Bışar'ın ağzından
🍂
Dudaklarıma öyle bir yapışmış, öyle sert öpüyordu ki şok olup bir tepki bile veremiyordum. Engellemeye çalışamıyordum. Çünkü yine hayvan gibi çenemi sıkıyordu. Boğazımdaki eli gevşeyince duvardaki sırtımı biraz kaydırıp öksürmeye başladım.Bir dakika sonra kafamı kaldırıp nefes nefese yüzüne baktığım gibi yumruğu yüzüne geçirdim. Başı diğer tarafa savrulduğunda hemen toparlanıp, kocaman açılan gözleriyle dönüp bana baktı tekrardan.
"Özür dilerim, gerçekten çok özür dilerim Bışar" dedi
Oda kendinde değildi. Hızla alıp verdiği nefeslerden anlıyordum. Ulan, Allah'tan Memo Ramo'lara gitmişti de bu görüntüye şahit olmadı. Görseydi hiç iyi olmazdı benim için. Ailede ki itibarım, yerle bir olurdu. Sinirle kaldırdığım işaret parmağımla, açık olan kapıyı göstererek "Siktir git lan buradan!!" diye gürledim. Müthiş bir öfke sarmıştı her yanımı. Ben eşcinsel değildim. Tamam belki saygı duyuyordum ama benim öyle bir yönelimim olmadı, hem olsaydı da bu bildiğin tacizdi.
O yerinde kıpırdamayınca, gömleğinin yakasına elimi atıp sertçe buruşturduğum gibi, kapıya doğru götürüp dışarı çıkardım. Üzerine de kapıyı kapattım. Sinirden ellerim titriyordu adeta. titreyen ellerimi, saçlarıma götürüp parmaklarımı sertçe daldırdım. Sakinleştirmeye çalışıyordum kendimi. Yok böyle olmayacaktı. Sakinleşemiyordum.
Gözlerim yere kaldığında, kıyafetleri burada kalmıştı. Sırtımı büküp poşeti parmaklarım arasına kısaltarak doğruldum ve arkamdaki kapıya elimi attım lakin beni durduran birşey var gibiydi. Kapıyı açmadan öylece kapıyla bakıştık.
Saniyeler sonra elimi, dudaklarıma götürüp attığımda, alev almış gibi yanıyorlardı. Ulan, öpecek başka kimsemi yoktu. Sinirden yüzüm buruş buruştu. Yahu bir kız dururken beni neden öpersin ki. Hayır bir kız da böyle aniden öpülmezdi ki. Nevrim döndü sandım dudakları dudaklarımdayken.
Derin bir off çekip gözlerimi kapatıverdim. Kaşlarımı havalanarak üst dudağımı ağzıma aldım öfkeden. Hadi herşeyi geçtim, kafasını kanlar içinde bırakıp, kaçtığın adamın yeğenini neden öpüyorsun ki.
Amcam aklıma gelince, salise beklemeden sinirle kapıyı açtığımda, milim kıpırdamadan, onu kapı dışarı çıkardığım gibi üzgün bir halde yerinde bekliyordu. Üstüne üstlük yağmur daha da çok şiddetli yağıyordu.
Göğsüm, derin nefesler almaktan, inip kalkarken, poşetteki kıyafetlerini ona uzattım. Yok eğer almazsa sokağa fırlayacaktım en son.Üzüntüden kapanıp açılan gözlerine beş saniye kadar bakıp sinirden seğiren dudaklarımı oynattım. "Al lan kıyafetlerini. Sonra da defol git bu evden. Gözüm görmesin bur daha seni"
Beni duymuyor, öylece bana bakıyordu hareketsiz bir şekilde. Bir adım ona yaklaştım ve yakasına tekrar tutunarak "Bana bak. Beni öptüğünü hiç kimseye anlatmayacaksın. Duydun mu beni!!"
Her kelimede, mavilerinin en derinlerine bakarak tek tek söyledim. Anlasın ki bir daha cüret edemesindi. Terk bir mimik kıpırdatmayınca, yakasından ittiğim gibi, hızla içeri girdim ve kapıyı kilitledim. Salona geçerek bir sağıma, bir soluma gidip geliyor, volta atıyordum resmen.
Sabahtandır evde yalnız başınaydım. Memo, Ramazan'lara gitmişti. Ben de üniversitede sınava girdikten sonra, Mesut ile biraz oturup sonra da direk eve atmıştım kendimi. Sınavımı elimden geldiğince hepsini yapmaya çalıştım elbette. Kaşımdaki bandaj ise olduğu gibi yerinde duruyordu. Dernekteki arkadaşlara, düştüğümü zor ikna etmiştim. Devrim başkana ise amcama söylememesi için yalvarır tonda konuştum. En son ikna olmuş olacak ki, kaşımdaki bandajı çıkarıp, enfeksiyon kapmaması için yenisiyle değiştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARÇALI HAYATLAR SAĞ-SOL.
Ficção GeralTürkiye'de olduğu gibi, Avrupa'da da başkaldırı yılı olan 1968 yılının gençlik eylemleri, Üniversitedeki boykotlar gibi bir sürü olayın olduğu kara yıl... Ülkü ocakları Reis'i Zafer ve Sosyalist düşünce derneğine amcası sayesinde üye olan Gazetecili...