13.Bölüm

474 26 7
                                    

Savaşa karşı sessiz kalmak, acıya gülmek,
Mazlumun acısına göz yummak ne müslümanlığa ne de insanlığa sığmaz.
İnancınız her ne olursa olsun hepimizin tek bir ortak noktası merhamet ve insanlıktır. Böylesi kötü bir Dünya'da en masum ve temiz olmanız dileğiyle, bütün savaşların son bulması, çocukların sadece sevinçten çığlık attığı, geceleri masallar ve ninniler ile uyutulduğu bir dünya diliyorum.

#Dünya'mızdaSavaşSonBulsun

☄️☄️

Sonunda işimin bitmesi ile derin bir nefes alıp belimi esnettim, yorulmuştum.
Başımda ki boneyi saçımdan çekip çıkartırken herkes çoktan çıkmıştı bile, önlüğü de üzerimden çıkartarak yerine asmam ile çıkmak için bende kapıya yürümeye başladım. Mutfaktan çıkarak soyunma odasına yürümeye başladım, önüme geçen beden ile korksam da hızla kendime geldim. Alparslan bey yorgun gözleri ile bana bakarken ben bir şey demesi için bekliyordum ama konuşmaya niyeti yok gibiydi.

"Bir sorun mu var Alparslan bey?"

Omzunu duvara yaslayarak kaşlarını kaldırdı hayır anlamında.

"Olması mı gerekiyor?"

Başımı şaşkınlık ile iki yana sallarken tebessüm edip daha fazla şaşırmama neden oldu.

"Dedem evinin adresini sordu ama sana sormadan söylemek istemedim."

Varlığını yeni hatırladığım adam ile yüzüm utançla buruştu.

"Ben tamamen unuttum Alptekin dedeyi. Tabi ki de verin lütfen, kendisini evimde görmek çok isterim. Onu aksattığım için özür dilediğimi söyleyin lütfen."

Alparslan bey yerinde dikleşerek bir adım daha yaklaştı üzerime.

"Dedemi nereden tanıyorsun Firuze? Bu basit bir karşılaşma olamaz, dedem otobüse binmeyi seven bir adam değil ama siz otogarda karşılaştık dediniz, buna inanmamı bekleme."

Bu konuda haklı olması karşı gelmemi engellemiş sessiz bir şekilde yüzüne bakmamı sağlamıştı. Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde yüzüne bakarken Ayçin şefin sesi ile derin bir nefes aldım.

"Alparslan, Hüseyin bey geldi, seni bekliyor."

Alparslan bey üzerimdeki bakışlarını yavaş bir şekilde Ayçin şefe çevirirken onaylayarak yanımdan ayrıldı. Bana bir şey söylemek ister gibi bakan Ayçin'e iç çekerek baktım. Ona kırgındım, kırgınlığım kızgınlığımın da önüne geçiyor du. Ama onun yaşadıkları basit şeyler değildi, ona da kızamıyordum.

"Nasılsın Firuze?"

Herkese ateş saçan kadın bana çekingen bir şekilde hatrımı sormuştu.

"İyiyim Ayçin şef, siz nasılsınız?"

Karşılık vermeme şaşırmış bir şekilde bakarken başını salladı.

"İyiyim, en azından çabalıyorum. Benim seninle konuşmak istediğim bir konu var Firuze. Biliyorum bana hâlâ kızgınsın ama ben kendimi açıklamak istiyorum sana."

Benim buraya geldiğimde ki ilk hali ile şimdiki hali ile aralarında uçurumlar vardı, eski çalışanlar bile Ayçin için tekrar eski haline döndüğünü söylüyorlardı. Onun bu hali beni üzüyor du, bu acımak değildi ama onu böyle yalnız bırakmak istemiyordum.

"Olur, bu hafta sonu bana gel istersen. Bahçeye çardak yaptım orada oturur konuşuruz."

Parlayan gözleriyle başını sallaması ile tebessüm edip veda ederek yanımdan ayrıldı. Bende onun gitmesi ile soyunma odasına girerek yeni aldığım takımı giyerek uzamış olan saçımı toplayarak montumu giydim. Kapıyı açtım, kolidorda kimse yoktu, kapanma saati olduğu için çoğu kişi gitmişti bile.

FİRUZE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin