Kutalmış
Çadırların oraya vardığımda herkes geri dönmüştü. Çok mu geç kalmıştım?
Bakışlarımı üstün körü çevrede dolandırsam bile Rezan ile Süleyman Komutanı bir köşede beraber oturup gülüşürken yakalamıştım.
Rezan Komutan, büyük bir ciddiyetle Süleymanı dinlerken diğeri ise hiç de öyle değildi.
Süleyman Komutan, gülerek civcivime bir şeyler anlatıyordu ve arada sırada el kol işareti kullanarak civcivime dokunması beni iki dakikada bildiğiniz çok güzel germişti.
Ortalıktan yarım saat bile kaybolmaya gelmiyordu. Adam anında fırsat buldukça yapışıyordu.
Ah bir de Nihat itinin söyledikleri vardı.
Çadırda civcivim ile hoş dakikalar geçirirken bir zamanlar sevgili olup gayet düzgün bir şekilde ayrıldığım eski sevgilim aramıştı ve nedense onunla Rezan'ın yanında konuşmak istememiştim.
Sanırım beni yanlış anlamasını istememiştim...
Çadırların biraz uzağına giderek onu geri aramıştım ve ben daha ne olduğunu anlamadan kızla konuşa konuşa yarım saat ya da bir saat geçmişti.
Ona karşı bir şey hissetmesem de onunla sohbet etmek bana çok iyi gelmişti, sanırım o da bunu beğenmişti.
Diğer bir taraftan da bu olayı Rezan'ı açıklamam pek hoş olmazdı sonuçta bana güvenme aşamasındaydı ve bundan dolayı da Rezan'a, bir seferlik yalan söylesem bir şey olmazdı...
Ateşin başına, çadır arkadaşımın yanına ilerleyip tam olarak Rezan ile Süleyman Komutanın karşısına oturduğumda ikisi de beni fark etmemişti.
İkisi de bu kadar gülerek ne konuşuyorlardı?
"Al senin hakkın." Çadır arkadaşım Metin yanındaki konserve yemeğini alıp bana uzattığında, iştahımın anında kapandığını fark etmiştim.
Oysaki az önceye kadar ne kadar da mutluydum anasını satayım.
*****
Rezan
"Nereye kayboldun?" Kutalmışa sorguya çekme niyetinde olmasam da beni öyle bir başıma bırakıp nereye kaybolduğunu merak ediyordum.
"Annemle konuştum, bir şey mi olmuştu?" Kutalmış, o kadar umursamaz konuşmuştu ki bir an acaba yanlış bir şey mi sordum diye tereddüt etmiştim.
Amına koyduğumun adamı resmen beni manipüle etmeye çalışıyordu ama bu sefer yemezdim. Süleyman itinden dolayı antrenmanlıydım.
" Yakalanırsan ne olur biliyor musun?" Bütün dikkatimi ona vererek konuştuğumda bıkkınlıkla nefes alıp vermişti.
İki saatte neyin bu kadar değiştiğini merak ediyordum çünkü ben hâlâ burktuğum ayağımla ateşin başında oturuyordum ve buradan bir adım bile kıpırdamamıştım.
-Merak etmeyin komutanım yakalanırsam ben yakalanırım size bir şey olmaz. Ben artık yatayım iyi geceler size.
Kutalmış, buz gibi sesi ile konuştuğunda bir şey diyememiştim.
Sanırım evde bir olay olmuştu ki o yüzden canı sıkılmıştı, yarın eski haline elbet dönerdi.
"İyi geceler, nöbet sırası benim." onun suratsızlığına inat gülümsediğim zaman Kutalmış göz göre göre umursamaz bir şekilde omuzlarını silkip çadırının oraya yönelmişti.
Bu davranışı oldukça kalbimi kırarken sadece arkasından bakmakla yetinmiştim.
Ulan itin evladı hiç değilse ayağımın nasıl olup olmadığını sorardı...
"Al sana kahve getirdim ve yatmadan önce merhemi sürelim iyi gelir." Süleyman, koltuk altına sıkıştırdığı merhemle ve elinde iki tane kupa bardakla geldiği zaman bir şey varmış gibi gözlerim anında dolmuştu.
Ben bu hareketleri Kutalmış itinden beklerdim ama bu sefer de yanılmıştım.
Büyük ihtimalle annesi ile kavga etmişti ve ister istemez sinirini bana yansıtmıştı...
******
Arkadaşlar Rezan saf salak birisi neden hâlâ ona küfür ediyorsunuz onu anlamadım nfnfnfn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyade /bxb ✅✔️
General FictionKardeşime atacağım, - Komutanımın hakkındaki nefret dolu- mesajları bizzat komutanıma atsaydım ne olurdu?..