17.Bölüm

424 23 4
                                    

Hiç yıldız gök yüzüne küser miydi?
Veya yağmur buluta?
Öyleyse ben neden hayata küsmüş, umudumu kapatmıştım Dünya'ya?

Nazlıcan Kübra - YAKAMOZ
☄️☄️

Benliğime küsmüş, kaderime boyun eğmiş yanıma rağmen savaşan ve bana kader diye yutturulan her bir olayın intikamını alacaktım. Ya öyle, ya da böyle...

Elindeki son karton ile salona giriş yapan sarp ile yerimde dikleştim.

"O sondu öyle değil mi?"

Başını sallayarak masum gibi görünüyor olsa da getirdiği sekiz valiz 4 koli ile şoka giren ben kendime yeni geliyordum.

" Bunlar sadece bir kısmı, diğerleri de annemlerde kaldı. Arada orada kalırım falan diye."

Ben şaşkın bir şekilde ona bakarken yaşadığım küçük evime baktım. Şaka değil ama bu ev bu kadar dolu değildi, sarp ise benim mimiklerime gülerek onun için hazırladığım odaya geçirdi elindeki eşyaları.

"Sarp siz nasıl batmadınız?"

Ne demek istediğimi ilk anlamasa da ardından kahkahalar atarak yanıma gelip yanaklarıma sulu öpücükler kondurdu.

"Ablacım şöyle ki, benim babam acun ılıca'lıdan bile daha zengin. Hem anne hemde baba tarafı zengin olunca küçük bir kraliyet kurulmuş oluyor."

Göz devirip mutfağa yürüdüm, bugün izin almış olmam ile rahattım ve bize yemek yapacaktım. Sarp eşyaları yerleştirmek için odaya girmiş iken ben dolaptan malzemeleri çıkartıp ilk olarak çorbayı yapmaya başladım.

"Abla telefonunu Alparslan bey arıyor."

Sarp'ın dediği şey ile hızla elimdeki tabakları masaya bırakıp içeri adımladım. Sarp elindeki telefonumu bana vererek mutfağa geçerken hızla telefonu açarak kulağıma yerleştirdim.

"Alparslan bey?"

Sorgular şeklinde çıkan sesim ile Alparslan Bey'in güldüğünü duydum.

"Bana iş dışında bey dememen gerektiğini söylediğimi hatırlıyorum Firuze. Üstelik bir kez daha bey demen karşılığında ne yapacağımı da ama dua et ki şuan telefon ile konuşuyoruz."

Aklıma gelen değişik düşünceleri hızla bir kenara atıp başımı iki yana salladım.

"Ağız alışkanlığı."

Bir şeyler mırıldandığını duysam da anlamamıştım.

"Sil şu alışkanlığı Firuze."

Kaşlarım havada bir şekilde koltuğun kenarına oturdum.

"Her çalışanınıza karşı aynı şeyleri mi söylüyorsunuz, yoksa bana mı özel?"

Burnunu çektiğine dair bir ses duyarken bir şeyler ile uğraştığını anladım arkadan gelen sesler ile.

"Bunu yüz yüze öğrenmek ister misin Firuze?"

Hızlanan kalbim ile fesat düşünen yanıma küfür edip ne dediğini anlamaya çalışan zihnim ile dudaklarım arasından bir "hı?" Çıkmıştı. Bana karşı gülmesi ile avucumu anlıma geçirdim.

Salak!

"Bir saate sendeyim Firuze, ne bir dakika eksik ne Bir dakika fazla."

Kuralcı tavrı ile itiraz edemeyerek telefonu kapattım ve hızla üzerimi değiştirmek için odama koştum.
Dar kesim bir pantalon üzerine siyah kolsuz bluz giyerek deri ceket giydim hızla, renksiz yüzüm canlansın diye maskara ruj ikilisi ile saçımı salık bırakıp mutfağa geçtim. Sarp yemekleri masaya dizmiş bir şekilde telefonu ile oynarken mutfağa süslenmiş bir şekilde giren bana uzunca baktı.

FİRUZE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin