Korkuyorum

656 77 40
                                    

Baran'ı defin ettiğimiz günün üzerinden dört gün geçmişti. Normalde sınavım bitmiş olacaktı. Baran'ın ölümünden sonra Şakir hoca, bizim için diğer hocalarla konuşup sınavımızı birkaç gün ertelemişti. Tabi bu durum sadece ben ve Ramo için geçerliydi. Mesut'un sınavları bitmişti. Memo'da mecbur sınavına girdi. Dediklerine göre sınavları güzel geçmişti.

Bugün de kampüse doğru yürüyor Ramazan ile iki tane sınava üst üste girecektim. Ama ne sınavlar ne de başka birşey umrumdaydı. Gerekirse bu dersi seneye alırdım. Hatta Memo olmasaydı bu şehirden bile giderdim.

Kimseye güvenim kalmamıştı artık. Dernekle ilişkimi tamamen kesmiştim. Ne solcularla ne sağcılarla uğraşmacaktım. Saçma sapan bir düşmanlığın arkasından yürüyorduk. Peki kim için? Birileri daha çok zengin olsun diye mi? Hangisinin ülkeye tek bir faydası vardı? Hiç kimse. Öyleyse gençliğimi neden heba edeyim ki. Bu dava uğruna kaç gencin eğitim hayatı bitti. Kaç genç dar ağacından asıldı. Kaç genç mapushanenin dört duvarı arasında çürüdü...

Devrim başkana defalarca kez Baran'a zorbalık yapıyorlar. Baran'da tehdit edildi diye söylememe rağmen diğer çocukları uyarmak gibi bir girişimde bulunmamıştı. Aksine o diğerlerini kışkırtıyordu.

Belki onlar da haklıydı ama hiçbiri genç birinin ölümünden daha haklı olamazdı. Hele ki maddi sıkıntılardan dolayı babası için kendini feda eden biri ise...

Dün son kez cenazesine gittik. Babası perişan haldeydi. Baran, Babasına ne kadar düşkünse babası da bir o kadar Baran'ına düşkündü. Sonunu düşünmeden bir hırs uğruna bir aileyi felakete sürüklemiştim. Baran beni affetti ama ben kendimi affeder miydim bilmiyorum!

Tamda Baran'ın dediği gibi herşeyi babası için yapmıştı. Aslında yapmamıştı. Tehdit edilmişti. Babasının durumu da fenalaşınca mecbur kabul etmek zorunda kalmıştı. Aklıma Baran'ın üniversitedeki ilk günkü cıvıl cıvıl hali geldiğinde, Turan'a da babasına da lanetler ettim. Zafer her ne kadar suçum yok dese de onu da uyarmıştım. Baban Baran'ı babasının hastalığıyla tehdit etti dedim. Verdiği karşılık Baran yalan söylüyor olmuştu. Hiçbir şey yapmamıştı. Hem çocuğu zorla kullanıp hemde yalancılıkla suçlamışlardı.

İçimden onu da görmek gelmiyordu. Zaten sınavlara girdiğim gibi Memo ile otogara gidecek bilet alacaktım. Bir an önce bu şehirden gitmek istiyordum.

Ben düşünceli bir şekilde kampüse doğru  ilerlerken yavaş yavaş karın yağdığını gördüm. Beremi takmadığım için kulaklarım da buz gibi olmuştu. Kampüse giriş yaptığımda gözüme çeşme takıldı. Çeşmeye gidip elimi yüzümü buz gibi suyla yıkadım.

Aklıma Baran'ın, çeşmenin yanında bana sarılırken ki hali gelince üzüntüden yüzümü buruşturmuş gözümden yaş gelmesine müsade etmiştim. Bu sefer silme gereği dahi duymadım.
Orada biraz daha bekediğimde, arkamdan omzuna dokunan bir el hissettim. Başımı çevirmedim çünkü tanıdık koku burnuma gelmişti bile..

Burnum sızlayınca gözümü ağır ağır kapatıverdim. Zafer'e haksızlık ettiğimi biliyordum. İlk gün üzüntüden olacak ki Zafer'e fazla haksızlık etmiş, suçlamış, bağırmıştım. Ama haklı sebeplerim de vardı.

Beni kendine çekip kolları arasına aldığında ses çıkarmadan ona yaslandım. Çok yorulmuştum artık. Hâlbuki İstanbul'a gelirken bunları hayal etmemiştim. Cebinden çıkardığı yeşil bereyi başıma taktı. Kollarından ayrılıp, yüzüne baktığımda onu yine suçlarım diye bakışlarını benden çekti.

Tek kelime dahi etmeden elimi cebime iliştirip yürümeye kaldığı yerden devam ettim. İki adım geride o da beni takip ediyordu. Fakülteye yetişmeye yakın Ramo'yu gördüm ama o beni farketmemişti. Arkadaşlarla sohbet ediyordu.

PARÇALI HAYATLAR     SAĞ-SOL.  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin