Lütfen oy ve yorum birakmayı unutmayalım
🍂
Sigarasını içtikten sonra izmariti kültablasına bastırarak söndürdü ve gözlerini gözlerimde kenetlendirerek "Sen amcan gibi değilsin" dedi. Amcamın adını ağzına alması, beni sinirlendirmekle kalmayıp öfke kusmama neden olacaktı az daha. Tekrar söze atıldı "Onun varlığı beni sinirlendirse de, sen bana keyif veriyorsun" dedi ardından
Dalga geçer gibi şekilli eliyle önümdeki bardağı göstererek "Haydi iç. Çayın soğuyor. Bak başka çay vermem ona göre" söyledikten sonra keyifle kıkırdadı.
Ağzım hafiften açık, adamın neye güldüğüne hala anlam verememiştim. Ben sinirlendikçe adamın bundan keyif aldığını farkettim.
Bu yüzden, dudaklarıma sahte minik bir gülücük kondurduğumda tekrar konuştu.
"Dişlerin çok güzel. Çok temiz duruyor" dedi.
Böyle söyleyince anın verdiği gerginlikle utanıp sürat ifademi bozdum. Tekrar eski halime geri döndüm. Bu durumum Zafer'in kahkaha atmasına neden oldu.
Hayır sinirlenmeyecektim. Eğer sinirlenirsem kulaklarım tekrardan horon teperdi. Ortamın verdiği müthiş stresle sıcak çay bardağını kaldırdığım gibi bir dikişte içtiğimde yarısını püskürtmek zorunda kaldım. Çayın diger yarısı boğazımın anasını sikti.
Zafer ise telaşla "LAN dur manyak" diye ayağa kalktı. Ama maalesef çok geç kalmıştı.
Bardağıma koydukları çay, sanki cehennem ateşinin suyundan kaynatmış gibilerdi. Zafer hızlıca yan tarafındaki sürahi de olan suyu, bardağa koyup bana uzattı
"Al iç" dedi.
Bardağı aldığım gibi kana kana içtim. Boğazım biraz rahatlayınca öfkeyle elimdeki bardağı karşı duvara fırlatarak tuzla buz edip bağırdım "ORUSPU ÇOCUĞU, HANİ ÇAY SOĞUKTU"
Gözlerini yummuş, dilini dişlerinin üzerinden gezdiren Zafer ise, kafasını hafif eğip gözlerini araladı. Mavilerini önce üzerinde ülkü ocağını temsil eden yerde dağılan bardağa baktı. Sonra da başını bana dönderdi.
Kelimelerin üzerine basa basa "Senin gelmişini...geçmişini...sikmeden kalk ve siktir olup gi.." cümlesini tamamlamasına izin verden ona parmağımı uzatarak susturdum.
"Bana bak. Tekin hoca ile konuşuyorsun. Burada takıldığını biliyorum" dediğimde şaşırdı.
Arkasında ki tekerlekli koltuğa geriye doğru fırlatarak duvara çarpmasına neden odu. Sesten dolayı oturduğum yerimde irkildim. Kare ahşap masanın arkasında çıkıp bir nefeste yanıma geldiği gibi saçlarımdan tutup kafamı arkaya doğru eğdikçe eğdi.
Hırıltılı bir sesle "Sakın bana bir daha sesini yükseltme. Anlıyor musun? SAKIN!!" diye bağırdı son kelimede. Korkuyla sadece başımı sallamakla yetindim
Fısıldayarak "Aferin, aferin" deyip yüzüme hafif tokatlar atmaya başladı "Böyle uslu ol. Ben Devrim başkanına benzemem" diye devam etti.
Saçlarımın acısında dolayı hafif aralık ağzımdan sessiz bir inilti koptu. Parmaklarıyla eline aldığı saçlarım daha da eğincelince sesli bir "Aaah" diye bir ses çıktı.
Bakışlarını gözlerimden yavaşça alarak dudaklarıma kaydırdı. Yutkundu. Ardından buruşmuş yüzümü es geçip saçlarımı biraz daha çekti bıraktı. Boğazını temizleyip, yerine geçti.
"Adam gibi anlat şunu" deyip, bir sigara daha yaktı.
Koltukta doğrulup, kökleri sızlanan saçlarımı düzelttim. Küfürde edemiyordum artık. Adamın mekanında ve tek başınaydım. Ağzımın kenarıyla bir küfür savurup, konuşmaya devam ettim
"Senin yüzünden dersten kaldım. Tekin hoca ile konuş, dersten kalamam ben"
Oruspu çocuğu saçlarımı öyle bir çekmişti ki saçlarımı kaybettim sandım.
"En başarılı olduğum dersten senin gibi bir şerefsiz yüzünden kalıp, Amcam'dan fırça yiyemem"
İstemeden küfür çıkmıştı ağzımdan. Küfür etmemle yumruğunu önündeki masaya sertçe vurdu. Ayağa kalktı. Elindeki çok da sıcak olmayan çayı üstüme doğru fırlattı. Öfkeyle yanıma yetiştiği gibi yakamdan çekiştirip duvar ile kendi arasında sıkıştırdı bedenimi.
İşte şimdi gercekden boku yemiştim. Gözlerimi sıkıca kapatıp içimden dualar etmeye başladım. Sol elinin parmaklarını tekrardan saçlarıma daldırdığında ister istemez yüzümü buruşturdum. Yumruk yiyeceğimi zannederken beni şaşırtan birşey yaptı.
Yavaşça saçlarımı hafif çekiştiriyordu. Bir gözümü kısık halde açtığımda hafifçe sırıttığını gördüm. Dudaklarını birbirine değdirip sessizce "Ben ne alaka. Neden benim yüzümden dersten kalıyorsun?" diye sordu
"Çünkü. Iıı çünkü"
Ben herkesin içinde sana seslice küfür ettim diyemezdim bu sefer. O kadarda yürek yememiştim. Ama korkumu belli etmemeye çalışıyordum.
"Ayrımcılık yapıyor. Kendisi sağ görüşten olduğu için, solcu bellediği öğrencilere farklı muameleler yaparak derste rezil etmeye çalışıyor kendince"
Yalan değildi bunun da hesabını sormaya gelmiştim. İfadesiz bir çehresiyle ağzını araladı tekrardan "Solcu olanlarda sağcı kesime aynı muameleyi yapıyor!!"
"Peki bu hep böyle mi devam edecek. Hani bana eğitimin olduğu yerde hır gür istemiyorum demiştin! Sizinkileri haklı çıkartarak olayı yumuşatma çaban takdire şayan resmen!" sona doğru vay be dercesine dudak büktüm.
Bunu söylememle, gülümseyip kafasını sağa sola salladı. Yakama attığı ellerini gevşetti.
"Aferin. Sana ne dersem böyle unutmamaya çalış. Neyse tamam ben konuşurum Tekin hocayla" dedi
İçimden sabır çektim. Aslında içimden kendime küfürler ediyordum. Ben buraya niye geldim? Bu pezeveng gidip bizimkilere duyurursa. Hadi bu anlatmadı. Bu dışardaki puşt Ömer, şimdiden kafasında ne senaryolar kuruyordur şimdi...
"Birşey daha var. Buraya geldiğimi kimse bilmesin. Özellikle bu dışardaki köpeğin kimseye birşey anlatmasın"
Köpek demem zoruna gitmiş olacak ki elleriyle boğaz ve çenemden tutup sertçe sıktı. Öyle bir sıkıyordu ki dişlerim kırılacak sandım. Ellerimle ne kadar koluna güç uygulasam da nafileydi.
Mavileri bir ara dudaklarıma kaydı. Baktı yutkundu sonra kolumdan tuttuğu gibi kapıya fırlattı.
Göğsü ise sinirden inip kalkıyordu. Sanırım onunda Ömer'e ilgisi vardı. Yoksa ona bile küfür ettiğimde bu kadar vahşileşmemişti
Ellerimle boğazımı tutup öksürerek kapıyı açtım ve direkt odadan çıktım. Dışarda Ömer olacak o piç ile göz göze geldiğimde yüzünde bariz bir mutluluk belirmişti.
"Hayırdır nakavt olmuşsun!" diye sırıtmaya devam etti. Ben ise öksürükten konuşamıyordum.
Öksürükler arasında dış kapıya doğru ilerlerken, Zafer'in kapısı açıldı. Arkama baktığımda onun da bana baktığını gördüm.Gözlerini benden ayırmadan "Ömer'im, sürahiye su doldur aslanım" dedi. Hala sinirli duruyordu.
Ömer heyecanla konuşup "Tamam Reis, emrin olur"
Arkama bir daha bakmadım. Bu ülkü ocaklarına gelerek rezil etmiştim kendimi...
🍂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARÇALI HAYATLAR SAĞ-SOL.
Fiksi UmumTürkiye'de olduğu gibi, Avrupa'da da başkaldırı yılı olan 1968 yılının gençlik eylemleri, Üniversitedeki boykotlar gibi bir sürü olayın olduğu kara yıl... Ülkü ocakları Reis'i Zafer ve Sosyalist düşünce derneğine amcası sayesinde üye olan Gazetecili...