50: BUL VE BIRAKMA

42 5 69
                                    

***

****

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



****

ÖZGÜR'DEN...

"Çağrı, Çağatay'ı ara. Haberi var mı sor. Eda telefonları açmıyor." dedim

"Zuhal teyzeyi aradım, evi birbirine katıp çıkıp gitmiş. Deniz ağabey peşinden gitmiş ama laf dinlememiş." dedi Esin odada dolaşırken.

"Dün geceden beri yok! Çıldıracağım! Telefonda sesi gitti bir daha da ulaşamadım! Ne oldu, ne geldi başına?" diye söylendim odanın içinde dört dönerken.

"Sakin ol Özgür. Aradım bizimkileri, her yere bakacaklar. Bulacağız Eda'yı." diye konuştu Berkan sırtımı sıvazlarken.

"Çıldıracağım ya! Aklıma binbir türlü şey geliyor! Kafayı yiyeceğim artık!" diye söylendim ve ardından sinirle masaya bir yumruk geçirdim. Berkan hemen beni tutup balkona çıkardı, ardından ise koltuğa oturttu.

"Kardeşim sakin olur musun? Belki şarjı bitmiştir. Evden de apar topar çıkmış zaten, bulacağız sakin ol."

"Olamıyorum! Allah kahretsin olamıyorum! Onu yeni buldum, böyle kaybedemem. Onu yeni yeni hatırlıyorum, tekrar unutamamam." dediğimde başıma aniden saplanan bir sızıyla gözlerimi kapadım ve şakaklarımı ovuşturdum.

Gözümün önünde, Eda duruyor öylece bana bakıyordu. Bir davette ya da bir partideyiz sanırım. Yanımızda Esin ve Berkan var. Yavaş bir parça çalıyor, herkes pistte, çiftler dans ediyor. Eda dans eden çiftlere mutlulukla bakıyor. Birden nasıl oluyor bilmiyorum ama cesaretleniyorum. "Bu dansı bana lütfeder misiniz? " diye soruyorum. Kabul ediyor, dansa kaldırıyorum onu. Birden bir şeylerden saklanır gibi göğsüme yaslıyor başını. O an şaşkınlıkla bakıyorum ona. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum. Ne oldu diye soruyorum ona doğru eğilerek. Yüzünü net göremediğim bir adamı işaret ediyor bakışlarıyla. O adamdan rahatsız. O adamın yüzü bana bir türlü net gözükmüyor nedense. Dans etmek istemiyor, o adama karşı güçsüz hissediyor, oturalım artık diyor. Kızıyorum bu haline, içinde bitmek tükenmek bilmeyen bir güç olduğunu hissettiğim bir insanın kendini böyle güçsüz görmesine. Parmaklarımın ucuyla çenesinden hafifçe yukarı kaldırıyorum başını. Gözleri dolu dolu, az daha ağlayacak. O adam kim ve Eda'yı ağlatacak kadar ne yapmıştı? O kısım yok işte.

Sonrasında "Ona inat güçlü kalacaksın." diyorum.
"Ona istediğini vermeyeceksin" diye ekliyorum.
İlk başta tereddüt ediyor, bakışlarındaki o kaygıyı ve üzüntüyü iliklerime kadar hissediyorum. Bu his bir yerden tanıdık ama bir türlü çözemiyorum.

Korkak bakışlarını o adamdan çekip gözlerimde kilitleniyor, o sırada o korkan, kaygılı insan birden kayboluyor. Bal rengi gözlerinden sonsuzluğa doğru gidiyorum ve kayboluyorum. O ürkek bakışlarında bir kıvılcım tutuşturuyor beni o anda. İçten içe hayret ediyorum, hem o içimdeki kıvılcıma hem de bir anda korkularından sıyrılan, gözleri bal rengi, dudakları gül rengi olan kıza. Bir şarkı çalıyor arka fonda, hem gözleri hem de bedeni sanki fizikötesi bir etkiyle beni kendine çekiyor. Bir kez daha hayret ediyorum bu çekime, gözlerinden bir anda silinip giden o ürkek bakışlara, gözlerinde kaybolup gittiğim sırada etrafa ışık saçan gülümsemesine ve onunla ilgili daha birçok şeye hayret ediyorum. Bu hayret ile birlikte bu hali hoşuma da gidiyor. Gülüşü, bakışı, kendini birden toparlayışı.

BAŞKA BİR ŞEHİRDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin