Rezan
-Kutalmış, al Ceyhun'un elindeki paketi git dışarıda zıkkımlan, yemeğini ayırdık ve yarın için güç toplaman gerekiyor.
Tamamen yalandı, ona kendi yemeğimi veriyordum ama bu küçük beyin biti bunu bilse bile minnet etmezdi.
Yine de ben kendi vicdanıma uyarak iyiliğimi yapmıştım.
Kutalmış, çekinerek Ceyhun'un uzattığı paketi aldığında birkaç kişi mırıldanarak 'yağcı' diye fısıldaşmıştı.
Kutalmış'ın anında yüzü düşerken yaslandığım yerden doğrulup öne doğru gelmiştim.
Bütün gün onunda kulağına bu tarz şeyler gelmişti ve en ufak da olsa benim ne hissettiğimi anlamasını umuyordum...
"Kim dedi o kelimeyi? Öne çıksın yoksa ben hepinize yapacağımı iyi bilirim, bu yağmurlu havada don atlet tam tur aralıksız bir saat boyunca koşarsanız ve ateşten ölseniz bile hiçbir sağlık hizmetinizden yararlanmanıza asla izin vermem." Sinirle bağırdığım zaman boynumdan damarların çıktığını biliyordum çünkü birkaç kişi korkuyla beni izlemeye başlamıştı.
-Zamanımız bol, siz itiraf edene kadar sabaha kadar böyle dikiliriz.
İki kişi titreterek öne çıktığında ikisine de yanıma gelmesi için işaret vermiştim.
"Siz de çok kolay yağcı olabilirsiniz ve utanmıyor musunuz canınızı emanet ettiğiniz devrenize böyle itham da bulunmaya? Siz ikiniz yarın arkadaşınıza molozlarda yardım edeceksiniz ve gece üç de arkadaşınızla kalkıp bahçede herkes uyanana kadar koşacaksınız. Bunu tam bir ay yapacaksınız ve siz ikinize bir ay boyunca sabah kahvaltısı yasak. Şimdi siktirin gidin zıbarın, Kutalmış sen de git dışarıda zıkkımlan milleti yemek sesiyle rahatsız etme." Sinirlerim yavaş yavaş yatışırken derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışmıştım.
Bu koğuştan nefret ettiğimi daha önce söylemiş miydim?
" Koskoca eşek kadar adamların düşündüklerine bakın hele, bir daha bu birlikten en ufak bir şikayet duyarsam ve rencide edici zorbalayıcı bir kelime kulağıma gelirse hepinizi mahvederim duydunuz mu beni eşek herifler?!" Bunların yüzünden şu an bütün uykum kaçmıştı ve sabaha kadar uyuyamazdım anasını satayım...
" Anlaşıldı Komutanım." Herkes avazı çıktığı kadar bağırırken hepsine rahat olmalarını söylemiştim.
En azından şimdilik bu onlara yeterdi.
*****
Kutalmış
Rezan komutan ve diğerleri ile yatakhaneden dışarıya çıktığım zaman elimdeki yemek paketine aşkla bakmayı kesip gülen komutanlara odaklanmıştım.
Anında odağımı başka bir şeye yönlendirip Dünya ile bağlantımı kolaylıkla kesebiliyordum.
Rezan komutanın insafa nasıl geldiğini merak ediyordum ama soramazdım ya da ona benzer bir davranışta asla bulunamazdım feriştahımı sikerdi.
"Sana papatya tarlası öneriyoruz komutanım." Ceyhun denen adam kedi gibi Rezan Komutan'a sırnaştığı sırada Rezan Komutan gülümseyerek onun saçlarını karıştırmıştı.
Az önce millete kök söktüren adamdan eser yoktu...
"Kes lan tereyağı, gidin ikiniz arkadaşınızı odama götürün, telefonları da dolabıma koyup kilitleyin yarın bu meseleyi detaylıca düşünürüz, arkadaşınız yemeğini yediği zaman odamı kilitlersiniz." Rezan Komutan, cebindeki anahtarı Mehmet denen çocuğa verdiği zaman omuzlarımı dikleştirmiştim.
" Teşekkür ederim Komutanım. " Zar zor konuşup yüzüne umutla baktığım zaman o beni duymazlıktan gelmiş ve yanımızdan hızlı bir şekilde çekip gitmişti.
Bu adamı anlamıyordum ve bu durum beni zorlamaya başlamıştı...
İyi biri miydi yoksa kötü müydü?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyade /bxb ✅✔️
General FictionKardeşime atacağım, - Komutanımın hakkındaki nefret dolu- mesajları bizzat komutanıma atsaydım ne olurdu?..