Rezan
Şu koskoca evrende, insan kalabalıklar içinde yaşasa da içinde bir yerlerde hep yalnız olduğunu hisseder. Çünkü evren ve zaman sonsuzdur ama insan küçük ve ölümlüdür. Bu gerçekle yüzleşiyor olmak insanların hiçbir zaman hoşuna gitmemiştir. Bu gerçeği görmezden gelmek adına tarih boyunca birçok şey denemiştir insanlık. Kalabalık şehirler halinde yaşamanın, her yerin ışıl ışıl aydınlıklar içinde olmasının bir sebebi de bu evrendeki yalnızlığımızı bir nebze unutturabilmesidir.
Koca evrenin hissettirdiği değersizlik hissi, neredeyse her insanın içinde standart olarak var olan bir histir. Kimi bunun farkındadır, kimisi de bunu fark etmese de dolaylı yoldan başka konularda bu değersizliği hisseder.
Bir de içine doğduğumuz küçük evrenimiz vardır. Bu küçük evreni modern dünyada çekirdek ailemiz ya da bize bakım veren, büyüten insanlar oluşturur. Bir çocuk içinde bulunduğu evrenin, sadece bu küçük evrenden ibaret olduğunu zanneder. Onun için sadece ebeveynleri vardır. Bu o kadar önemli bir şeydir ki her şeyinin, ebeveynleri olduğunu zanneden küçük bebeğin zihninde kendi varlığının kanıtı, anne babasının kendisine bakışları, sözleri ve yaklaşımlarıdır.
Bir insanın kendine ilişkin ilk değerlerinin oluşması ailesinin ona yaklaşım şekli ile şekillenir. İçine doğduğumuz aileyi biz seçmiyoruz, onların bize yaklaşımları aslında kendi kişilikleri ve deneyimleri ile ilgilidir ancak çocuk aklı bunun kendisiyle ilgili olduğunu zanneder.
Yetersiz sevgi alan, evde değer görmeyen bir çocuk, anne babasının sevgi kapasitesinin olmadığını fark etmez, kendisinin sevilmeye layık olmadığını düşünür.
Anne babasının mükemmeliyetçi yaklaşımından dolayı belki sevilmesi için her zaman mükemmel olması gerektiğini düşünür, bunun için hiç hata yapmaması gerektiğine şartlanır. Anne ya da babanın uzak kalması ya da evi terk etmesi ile içinde bir yerlerde gerçek anlamda hiç sevilmeyeceği ve her an terk edilebileceği korkusu yerleşir.
Benim hayatım tam da böyleydi işte, babam daha küçük yaşlarda bizi terk edip başka bir kadın ile ilişki yaşamaya başlamıştı ve ben annem ile birlikte yaşama tutunmak zorunda kalmıştım. Annem, beni rahat ettirebilmek için çok çalışsa da bana sevgisini vermiyordu.
Evet Süleyman konusunda ya da başka ilişkilerimde şu anlar çok güzel destek verse de çocukken yanımda hiç olmamıştı...
Ben sevgiyi Süleyman denen şerefsizden öğrenmiştim ve belki de bu yüzden onun bana kazık atmış olması hâlâ canımı acıtıyordu.
İşte bu yüzden Kutalmış'a bir şans daha vermiştim çünkü enayinin önde gideniydim ve ona bir tık haksızlık ettiğimi düşünmüştüm sonuçta o bu tür bir ilişki ile ilk defa karşılaşıyordu ve korkup eski sevgilisine yönelmesi doğal bir şeydi.
Evet yaptığı iğrenç bir şey olsa da onun tarafından baktığımız zaman bir tık mantık çerçevesine oturuyordu.
Diğer bir yandan da o benliğini tam anlamı ile keşfetmediği sürece birlikte olmazdık çünkü ikimiz de fazlasıyla yıpranırdık...
******
Bu kitaba da bakar mısınız lütfennnn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyade /bxb ✅✔️
General FictionKardeşime atacağım, - Komutanımın hakkındaki nefret dolu- mesajları bizzat komutanıma atsaydım ne olurdu?..