24.Bölüm

322 29 2
                                    

Adam sırtı kapıya dönük durduğu için Yuria'nın yüzünü hemen göremedi, ancak kapıya dönük olan Fren onu görebildi. Adam yavaş yavaş bilincini kaybettiği için Yuria'nın görüntüsü bulanıklaşmıştı ama Fren hâlâ Yuria'nın varlığından emindi. Adam ve Yuria'nın karşılaşmasına izin veremezdi. Artık adamı durduracak gücü yoktu. Eğer adam Yuria'yı bulur ve onu götürmeye çalışırsa, hiçbir şey yapamayacaktı. Fren tüm gücünü topladı ve ağzını açmak için çabaladı.

"Kaç... uzaklaş Yu-"

Yuri.

Fren çaresizce Yuria'nın adını söyleyemedi. Ancak ayakta durmakta bile zorlandığı için Fren'in sesi o kadar küçük ve kırılgandı ki karşısındaki kişi bile duyamadı.

"Bu-" Yuria, önünde duran adam aracılığıyla Fren'in durumunu kontrol ederken yüzü endişeyle buruştu. Fren'in sesi o kadar kısıktı ki ne dediğini duyamıyordu ama ağzının hareketinden kabaca anlayabiliyordu. Ancak Fren'in umutsuzca dilediği gibi Yuria ondan kaçamadı. Gözlerine yansıyan çocuk o kadar tehlikeli ve yaralıydı ki her an ölecekmiş gibi görünüyordu.

'Neden, neden... Nasıl...' Mevcut durumu kavrayamıyordu. Bir süre öylece dalgın dalgın baktı.

Geçimini sağlamak için paraya ihtiyacı vardı ve bu parayı kazanmak için şifalı otlar toplamak üzere uzaklara gitmesi gerekiyordu. Hatta Fren'i bekletmek istemediği için her zamankinden daha erken dönmüştü...

Döndüğünde onu karşılayan Fren'in ışıldayan gözleri değil, solan gözleriydi.

"Fren!"

Yuria bu inanılmaz durum karşısında bir süre şaşkınlık yaşadıktan sonra hızla Fren'e doğru koştu. Ama ona ulaşamadı. Çünkü adam onu daha önce yakalamıştı.

"Bırak!"

Yuria rakibinin kim olduğunu bile anlayamadı ve içgüdüsel olarak bağırdı. Fren'de bir sorun vardı. Hemen oraya gitmeli ve durumunu kontrol etmeliydi. Onun iyi olduğunu teyit ederek rahatlayacağını düşünüyordu. Yuria'nın tüm sinirleri sadece Fren'e tepki veriyordu.

"Yaralanacaksın." Adam Yuria'nın güçlü isyanını kolayca engelledi ve dostça bir tonda konuştu. Onunla böyle bir durumda karşılaşmaktan memnun değildi ama en önemli şey onun güvenliğiydi.

Şu anda Fren çok tehlikeli bir durumdaydı. Yuria, Fren'in yanında kalırsa onun asi enerjisi yüzünden yaralanabilirdi. Sadece yaralanması bile bir mucize olurdu. Kırılgan insan bedeniyle Fren'in çılgınca akan enerjisiyle başa çıkamazdı ve gücünü bile kaybedebilirdi.

"...Fren benden daha önemli."

Kendisinin zarar görüp görmeyeceği önemli değildi. Aksine, Fren'in güvenliği en önemlisiydi.

"O küçük çocuk senin için değerli mi?"

Adam böyle bir durumda bile rahat bir bakışla sordu.

"Evet- Evet... Fren benim her şeyim." Her an yıkılacakmış gibi ince bir sesle cevap veren Yuria'nın zihni, donmuştu, düşünemiyordu.

[Ö.İ: Bildiğiniz gibi resmi ve gayri resmi konuşmaları tercüme etmek oldukça zordur, adam saygı ifadesi ile konuşmuyor, ve beni delirtiyor.]

Adam kaşlarını çattı.

"Her şey. Ne kadar tatlı ve dostça bir ifadeydi. Kendisine yönelik olmadığı için kendini kötü hissetti ama eğer o küçük çocuk onun her şeyiyse, ona yardım etmeye hazırdı.

Bu sırada Fren kan kusmuş ve bayılmıştı. Yere yığılmadan hemen önce Fren'in kederli eli Yuria'ya doğru uzandı. Fren bilincini kaybettiği ana kadar gözlerini ondan ayırmadı. Onu bir şekilde korumaya çalışıyordu. Bu şekilde bayılırsa onu bir daha göremeyebilirdi, bu yüzden bir şekilde ona tutunmaya çalıştı. Ancak, vücudu uzun zaman önce sınırına ulaşmıştı ve daha fazla dayanamadı. Ve Fren bu gerçek karşısında büyük bir yıkıma uğradı.

En Kötü Adamın Annesi Oldum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin