarak ıslanan pantalonum ile ayağa kalkıp arkamı silkeleyerek çantamı aldım. Çıkışa doğru yürümeye başlamam ile çantamda ki kulaklığımı çıkartarak Bluetooth'a bağlayarak bir şarkı açtım.

💤

Önünde durduğum restoranta girerek soyunma odasına yürüdüm hızla, iş kıyafetlerini giyerek hızla mutfağa yürümeye başladım. Uzamaya başlayan saçlarımı bileğimdeki toka ile toparlamaya başladım. Çarptığım beden ile geriye sendelendim, bana üstten bakan Alparslan Bey'le göz göze gelmem ile boğazımda ki kuruluğu gidermek için yutkundum.

"Odama gel firuze."

Çekip giden adamın arkasından baktım bir süre, bu öküz adam benim patronum olduğu için görgü kuralları diye bir şey yoktu. Olsa bile bende yoktu, başımı iki yana sallayarak Alparslan Bey'in odasına yol aldım. Kısa bir nefes egzersizi ardından kapıyı tıklatıp onaylayan ses ile içeri adımladım. Koltuğa oturmuş elindeki bir kaç evrağa bakan adamın gözleri bana döndü.

"Oyalamak istemiyorum seni, bugün işin çoğu sende. Mutfak şefi gelemedi bugün ve biz bugün yoğunuz, Her zaman ki gibi. O yüzden listeye uygun hızlı hareket etmen gerek. Kısacası yönetim sende, hadi kolay gelsin."

Kendini anlatıp son cümlesi ile de kovmuştu iki lafı arasında, gözlerimi sinirle yumup başımı salladım. Açtığım gözlerim ile bana baktığını gördüm.

FİRUZE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin