Zafer'in ağzından
🍂
Onu araba ile kendim aramda sıkıştırdım. Buraya neden geldiğimi ve neden aklıma her geldiğinde kendimi burada, onun balkonuna bakarken buluyordum, inanın hiçbir fikrim yoktu. Bildiğim tek bir şey vardı. O da onu her gördüğümde kendimi iyi hissettiğimdi
Amcasından dolayı bana olan nefretini hep yüzüme vurmasına rağmen yine de yanımda olsun, benimle saatlerce sohbet etsin istiyordum.
Normalde duygusal anlamda erkeklerden hoşlanmıyordum ama hapishane de bir iki kişiyle cinsel anlamda münasebetim olmuştu elbette fakat bu tamamen ihtiyaçtan fazlası değildi. Peki mideni bulandırmadı mı? diye soracak olursanız cevap vereyim. Hayır! bulandırtmıyordu. Aksine daha fazlasını istiyordum o aralar.
Birde hapishaneye girmeden önce Zeynep diye bir sevdiğim vardı. Nişanlanacaktık ama benim hapishaneye girmem ve onun karşısına bir kısmetin çıkmasıyla ailesi onu evlendirmek zorunda bıraktırmıştı. Ona da kızmıyordum elbette. Kim bir mahkum ile evlenmek isterdi ki!!
Şimdi ise karşımda duran bu çocuğu her gördüğümde neden benim nefesimi düzensizleştiriyordu? Neden kalbimi sıkıştırıyordu? Neden var olduğum kişiliğimden sıyırıyordu beni?
Sol elimle boğazını sıkıyor, sağ elimle de yakasını parmaklarım arasında sıkıyordum. Giydiği kazak elimde buruş buruş olmuştu. Sinirle yüzüne tekrardan baktım. Çünkü artık cidden beni sinirlendirmeye başlamıştı.
Hapishane öyle bir yerdi ki babam milletvekili olmasa yada Alparslan Türkeş ile dostluğu olmasa belki çoktan şişlenip cesedim eve gönderilmişti. Lakin aklımı kullanmıştım. Hapishaneye gelen sağcıları yanımda toplatıyordum Ama yine de sabretme ve tahammül seviyesini benden alıp götürmüştü.
"Bana cevap ver. Beni de daha fazla sinirlendirme" dedim.
Öfke basmış bedenimle boğazını öyle bir sıkıyordum ki az daha boğulacaktı. Yüzü mora çalınca, ellerini elime koyup can çekişir gibi beni itmeye çalışıyordu. Bunun fayda etmeyeceğini anlayıp, bacak arama sertçe tekmeyi geçirdi. Karnıma bir anda giren sancı ile olduğum yerde iki büklüm oldum.
Hızla arabadan kendini kaldırıp yere çökerek ciğerleri çıkana kadar öksürmeye başladı. Müthiş derecede buruşan yüzümle yerimde kıpırdamadım.
Eliyle yerden destek alıp, biraz olsun kendine gelmiş haliyle elleriyle saçlarımdan kavradığı gibi geriye aldı başımı.
Beklemediğim bir anda yumruğu yüzüme geçirdi bana lakin başımı milim kenara kaldırdığımda yumruğu yanağıma geldi.
Bir tekme daha vurdu karnıma. Onu durdurmaya yeltenmedim. Hak etmiştim. Geçen günkü hali henüz gözümün önünden gitmemişti çünkü.
Ardından yakamdan tuttuğu gibi arabaya koyarak üstüme kapıyı kapatıverdi. Elini boğazına götürüp birkaç öksürükten sonra konuştu
"Elimden" deyip derin bir nefes aldı "Elimden bir kaza çıkmadan, siktir ol git bu sokaktan" dedi.
Kendime olan sinirime afallayarak güzel yeşil gözlerine bakmaya devam ettim. Sonra kendime binlerce lanetler ederek parmaklarımı sinirden saçlarıma daldırıp çekmeye başladım. Mavilerimi milim kaydırmıyordum ondan. Eli hala boğazında birkaç kez daha öksürdü. Son kez derin bir nefes aldı ve tek kelime dahi etmede evine doğru sarsak adımlarla yürüdü
Kendime olan öfkemden dudaklarım titredi ve ellerimi kaldırıp art arda yüzüme tokatlar atmaya başladım. Dışardan gören biri delirmiş derdi. Ulan nasıl kıymıştım ben ona. Onu bir kere görebilmek, yeşillerine değebilmek için kırk takla atan ben, onunla karşılaştığı ilk an öldürecektim neredeyse
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARÇALI HAYATLAR SAĞ-SOL.
Ficção GeralTürkiye'de olduğu gibi, Avrupa'da da başkaldırı yılı olan 1968 yılının gençlik eylemleri, Üniversitedeki boykotlar gibi bir sürü olayın olduğu kara yıl... Ülkü ocakları Reis'i Zafer ve Sosyalist düşünce derneğine amcası sayesinde üye olan Gazetecili...